Tİ YA Almanya Münihte "Anna Boleyn" ara ve sanat özgürlüğü... İş- Pp te, alman tiyatrosunun iki ana desteği! Lüffi Ayın gezi izlenimlerinin sonuncusu o- lan aşağıdaki yazıda türk eği- tim ve sanat ilgililerini derin derin düşündürecek çok şey bulunmak tadır. Münihte ilk gittiğim temsil, Dev- let Operasında Oo gece verilen "Anna Boleyn" oldu. Gaetano Doni- zetti'nin, konusunu İngiltere tari- hinden aldığı bu opera, Kral VILI. Henry'nin -canına ydığı- ikinci Tanimi hazin hikâyesini canlan- dırmaktadır ve Batı sahnelerinde u- zun zaman ihmal edildikten sonra, 1965'de Giyndebourne Festivalinde Leylâ Gencer tarafından başarıya ulaştırılalıberi, sık sık oynanır ol- muştur. Heinrich Bender'in orkest- ra yönetiminde, Hans Hartelb'in rejisi ve Ekkehard Grübler'in dekor ve kostümleriyle, o azametli sahne- de, çok ihtişamlı bir "Anna Boleyn" gördük. Almanlar operayı müzikal bir dram olarak oynamıya, vokal icranın yanısıra dramatik icraya, ay- nı derecede, önem vermeğe itina e- diyorlar, çok daha etkili sonuçlar da alıyorlar. Gördüğüm temsilde, e- sere adını veren “Anna'yı Annelie Waas, VILI. Henry'yi Kieth Engen, Jeanne Seymour'u Dagmaar Naaf, Lord Perey'yi de Prag Devlet Ope- rasından misafir sanatçı Heinrich Capek oynuyorlardı. Sonuncusu gi- bi, topluluğun içinde ek uluslar- dan belki birkaç sanatçı daha var. mışlar, bir kal ve dramatik ifade bakımından elde ettikleri müzikalite temsilin en başarılı yönüydü. Goethe ve lonesco Münihin çok canlı bir tiyatro ha- yatı da var. Bu canlılığı yaratan 12'den fazla tiyatro- dünyaca tanınmış Bavyera Devlet Tiyatrosu "Resi- denztheater" geliyor. Şimdi Helmut Heinrichs'in yönettiği bu tiyatroda, alman klâsiklerinin yanısıra, Clau- del'in "Le Soulier de Satin"i, Mar guerite Duras'nın "Bütün gün ağaç- lardaki gibi, modern oyunlar da sahneye konuluyor. Nitekim, ertesi akşam, en klâsik alman oyunların- 15 Nisan 1967 TRO dan biriyle çağımızın en modern fransız oyunlarından birini, ayni sahnede, birbiri ardından seyret- tim: Goethe'nin "Suç Ortakları" -"Die Mietschuldigen"- ile lonesco'- nun "Saldalyeler"ini. Belli ki Rei- denztheater'in uyanık intendant'ı, alman seyircisine, yeni tiyatro a- kımlarını, bu akımların en başarılı örneklerini tanıtmanın gerekliliğine inanmış. Bu konuda cesaretli bir denemeye de girişmiş: eskiyle yeni- yi yanyana sunmak, dünün tiyatro- suyla bugünün tiyatrosu arasındaki farkları, aynı temsil gecesinde, gör- mek ve bir kıyaslama yapmak fir- satını seyirciye vermek... Bu kıyaslama, şüphesiz, her za- man çağdaş tiyatronun lehinde ol- muyor. Alman seyircisi, genellikle, geleneksel tiyatroya bağlı. Bunu, o gece benimle beraber temsili sey- reden, genç hanım mihmandarımın "Sandalyeler" karşısındaki tepkisin- den açıkça anlıyordum. Goethe'nin, okul çağındanberi kimbilir kaç defa gördüğü, o tatlı komedisinin yanısı- ra böyle "saçma" bir oyuna nasıl yer verilebildiğine şaşıyordu! Ama, asıl mesleği oOkimyacılık «an zarif mihmandarımın gösterdiği tepkiye ben hiç şaşmadım. Tiyatroya özel bir merakı olmadığı gibi, yeni akım- larla, yeni yazarlarla hiç ilgilenme- mişti, Kendisine, lonesco'nun tiyat- rosunu, bu trajik farsla yaptığı "ka- ra mizah"ı ve duyurmak istediği beşeri dramı anlatınca biraz yumu- adı. Goethe'nin "Suç Ortakları"nda Sophie'yi oynayan Elisabeth Ortn ile Alceste'i oynayan Martin Ben- rath, "Sandalyeler"de yaşlı kadın» la yaşlı erkeği oynuyorlar. Birinci- si, Viyanadaki Burg Tiyatrosunun ünlü yıldızlarından Paula Wesseley'- in büyük kızı olan bu iki genç sa- natçı her bakımdan biribirine zıt, bu rollerde -iki eserde de etzau'un yönetiminde- büyük usta- lık gösteriyorlar. Residenztheater'in geniş sahnesi de, mükemmel dekor, ışık imkânlarıyla, her iki oyuna, uy mmerspiele"de avant-garde Münihin Şehir Tiyatrosu Kammer- spiele, bütün Almanyada, çağı- mızın en önemli sorunlarını işleyen fikir eserlerini oynamakla, bu eser- rejilerle sahnesine nutma- mak gerekir ki Hans Schweikart, İ- kinci Dünya Savaşından sonra, tam onyedi yıl bu tiyatronun intendant'- lığınıyapmış, Dürrenmatt'ın ilk e- serlerini dünyaya oradan tanıtmış, alman seyircisine fransız ve anglo- sakson tiyatrosunun en yeni örnek- bu tiyatroyu savaş sonrası Almanyasının en ileri sevi- yeli avant-garde tiyatrosu haline getirmiştir. Şimdi August Everding'in yöne- timinde çalışan oKammerspiele'nin bir. de küçük sahnesi, Werkraumt- heater'i var. Burada, son haftalarla Münihteki Residenztheater'de "Suç Ortakları" Kuşaktan kuşağa aktarılan Goethe