Tabiat, istihsal vasıtası makine ve İnsan arasındaki kargılıklı münasebetleri ve bu münasebetlerin putperest ellerde doğur- duğu tezatları görmeden ve ihata eltmeden, “elişi,, inanış ve tasavvulunun afyonunu reddetmek istemedi. Yoksa, kötü Japonyalının yaptığını yapmak, Asyanın birçok milletleri için mümkündü. Bugün, bütün Asya, beyazlaşan bir ateş gibidir. Makinayı ve makina insanlığını paralayıcı, dayanılmaz bir ihtirasla istiyor. Çünkü artık teokrasilerinin hemen hepsi ufalanmıştır. Çünkü artık Asya, makinaya inanıyor. Maşinizm canavarını besleyip büyütenler gibi, nadan ve nankör bir sathtlik ve faydacılık bakımından inanmiyor. Yağmura “rahmet,, , buğdaya “niymet,, diyenler bakımından inanıyor. Tıpkı o zeki ve duygulu ellerin ördüğü halılarda ve yuğurup nakışladığı Fağfurlarda teşhis edebileceğiniz dimağ-ürpermesi ve ruh-coşkunluğu ile inanıyor. Putperest maşinizmi, bir buçuk asırlık istırapların ateşinde dövdükten sonra, özlü mizacının haddesinden geçire- rek, ahlâkileştirerek ve dinleşlirerek alıyor, Sovyet Rusya'daki harekete, sınıf davasının içinde sıkışakalmış bir tecrübe olarak bakanlar olduğu gibi, bu hareketin, çoktan ruslaştığını ve Rus tasarrufunun kucağına geçtiğini iddin edenler de var. Fakat, hem onların hem de bunların bir arada olarak tasdik ettikleri nokta, dünyanım altıda biri büyüklü- günde bir memlekette 160 milyon insanın, mukadderatlarını, dişten vo tırnaktan arttırarak kurmağa başladıkları makina medeniyetine, inançla vakfetmiş olmasıdır. Dört yüz milyondan fazla canın, istismar cehenneminden kurtulmak için, bir mahşerin kalburumnda gibi, ihtirasla çalka- landığı ve içten gelen bir isyan ve gazapla dalgalandığı Çin'de, aynı ÂAsyalının kurtuluş hasreti hâkimdir. Medeniyeti ve onun bugünkü şartı olan büyük ve moödern tekniği, Çin'de, fayda- cılık bakımından değil, millet halinde kurtuluş kararı ile özlüyor. Nirvana sarhoşu Hintlinin, tahammül ve tevekkül miskinliği, henüz temamile geçmemiştir. Menfi surette kendi içine doğru dönüşün dibini bulmadıkça, kaplanları uyuşturup esneten ve yılanları çöreklendiren bu acayip iklimin insanından, ümmet çığlıkları yerine millet naraları beklemek abestir. 13