yek işleriz. n, Tem- ki halta ar... bu de başi- ve gü- im dos- sriz de.. rakmağa , halkda ün. göcE ıva ber- bir gün #tirttim.. senedir e müthiş goüste - 'ara ley” —y Sözünü kesmeğe mecbur oldum: — Sık sik işidilen şikâyetleri hatırla- mıyor musun P Gazinolardaki içki fiatları ei v ela mi Pp... Ve e a sallıyarak bir kaç dela tekrar eklen sonra: — Bana -dedi - apartıman yaptırabil- miş bir ii gazinocu gösterir misinizP. Bakışları, boş masaları, mum bekliyen birer sehpa gibi dizilmiş sandalyeleri ya: layarak, sinirli sinirli konuşmakda devam etti ; — Eğer rakı, bira, ne bileyim ben alkollü içkilerin ni yüksek buluyorsa, bir kahve de içemez miP?.. Mevsimin en iyi günlerinde, hani. hertürlü servisile, dünyanın en güzel manzarasına karşı saat- larca oturup safa sürmeğe mukabil bir fincan kahveye aldığım, topu topu yirmi kuruşdur... Kazık bu mu? Sonrada bizim gizli kapaklı bir şeyi- miz yok ki... Meselâ, gördüm, bazı gaze- teler, hesap pusulalarının kabarıklığından bahsediyorlar... İyi ama a efendiciğim.,. o pusulayı kabartan biz değiliz ki... müşteri, Daha içkiye başlamadan eline verilen lis- tede her nesnenin bedelini görüyor, ve ona göre içkisini ismarlıyor.. bizim ne günahımız var, ısmarlarken hesabını yap- mamışsa, Köz ei iki kısma ayrılmış olan muhatabıma son bir sual daha sordu — Hangisine daha çok rağbet edi- Ta alaturkaya mı, alafrangaya mı ?.. Alaturka yavaş gün Vyeşkileca alafranga musikiye Enler artıyor, Bazı dikkat ederim; mütereddid gruplar gelirler, kapının önünde duraklar düşünür, münakaşa ederler, nihayet, yine alafranga kismina doğru ilerlemeğe baş- larlar... Havalar yüzünden Büyükderedeki otel ve gazinosunu çoktan kapamış olan Evren- oğlu, ği vb üstünde (tehlike) yi bir daha işaret ediy — Unutmayınız. Eğer gelecek sene- de havalar bozuk giderse, İstanbulda gazinoculuk iflâs borusunu çalacak de- # “8 in en lâtif köşesinde, Çubuk- ludayı özgü r esdikce, tepemizde kıpırdayan dallar, ayaklarımızın altına serilmiş parça parça gölgelere, zaman zaman piril pırıl ışıklar serpiyor.. Boğaz kıyıları en güzel, bir sonbahar gününün şiiri içinde uzanıp gidiyor. De senedir bu gazinoyu işleten mu- hatabım nsanın bir davası olsa avukata bir hastalığı olsa doktora, ev e mimara gider, akıl öğrenir, çare arar. Biz kime m kimden meded umalım... ? Onların : içerdeki şampanya, viski, böl yağmurundan, dışar- daki tufanları görecek gözleri yok... Özendik, bezen- dik.. bu sene yine şu gazinoyu tertemiz. yanın en güzel yeri. Alâ ama, işte bu Yeryüzünün ceine- tinde kesemizin di- Pazar (oyaklaşır, biz hazirlamırız, en- var türlü mezeler tabak tabak dizilir. Çalgıcılar yerlerine kurulurlar, EŞ el pençe divan du- rurlar.. ale ta- mamdır, bir de ba- karsınız kapkara bu- lutlar, zavallı taliimiz gibi, ortalığa çöker. Arkasından bir gökgürültüsü, ei şimşek, yıldırım, ve şakır şakır yağmur.. b kalım.. , bu hafta int değilmi Altı gün bekler, durunuz. fakat işin in Sokan be kle selen yeşillikler Kam sessizliğe ku- lak verir gibi düşündü: ir zamanlar -dedi- buraları ve iki dört yanındaki yazlık; gazinolar ze e safa ehli ile dolar, iğne atsan a e dü m , Boğaziçi ölüyor, diye kıyamet a bu havalar böyle giderse, Bo- aziçi değil ya, İstanbulun bütün yazlık- a ir harabeye dönecektir. Görüyo- rum ki iş SAE ve da ve kabarelerdel, Onların içe mpanya, viski, bı yağm la pall tufanları görecek yi 1 Şi arip dü e ba Biz, bayılır bozuk eiğiyer da eğleniyoruz diye sıkı- lıyoruz. Öbür tarafta ise, yüzlerle yepyeni GEava AMAR) var, 25