ç kadının i. Dışarı diği tah- i alevlere nlar var- pacağız?, p verdi: nerak et- ütün ari- erine atr- kip çıka- ir süküt şını çevi- kalktı ve deliyerek ç kadın, ştığı bu nuştu. titreyen iteheyyiç etireyim, şla kapı: nasıl ga- lu? Niçin kaybo- ı müddet İli etme- eski bir . Ecvetle srdi, Er ası, kızr nı bir askerle evlendirmek istemiş, sivil aştı Akabında Ecvet irladar kaybolmuştu. Nereye gittiğini, nerede olduğunu kim- se a ört s sonra Karsa tayin olan Bay Celâl, ailenden önce oraya gide- rek rahat bir yer temin etmek istemiş, ve yola çıkmıştı. Fakat gelen bir tel grafta Bay Celâlin yolda hastalanarak (B...) köyüne indiği ve ailesini yanına istediği bildirilmekte idi. Bunun üzerine yola çıkan Mazan (genç kadının ismi) düşmü, Şimdi. bütün bunları düşünürken, kalbi garip bir heyecanla çarpiyor, ve bu ânda ona meni marn m edeceğini hesaplıyordu. o Fakat enzeti- yorsa?.. Acaba hakikaten bu adam Eye e iydi?.. Sabırsızlıkla kapıyı dinliyordu. Ara- da sırada işidilen çatırdılardan, onun evin bir tarafından tahta söktüğü an- laşılıyordu. Çok geçmeden bir kucak tahta parçasile içeri girdi. Bi tane iri parça getirip ateşe atarak geri çekildi, ve karanlık bir köşede, üzerinde eri- meğe başlıyan karları osüpürmeğe başladı. Nazan sabırsız bir sesle: — Üşümüşsünüzdür, dedi, ocağa ge- lip ısınsanızal... Omuzlarını silker gibi kaldırdı. Son- ra ağır adımlarla ateşe yaklaşarak ocağın önünde duran büyücek bir taşın üzerine otu rdu. ünüz niçin bukadar kapalı?. Onları niye çıkar mıyorsunuz?.. — Ben böyle alıştım, çıkaramam... — Tuha vE . İstanbulluların böyle sdetleri yoktur, una, burada alıştım... 77 Niçin İstanbuldan buraya geldi- nizP.. — Mecbur oldum... — ibi mecburiyet?.. İnsan mem- leketini terkeder de böyle yerlerde arabacılık yapar mı?.. e u yapar.. Ben, bu mesburiyeti başkalarının rahatı için — Yal.. Sizi hiç arayıp soran olma- 9 Hayır!... Şimdi kendi kendinize mi yaşı- yormumuz?.. İT İstanbula dönmek istemi- yor musunuz?.. — Hayırl., talihin cilvesile işte bu metruk kulübeye p üştü — Demek, yalnız yaşamaktan sıkıl- mıyorsunuz? Fakat niçin kaba işler görüyorsunuz”. — Ben bir dağ adamıyıml.. Genç kadın, birden ellerini uzatıp onun başındaki örtüleri çekti, Ateşin titrek kızıllığında kumral bir baş ve iki ye göz meydana çıktı. ânda genç slam yerinden fırla- > ayağa kalkmış, şaşkın bir vazi- yette karşısında duran genç kadına bakıyordu. Nazarları biribirine temas etti; bir müddet bakıştılar. Nazan elle- rini ona uzattı; — Ecvetl.. l Delikanlı hızla ona koşarak dizleri- ne sarıldı; — Nazi 7 Si tavanında bir hıçkırık yükseldi. Ayakta duran genç kadının gölgesi duvarlarda titreşen kızıl aydınlığı buluyor, ve ayaklarına kapanan delikanlı, bu loş odada, ma- bette, mabuduna yalvaran bir günah- kâr hissini veriyordu. Ecvet kalk!. Karşıma geçte konuşalım... Genç adam derhal inkiyat etti. — Niçin yüzünü benden saklıyor- dun Ecvet?. — Beni