YURTTA OLUP BİTENLER leketi nasıl huzursuzluğa götürece- ği ve havayı nasıl gerginleştireceği başka bazı AP'lilerin meçhulü değil- dir. DP'nin hatırası bunların hafi- zalarında mevcuttur. DP'nin ken- dine hayatı böyle teşviklerle zehir ettiği unutulmamıştır. Bunun ye- rine müsamahada devam edilmesi, il- kel duyguların tesiri altında kalın- maması için çalışanlar vardır. Muhalefet hiç şüphesiz, yaz ge- lirken AP bu tarz bir hata işlerse memleketin dört köşesinde şiddetli kampanyalar açmak için konu sı- kıntın çekmeyecektir. DP ile AP a- rasındaki paralel, kaybolmayacak şekilde çizilecek ve İktidardaki si- nirlilik mutlaka artacak, buna mu- kabil Muhalefet, bilhassa C.H.P. ile MP ortalığı hallaç pamuğu gibi ata- caklardır. Önümüzdeki iki haftanın Parlâ- mento için bu derece önemli olma- sı bu yüzdendir. - MECLİŞ Pilâv başında nutuk (Kapaktaki sözcüler) Başbakan Süleyman Demirel, geç- tiğimiz haftanın sonunda "Mü- barek Cuma" gününe rastlattığı -Demirelin, dikkati çekecek davra- nışları hep cumaya rastlatmak gibi bir huyu vardır- konuşmasını şöyle taliğin adı: — Plânın memlekete ve mille- te bayırı olmasını Cenabıhaktan ni- yaz ediyor, beni uzun saatler dinle- diğiniz için hepinize teşekkür edi- yorum,. Doğrusu, Millet Meclisinin, ko- nuşmayı baştan sona izleyebilen ce- fakâr üyeleri, teşekkürü fazlası ile hak etmişlerdi. Zira, Demirelin ko- nuşması sekiz saat sürmüştü. Bu sekiz saatlik konuşma, üstelik, bir fikir silsilesi takip etmemiş, daldan dala atlıyarak, zaman zaman dere- den tepeden bahsederek, bazen üç saat önceki bir cümleyi yeniden a- çıklıyarak devam edip gitmişti. De- mirci, İkinci beş yıllık planın Mec- listeki görüşülmesinde yapılan ten- kitleri cevaplandırıyordu. Bu konuş- ma hakkında AP'li kalemşörler yağ- cılık yanşına çıktılar. Bu methiye- leri okuyup konuşmayı merak eden ve AP liderinin plân vesilesiyle yap- tığı uzun konuşmayı tetkik ederek iktidarın kalkınma görüşünü öğren- mek isteyenler, hayal kırıklığına ve 6 Demirel konuşuyor Lâf maratonu kafa karışıklığına uğramaktan kur- tulamadılar. Kulağa Küpe Poh, poh, poh! Jspartalı analar ne devlet adamı yetiştiriyorlar! Kudüsün statüsü - "statüko" ve 7 erime Jikirlerini söylüyorla, “e EUN, bizimkinin lâfla- un “Dışişle eri Bakanı Birleş- miş Milletler Genel Kurulun- da Kudüs meselesinin bizi çok yakından ilgilendirdiğini ifa- e etti. Bunun taşıdığı anlam şudur: Kudüsün alacağı statü- ko üzerinde hassasiyetle duru- yoruz. Bu statükonun bizi ren- cide etmeyen bir şekilde ol- masını İSteriz.' Anladınız değil mi, Kudü- sün statüsü hakkındaki 'türk görüşünü? Bir şey anlamadınız mı? Allah, Allah! Yahu, ne va anlamayacak bunda.. Türkçe konuşuyoruz, türkçe.. AKİS Demirel öyle kavram karışıklık- ları yapmış, hayalinde bir takım tablolar yaratarak bunlara öyle ak- la gelmez cevaplar vermişti ki, mu- tedil kimseler bile e göstermek- ten kendilerini alama Millet Meclisinde ln üzerinde yapılan ve Demirelin sekiz saatlik konuşmasıyla renklenen görüşme- ler yine de bir konuya açıklık ge- tirdi: Türkiyenin meseleleri karşı sında bellibaşlı partilerin aldıkla- rı tutum belli oldu. İktidar sorum- luluğunu taşıyan AP, memleketin beş yıllık geleceğini şekillendirece- ği, hayatını çizeceği ve kalkınma aliyetlerini biçimlendireceği fin siyle İkinci beş yıllık plânı hazır- lamış ve getirmişti. Gerçi bu vesi- kayı gerçek bir plân olarak kabul etmekte tereddüt gösterenler olma- dı değil. Hattâ Demirel dahi, belki Di cl sürçmesiyle, şöyle dedi: — Bu plân için, yerli ve yaban- cı, ün yapmış bütün uzmanların mütaleası alınmıştır, tam bir plân- dır, demiyorum. Ancak, Plâncıları- mızın fedakâr gayret ve çalışmaları- nın 'eseri bir dokümandır." Zoraki nikâh Aslında, 27 Mayıs olmasaydı, plân- lı kalkınmayı zorunlu kılan bir Anayasa mevcut bulunmasaydı, bir AP İktidarı plân hazırlar ve buna sahip çıkar mıydı? Bu sorunun ce- vabı, İktidarın davranışları dikkat- le izlendiğinde rahatça ortaya çık- maktadır. Aslında AP'nin kalkınma için tercih edeceği yol ne Anayasa- daki sosyal (direktiflere ve ne de ciddi bir plânlamaya uyacak cins- tendir. Ne var ki, yedi yıl önce bir mayıs sabahı "tanka çarpılmış"tır ve AP, iktidara geldiğinde bir takım emrivâkileri kabul zorunda kalmış- Bu, ikinci beş yıllık plânla ilgili parlâmento çalışmalarında ayan beyan belli olmuştur. Demirdi, n den bir plân getirdiğini, çok defa, e bir Anayasa emri olduğu- ifade ile izah etmiştir. Gerçi ic areğiz kaldık, uyduk" dememiştir ama, iktidarın edası budur. Demirel, sekiz saatlik konuşma- sında 27 Mayıs ve 1961 Anayasası karşısındaki kompleksini de açığa vurmaktan kendini alamamıştır. Meselâ, 27 Mayıs sebebiyle yüksek memurlar hakkında açılan onbin- lerce dosya yüzünden, avukat para- sı vermek için karılarının bilezikle- rini satan memurların çekingenliğe uğradıklarını ve bundan ötürü işle- 8 Temmuz 1967