Artık yaklaştık, bir şey Ea Sonra Romana kaldırarak içini çekti; — Ya Meryem! gözlerini göğ Allahın oanası Zenci sesini tatlılaştırarak sordu: — Şimdi siz benimle dargın mı- siniz? Havır, Adâo amca! Ama baş- ka şeyden bahsedelim. Kim duyar ki? Benim bilmem kâfi değil mi? Siz insanı vicdansız o Sanıyorsunuz! Allah esirresin! Erkeğim evde ölü yatarken... Yu iyileşince, Romana? Ya ben onu iyileştirirsem? Zenc ani bir hisle genç kadına yaklaşmış ve kollarını tutmuştu... Göz- leri hırsla Oparlıyarak ona doğru eğiliyor ve tekrar ediyordu: Ya iyileşirse, Romana? Ya ba onu işileştirirsem? Romana titredi. Issız kırda, hafif hafif dalgalanan sisten başka bir şev yoktu. Ta özakarda bir kulübenin ışığı palıyordu. Gökte yıldızlar uya nıyordu, Romana bir imdat arıyarak gözleri ile etrafı yokladı, fakar bu geniş boşlukta ona yardıma koşacak kimse yoktu. Kendisinin böyle yapa- yalnız olduğunu anlayınca yaş dolu gözleri ile büyücüye çekinerek baktı ve gene çekinerek onun sözlerini tek- rar etti; — Ya iyileşirse.! Zenci homurdmarak onun kolunu sıktı Evet va iyileşirse.. Sözünü bitirsen e! Halecanlı bir süküt demi geçti. — Evt mi? Söyleseniz el Romana bayılacak gibi idi; keke- liyerek; et, dedi, peki! — Yemin et! Yemin ediyorum! — Allah'ımız Efendimiz üzerine yemin et! Romana bir an tereddüt etti; göz- lerini yere eğıniş, atkısının eteklerini çekiyordu. s sle yemin etti: — Vallah! — Pek âlâ! Haydi gidelim. Sönmüşe benziyen bir Öne geçi, a havladıkça i ele 5 Rom: ana, d Haydi il to Adaol İyil Romana... o Yemin ettiniz! at birdenbire, kırm $ nde yavaş yavaş uzayan bir ses işittiler: Rooo-ma-na! Merakla, relni kula tan köp hayret içinde idiler, — Ro y! 1 k ırını kabar n yanında onlar da durdular; ma- Zenci hayretle: Tay canına! dedi. Romana da neş'e ile bağırıyordu: 'Thome'nin sesi! Allah'ıma çok şükür! Koşacaktı; fakat zenci onu eteğin- den tuttu; boğuk ve titrek bir sesle: — Yemin ettiniz, Romana! yemin ettiniz! diyordu. Ne, to Adâo? & Sahyra'nın sesi tekrer du yuldu, Zenci öfkelenmiş, kadını bı- rakmak istemiyordu: Görüyorsunuz yal kalkmış. Ta kendisi... Benim evde ettiğim bir tek dua onu iyileştirmeğe kâfi gelmiş. Yemin ettiniz, Romana; sonra Allah insana çektirir... Yemin ettiniz... Kadın mukav met ediyordu, ama HAYAT,20. zenci kuvvetli idi ve onu tutuyordu. Eli ile belini tuttu, sımsıkı yi tam ağzını £ birdenbire l pinden ısırdı ve iki e Haydi oradan, iblis Defol! Zenci ıstraptan çıldırmış ge idi; İt ç bileğini ağzına götürüp yarasın yalı yordu. Romana ne yapacağını Şa şırmış, atkısını düzeliyordu eni bırakın da £ “dag nc Zenci biraz Pek 1! R git dedi. Fa- ama dikket et, kat vemin elin... Romana, her T et, Onu güneş daha «kat eyileştiri ; benim evim de: senin yeminini de, yeminini tut- istemediğini de duydu. Haydi > iş inin ovanına git Kur — MĞi Zene zalim bir tebessümle; "ına gelen kuş gibi benim evime de biri gelecek, dedi Romana kos smağa başlamıştı; fakat artik gecen arasında kağ zencinin Si * yemin ettin. T ettiniz! , diye bağırmaları onu hala takip ediyordu. Sonu var — “Göelko Netto,, “den” nakleden Nurullah Ata Son hatıra Adını ellerimle çizdim altın kumlara, Küçülen gözlerimde kurudu son damla yaş. Kumsal, deniz, sal, rüzgâr, senden ne son hatıra, Benden de sana beyaz, bem beyaz bir soğuk taş! İşte rüzgâr esiyor... Dalgalar coştu gene... Kumlara işlediğim hayalin de kayboldu. “Merde?,, diye yanarken ben derinden derine Karşımda, solan yüzüm gibi, güneş de soldu. Dalgalar! sürükleyin beni de enginlere! Kumların arasında ben de bir parça taşım. “ Ayrılmayız, beraber dalarız derinlere!, erken bıraktı, gitti elimi arkadaşım... Süküfe Nihal