1 Ekim 1934 Tarihli Kadro Dergisi Sayfa 7
h- Ç- n $e rı ci, bir tamayül veya incizabından demek değildir. İnkılâpçı Türk müncvverinden filhakika, kendi hari milel fikir ve cemiyet hareketlerine | lik istenemez. Kendi haricinde cereyan eden işlere karsı kapısı nı ve gözlerini kapayan ve kulaklarını sağır kılan rejim, e: manlı İmparatorluğudur. Kendi devrinde, cereyan eden fikir ve cemiyet hareketleri re ve ken k etmekteki kabiliyeti ise yeni Türk rehber ve münevverinin, ayni zammanda onu eski rejim unsur- di zaviyesinden taekip ve idra larından ayıran büyük kuvvetlerinden biridir. Bu itibarla sosyalizm fikirleri ve faşist müdahalec Türk inkılâp rehber ve m ı hâl üÜnaeavrerlerinin sından bildiği, tam- . Hattâ bu hâdiselerin dezil yal- y dığı va takip etti in b olan insani dileklerine karsı rul nız milletimiz, bü için dahi ileri ve sayanı temenni 3 ve fikri bir inciz duymamak dahi kabil olamaz. Çönkü böyle bir duygusuzluk bizzat kültür- süzlükten ve insani tefekkürden mahrum olmaktan başka bir şey değildir. Fakat şu da yine kat'i ve muhakkaktır ki, Türk devlet- çiliği, insanın ancak — his va aklırdar .:.;'.','_bi' len rnhi ve fikri bir incizabın bizim mil! Z ârasın- da kayıt ve jilân olunması değildir. Münhasıran hissi ve fikri, ya- ni münhaşıran subjektif ve ideclistçe bir temayülden ibaret de- gildir. Eğer bu böyle olsaydı, Türk inkılâbının rehber kadrosu ve mü- nevver unsurları sadece hiş ve akıl kuvvetlerile haraket eden, ya- ni hâdiseleri objektif mittalea kabiliyetinden muhrum saf ve mu- cerret idealistler olayak kealirdi. Bu takdirde ize milli rejimimiz, yalnrz bir takım saf mücerret idelasitlerin hissi ve akli temayül- lerile yürüyen, yani kanuniyetlerden mahrum kör bir kuvwvelt olurdu. O vaziyette ise elbette hi devletçilik melhumurnu bir te- mel prensip değil, inkılüabiın seyrinde maddi bir zarurata dayan- mıyan, mültemediyen değişebilecek his öa alal temayüllerine tâbi olarak hergün bir başka sekle giren geçici ve defişici bir harekt olarak almak habil olardu! Nitekim şu veya bu endişe altında devletçilik pransisibimizi, bu- zan nazariye, bazan tatbikat bakımından gevşetmeğe ve şekil- 7
