ye tlı sSa- bu mefhumu zedelemek istiyenlerin daima başvurdukları tedbir- lerden biridir. Halbuki Türk kısaca, millet nizamının yeni deyvrin en yeni esaslarına göre kül halinde kuruluşu demektir. Bu kuruluş ise bu davayı kül halinde idrak ve idare eden bir kuvvetin, yani decletin, vuh veya kültür islerinden, idare veya iklisat hayalı- nın en uzak tecellilerine kadar her sahasına şuurlu ve teşkilât- lı müdahelesini ister. Yoksa meselâ münhasıran iklisatça dev letçi bir nizam içinde, yine meselâ Hiberal şartlar içinde işleye- cek bir kültür veya idare mekanizması, devlet her biri başka sür'at ve kanumniyetlerle işleyen devlet çarklarınımn biribirine çarpmasından ve biribirini yıpratmasından başka bir şey değil- dir. Bu itibarla da devletçilik hem nazariyc hem tatbikat sahasında tam ve şamil bir küldür, unsurları biribirini nakzetmeyen mü- devven ve sistemli bir milli - içtimaf nizamdır. Zaten yine bu itibarladır ki, devletçilik ayni zamanda milli ha yatın bütün sahalarımı saran tam ve sert bir hayat ve tefekkür disiplini de demektir. Hayatta ve tefekkürde disiplin devletcili- ğin o vasıflarından biridir ki, onu bu vasfından tecrit ederseniz kendi varlığından zaten meydanda bir şey kalmaz. Binaenaleyh devletçilikte disiplim, milletin bütün ruh, fikir ve madde kuvvetlerinin, milletin umumi menfaati denilen hakim hedef istikametinde o şekilde seferber edilişidir ki, bu umumi yürüyüşte müilletin enerjisinden ne bir madde, nede bir tefekkür zerresi ya kendi için- de çarpışarak, ya akacak mecra bulamıyarak heba ©- lup gitmesin! Eğer bir milli nizam içinde müstahsilin menfaatı, —mutavassı- tın menfaatile çarpısırsa, kredi voren kredi alanı fakirlestirirse ve meselâ fiyat palitikası memlekette istihlâk ve istihsal haddı- nı daraltır ve bizzat istihsali ve hayatı iptidailiğe götürürse © memlekcite içtimai kuvvetlerin ahenk ve muvazenesi temin edilmemiş olur ve böyle bir cemiyet ancak, tezatlarle dolu muz- l1i