1 Eylül 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 2

1 Eylül 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yeni program etrafında: HAYAT,2. Orta tedrisatta Edebiyat Liselerimizde edebiyat programları baştan başa değişmiş gibidir. Buna değişmeden ziyade inkilap diyebi'iriz. Zira son şekli ile bu program garbi ve garpten gelen tesirleri esas telakki ediyor. Bu telak- kiyi doğuran küvvet yeni hariler, ve bu harileri de meydana koyan Büyük halâskârdır. Kültürle medeniyetin tema- mile ayrı şeyler zannedildi- ği zaman, liselerde Türk ede- biyatı tarihi öğretilmekle ik- tfa edirdi. Milli olan kültr- ie beynelmilel medeniyet ara- sında en derin münasebetler bulunduğu anlaşıldıktan sonra bu esasın değişeceği muhak- kaktı. İnsan, ferdi hayatında bile kendini tanımak için baş- kalarını tanımaya mecbur iken bu iht yacı fikir sahasında his- setmeğe imkân olamazdı, Yüz senedenberi medeniyet değiştiren bir millet oldusu- muzu söylemeğe lü.um var mı? Yeni dahil olduğunuz büyük zümreyi teknikte taklit ede- bilmek için dahi, onu dozu- ran hayati espabı, doğumuna müessir olan bilmek zaruzi değil midir? Bütün bu hayat safhalarını en eyi gös- terecek vasıta ise şüphesiz edebiyattır. Tavz mata kadar maalesef alem- ır anı “humaine: beşeri, ve sumul eser verememiş olan, hatta bazı aksamında “milli, addedilmsi bil: mümkün ul mıyan şark tak dı edeb ya- tmız bize avcak hazırla ığı . aksü 'amelleri anlatmak itiha- rile Okıymetidir. Gösterdiği hayat dünündür. Bu günle mü- nasebeti yoktur. Halbuki ede- biyat tedrisatı değil dünü, sa: de bu günü bile tanıtmakla iktifa edemez; o yarınıda ya- ratacak oan idealle.i telkin ed: bi melidir. Müstehase ol muş bir vaziyette bulunan ve böyle olması da pek tabii olan eski edebiyatımızdan “yarını duymak muhal içinde muhal dir. Bu günün gençliğine veri- lecek ideal numunesi o halde nerde ?... Meseâ, Henre Po- incare den daha vazıh, daha batıcı bir ş-kilde bu günün ik mini Oteşhr eden alnâtoe France okunmadan ilmin kıy- metini a lamak ne kadar güç- tü? Şeyten suetind-ki zekâ ie âlim ş-kledindeki beşer te cssüş ve ıhtirasnın mücadele ve münssebetni görmek için Faust'u bimem li mi'ir? Yanı baş nızda baş döndü ücü de- gişi.liker yapmış 100 milyon- luk bir kütleye rehberlik eden eserl.rden nasıl habersiz ka- labiliriz? Her sahada A.rupa- ya üst o'mıya çalışan Ame- rikal nın taha süs ve tecessüs- lerini bi miyel m mi Şu halde gen;liğimiz, inti- bak .zaruretinde (o bulunduğu girp hayatına, gene o heyatın ifadesi olan garp kültürünü hazmetmek suretile dahii ola- caktır. “İç bade, güzel sev var ise aklü şuurun, nasihatını amış ve sefahat fıçısına dıslmış kir beşeri eserler iuan milli ve veren mukaddes cihetten ebe- diyen mahrum kalacaktır. Ar- kasına aldığı insanları selâmete çıkarmak üzre iken unların tarz ve tİaarruzuna O'lamiş bir “Rehber, in göğsünü ya- rp kalbni bir meşal gibi üzerine fırlatmas nıdaki kudreti duymuş bır gençle, Gubaralüdedir mir'atı ölem gerdi hayretle Görünmez sureti ümmit baktım haylı dikkatle! Beytini diline ( virdetmiş bir genç arasındaki fark bütün bu meseleyi halle yarayacak en canı bir delildir sanırım. Mediyet bir düşünüş ve düyuş sistemi olduğuna göre duyuş ve düşünüşte en mü- kemmel nümuneler nerde ise aradan istifade edeceğiz. O ta tedrisalta edebiyat, artık bu hedefe doğru gitmelidir, ve böyle olmasında da en terbi- yevi ve hayati zaretler vardır. Hasan Âli

Bu sayıdan diğer sayfalar: