Kanallanan Sunam — Başı 5 inci sayfada — Suna. Ben; on beş yıldır bep seni böyle uçar gibi evime götüreceğimi düşünmüş, tasarlamıştım O; bu kır saçlı adamın, kendisine bir babadan başka birşey olenıyacak bu eski dostun çıldırdığına hükmede- cek, otoda çırpınacakt Ben; dudaklarımdan silinmeyen gü” lömsemelerle ona hep söyleyecektim: —Senden dört, beş yaş büyük bir oğ- lam vardı Suna. den sonra onu daha çok bağrıma bas- Seni tanıdığım gün» tım. Olkumasına, iyi yetişmesine bütün gücümle emek verdim. İç yal önce onu Avrupaya yollarken, tam trenin ikimizi ayıracağı dakikada, tıpkı böyle enin kulağına olduğu gibi, ona da eğilmiş, yavaşça bir vaitte bulunmuş- Bu vait; sendin sevgili, küçük Suna. O; üç yıldır bu hızla çalıştı. Onun da tıpkı senin Bertmanın gibi uçak mü» Kendisi olmasına ancak biryıl kalmıştı. üz çok genç olduğun ita sana baş m önünce; onu aldığım gibi sana gelecektim. Ve umuyordum ki, oğlumu beğenecek, sevecek, ona bu minik güzel elini uzatacaktın. Yalnız, yıllar aşmış, birçok bayat denemeleri savmış bu ihtiyar dostun birşeyi unutmuştu. Böyle harikulâde bir kızın uzun uzun yaş almasına hiş- bir gencin fırsat vermiyeceğini.. şi benim küçük kızım. Dostunun bütün hayalleri, bu geç akla gelen dü. şünce yüzünden kırıldı, dağıldı. Oğ- lum geldiği zaman ona vap vere ceğim? Seni kaybetmek acısı öyle büyük ki bu gece Suna. Bunu Ne nemiyorum. İlâhi genç kız kollarımda alen. ben, bep bunları sayıklıyan kalbimin, onun kuş göğsü üstünde dövündüğünü anlıyordum. Bir aralık omuzuma doğru hafifçe son derece onun gülümsediğini gördüm. derin bir siyah elmas gibi yanan ateşli bakışları ile karşılaştım. Müzik bitmişti. ten benim içimdeki onbeş yıllık büyük emel de, iki seven gözün can alan bakışları ile can vermişti. Sunayı Bertana verdikten sonra, salonun Okamaştıran ışıklar ruhumu yaktı, oOÇankayanın mavi köşkünde herşey pırıl pırıl yanarken, ben, gön. 32 lâmün karanlığı içinde kimseye görün: meden uzaklaştım #*u Düğün sabahı Ankaranın tayyare Pe dostlarla, arkdaşlarla dolu.. O küçük bi e kurdelelerle süslü. sonra Bertanla İstanbula uça” çaklar. Oradan da Nise gideceklermiş, z gezi dilekleri, mektuplaşma vaitleri.. Ayrıs ile karısık tatlı Suna sıkmalar.. Saadet ve iyi lik saatinin bu acı sözleşmeleri, Sunanın babası, siyah elbiseleri içinde çok solgun görünüyor. Annesi, zarif elbiseleri ve halâ çok genç görünen yüzü, bir tel ağarmamış saçları ile Sunanın ablası gibi.. Sunanın kardeşleri de orada, Ablası Evgin iki yıl önçe evlendiği değerli, tanınmış bir operatör olan kocasının yanında. Küçük Suna, el sıkıyor, öpüşüyor, gülümsiyerek dostlarına veda ediyor. Üstünde pek zarif bir seyahat kostümü var. Yüzünün sol tarafına düşen küçük kenarsız şapkasından dökülen kumral bukleleri, ensesini öpüyor O kalabalık arasında içi ağlayan, kızarmış gözlü eski dostunu nasıl da eşi nim m zeki Sunam, kuş e yanıma sokuldu ir Size Ekrem. Sizi danstan sonra çabucak kaybediver- dim. Sabaha karşı çok aradım, bulama” e bay yınca öyle üzüldüm ki... —İhtiyarlık Sunacığm, dedim. Fazla ışığa, Şenliğe, gece uykusuzluklarına katlanamıyorum. Başım dönüyorl!. Gene o sevdiğim, e gülüşü ile Bertana baktı. Ben, bu bakışların benim çok sevdiğim Em Suna i yetiştirilmesine çok dikkat mi oğluma olmasını ne kadar istemiştim. Ön beş yıl. Dile kolay bu. Ün beş yıl bunu sayıklamıştım. Onlar, uçaklarına atlayarak kuş gibi kanatlandılar, gittiler. Sunamın gök- lerde küçük bir izi bile kalmadı. Fakat ei izi, öyle derin ve öyle kuvvetli idi Meydandan dö- nerken, on beş yıl ri ihtiyarladığımı anladım. kaybedilen saadet için yaşlanan gözlerimi silerken, bir yıl sonra uğra: yacağım acının. yıllarca bekliyen oğlu. mun kırılışı karşısında nasıl bir ağaç gibi çökeceğimi düşündüm, çürü Cumhuriyet Bayramı — Başı 3 üncü sayfada — girişiyorlardı.. Düşmanlar bize derin zarlar kazarken, saltanat erkânı kızıl ihtiras. kefenlerimizin parasıyle yaptırdık- ları şanpanya havuzlarında, söndürüyor- lardı... Ş . Cumhuriyet nesli, o kanlı maziyi, tarihin tutuşan alevli yapraklarında yaktı.. Ve o kara ve kanlı idare yeri- ni münevver Türk gençliğin, Cumhuriyet için çarpan kalplerin. iy havasile larını, dolan dimağların Kemalist Türkiyesine biraktı!,. Artık Osmanlı yok... Türk Cum- huriyeti varl., Cahil, lam batıl, örümcekli ka: ci gençler varl.. Artık rt, Emperyalist melerin sert adımları altında inlemiyor... Yalnız o acı seneler kalplerimizde, dimağlarımızda (ebediyen mahfuz birer hatıra olarak kalacaklar; ve fikirlerimize daima hamle kırbaçları şakır- datacaklardır. O.. mazinin kan kokan, a fecgat seneleri, gençliğe hürriyet yol deniyet yolunu.. ebediyet yök! falar yok... devri gösterecektir. Tarihin derinliğine gömülen, tarihin alevli — yapraklarında o tutuşan © kanlı saltanatın.. kalplerimizde ve yurtta EN erin yaralar, el'an sızısını kaybetme acı bir hatıra olarak kalacak; ve.. ad erginlik yolunun rehberi olacaktır! Ey çelikten Türk genci!.. nurlu seneleri içinde doğacak münevver, asil Türk evlâdı!.. Gençliğin taze, çelik heyecanları içinde sertleşen ruhun, o kara günleri unutmasın... Işıklı gözlerin nurlu kafan o acı habıraları silmesin... Zira sen, önüne dikilmiş gök gözlerin, inandirici iş ğında wn varabilmek için.. hızın ondan.. mazinin bu fecaatlarından olr ! caksın. Sakaryada... Dumlupınarda... İnönünde düşman obüslerine tunç vucutlarını siper yaparak : istiklâli kurtaran anan, baban, kardeşin Cumhuriyeti yarattılar... bu şehit yavruları o mukaddes anıdı san emanet ediyor... Cumhuriyet senin anan. baban,. en mukaddes şeyindir... Canından çok onu sev, ona bağlan.. Haydi.. kalbinle, bütün temiz duygu larınla, mert, asil sesinle haykırır : Yaşasın Büyük Türk ulusu Yaşasın Atatürk... Yaşasın İstiklâl Yaşasın Cumhuriyet Yaşası devrimci Ki gençlik. ( No. 42 YARIM AY BİLMECE KUPONU Ne. 42 ) di iii? ” “1 " ie EE Gİ ri a ER Bİ İLİNİ Mi İstikbalin am mi, kapı gın