tanımaman için — Tanımıyacağım mi zannettin?.. — Kendimi tanıtmamaya gayret ettim... Bir müddet sustular. Nazan yine sordu; — Niçin İstanbuldan kaçtın Eevet?.. Bu suali bana sormalı mıydın?. Peki, kendine hiç acımıyor mu- sun?. va ziyan ediyorsun... n bir dağ adamıyım, Nazanl.. Delika nlının yeniden gözleri doldu. Yanaklarından aya eyi ehem- miyet vermiyerek dev — Hayatta barel a geti- .. hertürlü tesadüfü umardım.. ç kadın mendilile onun gözle- rini ei — Yalnız, benimle bir gece başbaşa kalacağını hiç düşünmemiştin değil mi? edi. Genç adamın alevli başı Na- zanın dizlerine düştü. Yeniden hıç- EN başladı. Şimdi genç kadın da glıyı D bil ova üzerinde, tipi arasında kaybolmuş bir viran kulübede, biribiri- ni seven iki hümmalı vücut, dünyanın en büyük saadetini muvakkat bir za- man için yaşıyor... Düşünceler, e ler besenyatten tecerrüt etmiş...iki ruh iki vücut birleşmiş.. hayat, ei işte herşey bundan ibaret.. Kar fırtınası bütün şiddetile devam ederek, gecenin iin meli için- de birdüzüye Si Tepedeki kirli camdan sızan hafif w ayni sabah eli nu ie or- du. Nazan, dizlerinde tılan bu başı yavaşca ellerile. belir Eevetin kızarm ei yavaş yavaş mabetten yükselen ilâhi, Bir inilti gibi a settir — Nazan!. Beni sev Nazan!. Beni ö © enç kadın, onun perişan başın ni çekti. m a ve al. nını birkaç kere ö Son — Haydi Eevaki Ted, Gidelim artık! Delikanlı onun ellerini dudaklarına götürdü : — Ne çabuk sabah oldu, dedi. Yelda gecesinde saatların bu derece süratle uçup gittiğini görmek, bana nihayetsiz bir hayret veriyor... Halbuki gama mübtelâ olanlar, bu uzun gecelerin bitmez tükenmez saat- larını yaşamak için, nekadar çok azap çekerlermiş... Bi Demek ki ben mesudum... k ki gamdan, ıstırap» tan âzade oali ir güzel gece geçir- dim !., Beş dakika sonra genç kadın, ara: baya binmişti. ei hayvanları bağ- ladı, ve arabayı sürdü. (B.. b kiyane geldikleri zaman bir meydanlıkta Mei Ecvet yere atlı- yarak Nazana yaklaş — İşt eldik NE İl di, Şu karşıki Hire aralik anin erlaresin sizi orada bekliyorlar... Genç kadın arabadan indi. O sırada anlarına gelen birkaç kişi, Bay Celâlin kendisini handa beklediğini söylediler, ve dl lari alarak ilerlediler n çantasını açtı. Fa aka t Ecvet yüzüne “öyle bir baktı ki, tekrar kapa- mağa mecbur oldu. Sonra ona elini uzattı ; Allahısmarladık Eev Esvet onun elin ibi. aa sıktı: — Güle güle Nazal, i ç kadın yürüdü ve önden giden adla beraber hana girdi. Genç adam onun adımlarını arkadan takip etti, sonra arabaya atlıyarak hayvan- ları Kali ÜRE üzeri emdi özüne bir Sirt uzattı ; — Bir çek getirmiş, size verme- mi söyledi. enç adin merrlla ©zaifi yırttı, İçinden; Ecvetin yazısile kısa bir mek- tup çıktı Bizi Sevgili Nazanl.. “Dün gec ayan en kiye sa- atlerini yaşadım. ağa bundan azla saadete hiçbir zaman AŞ ık de- ğildir. Dizlerinde geçirdiğim uzun sa- atler bana, bütün acılarımı unutturdu. emel e k ha e