masina dersten ir kere ta ihti- düşenin ülirsem ne Ha- eşyayı Maşal- tu. Beş deriler, Molla ir koku onların Habis, sri top- Hucrei nür he: ı söyle şu ab” ryâcak ve ben nedersem önu yapacak- ta kadar ayrılırsan sın eğer bir nok senide o dışarıdaki ermiş adam gibi çarparım, Hacı Sadık efendi, Mollanın bu çür'et- kârane tenbihatı nl yin Bir hafta deriler içinde pis kokularla k va ğini hâleti ruhiye içine düşmüştü, ü ma çekiyor, Seğp Âyetullaım eferdiyi an zabtet- meğe kafi gelmişti. ek iyi Molla ilmiye pek iyi sen, ne dersen öyle olsu — Öyle ise - kapiyı âçarak - bak şurayal — İlih!.... Bu ne hal? Bu ne fe- lâket; bu mübarek zata ne oldu? iri ça e iri çok üzülme sana da bir hal o — Allah A mi çarptı? — Evet, — Sen gördün mü? Molla örmez olur muyum, bade idim — Neden çarpa? — Günahları çokmuş, piri geldi çarptı. — Burada mı çarptı? — Canım, gürültüsünü sen de işit- medin mi ? — İşittim doğru doğru; Ya Hazreti #esüphanallab; piri Han yan kiızmiş, Halk, binbir şüphe içinde Şeyh Ayetullahı korkunç bir afet gibi.... Abdülkadiri”Geylâni? Sen medet eyle; bizi af ve müsamaha ile gör. Molla Mustafa, katıla katıla gülü- Tai Hacı Sadık titreyerek yalvarı- ordu: — Gözünü seveyim Molla, etme, yi basli pir buralardadır. Bize d eder e US be budala sus, artık beni dinle, gir içeri. Şeyh efendi hâlâ upuzun yatıyor- du. Molla içeri girdikten sonra, Şeyhin bukadar uzun boylu b dan şüphelenerek, edip te bizi dinleme bir tecrübe nina geldiz tartaklamaya kal a çalıştı. Hiçbir hareket kabiliyeti mi di Önlü berisini sıkıştırdı, burnumu tıkadı, yine ses yoktu. Yüksek sesi 7 eyh efendi, Şeyh efendi piriniz sizi Den efendi hazretlerine şimdi söylemiş. Yine ses çıkmayınca itimat getire- rek oda yu ve içeri girdi, — Hac Bu hitaba Hacı deni Kaş- ları çatıldı, birşey, söylemek istedi. Fakat e Ila — iz sen dinle, ni piri tım şimdi merasimi, beni çarpmadı, ben çarp- — Nasıl sen mi? Yoksa başına bir- şeymi vurdun. — Hayır yüreğine korku doldur- dum. Bizim efendi hazretleri, bu gece manada hazreti Abdülkadiri Geylâniyi görmüş. Ona: «Şeyh Ayetullah çok gü- mahkâr oldu, hemen onu şeyhlikten çek; yoksa seninde başına bir musibet Gam » demiş; dedim ve Şeyh patl.. diye düşüp bayıldı. İşte gördüğün gibi hâlâ aki) N Vah vah vah, zavallı adam. — Zavallı olur mu, bukadar günah İşlemi. Bukad darcik ceza ço ok mu? — Eh şimdi ne olac — Ne olacağın piri muhter sana söylemedi mi? Herhalde söyler - miştir. Hacı Sadık efendi, kendi kerame- tine inanmaya başlamıştı. Kuruntuları- nın hasıl ettiği haleti ruhiye ile buna da inandı. — Evet, evet, Mi iaeyler söyledi ama hatırımda ea adım an RİA ben azda im. De de işittim. Şeyh "Ayetula em tekkeden çektirip iş başın decüömlisin; diyordu. — Ben, Şeyhlik yapamaml.. pirin gazebinden korkarım — Hele böyle şiddet lerin a değil mi ii sen milk bukadarını bil, ve yer andığı zaman senin ayak- larına kapanacaktır böyle söyle, öbür tarafına karışm çarpıcı pir. — Arkası 3İ inci sayfada — R