zaruretler biriktirmekte devam ederse, kendi ruhumuzda hasıl olan süküna kendimizin inanmamızdan ne çıkar? Valkaıa, inkılâbımızm manasını şümuliyle duymıyan, onun yapı- cılık ve kuruculuk imkânlarına inanmıyan, hulâsa onun her gün yeni bir inkişaf istikametinde akışını inkâr edenler vardır. Hadisatın baş döndüren seyrini kendi küçük ruhunun bir damla suyu andıran durgüunluğü içinden seyredipde başların- da sükün uykuları duyanlar, hulâsa vekayiin bu engin akışın- dan bıkanlar ve yorulanlar bulunabilir. Bunlar bir takım “KERVANA KARIŞANLAR, dır. Onlar bir köprüden geçer gibi ve bir köprüden geçmek için karıştıkları bu inkılâp kervanına bir gün bile istinâs et- meden yoruldular. Düştükleri yol kendi rüyet ufuklarını çok- tan aştı. Şimdi, kendi ruhlarının yetiştiği ve alıştığı cihamı özlüyorlar! Halbuki, bizi o cihandan ayıran köprü çoaktan yıkılmıştır!