AKİS kişilik bir heyet gönderirken, bu- günkü kukla yönetimle milliyetçiler arasında bir diyalog (kurulmasını sağlamak istiyordu. Fakat heyet ne Federasyon yöneticilerinden, ne de milliyetçilerden umduğu (yardımı görebilmiş ve bu yazının başında da belirtildiği gibi, dört gün otelde bek- ledikten sonra, bavullarını toplayıp geri dönmekten başka çare bulama- mıştır. Stratejik durumu ve petrol ya- taklarına (o yakınlığı (O bakımından dünyanın en önemli bölgelerinden GEÇEN HAFTA DÜNYADA YUNANİSTAN — larının süresi yüzünden Milletvekilliği önceki hafta dokunulmazlık- Yunanistanda pidou'ya vermiştir. DÜNYADA OLUP BİTENLER biri olan Aden, bir yandan emperya- list kuvvetlerin düzenleri, öteyan- dan da araplar içindeki bölünmeler yüzünden kısa bir süre sonra ikin- ci Yemen durumuna girerse, buna -başta ingilizler olmak üzere- kimse şaşmamalıdır. Bilindiği gibi, De Gaulle'cülerin patlak veren hükümet buhranı bütün ülkede büyük bir huzursuzluğa yolaçmış bulunuyor. Gerçi bir ulu- sal koalisyon kurulması için yaptığı çağrıya Papandre- unun katılmaması üzerine Kral, yeni hükümeti kur- mak görevini Ulusal Radikal Birlik Partisi lideri Ka- nellopulosa verip işin içinden çıkmaya çalışmıştır ama, bu davranış solcularla tarafsızlar arasında bü- yük bir hoşnutsuzluk yaratmış ve Papandreunun Mer- kez Birliği Partisi, Kanellopulosun işbaşına getiril- mesini, "Kral tarafından düzenlenen bir hükümet darbesi" olarak nitelendirmiştir. Gerçekten, 1964 Şu- batında yapılan genel seçimlerde oyların yüzde 50'sin- den fazlasını ve 300 koltuklu Parlâmentoda koltukla- rın 170'ini toplayan Merkez Birliği Partisinin Kral ta- rafından son birbuçuk yıl içinde böylece iki defa ayak oyununa getirilmesini başka türlü yorumlamaya da imkân yoktur. Nitekim Papandreu da bu yenilgiyi haz- medemiyerek, geçen hafta halkı, durumu protesto et- meye çağırmıştır. Şu satırların yazıldığı sırada Yuna- nistanın bütün önemli şehirlerinde Kanellopulos a- leyhtarı gösteriler yapılmaktadır. Öteyandan, bu gös- terilere aldırmadan hükümetini kuran Ulusal Radikal Birlik Partisi liderinin, Stefanopulosçu liberallerle aşırı solun da kendisine karşı durum alması üzerine, Mecliste güven oyu kazanamıyacağı sanılmaktadır. O zaman da, Anayasa gereğince, Meclisi dağıtıp, kırkbeş gün içinde seçime gitmekten başka çaresi yoktur. Fa- kat bu iş de Papandreunun işine gelmemektedir. Çün- kü yunan sağının, bir kere iktidarı ele geçirdikten sonra, onu seçimlerle kaybetmemek için oylama sıra- sında çeşitli oyunlar çevirmesinden korkmaktadır. İkincisi, Meclis dağılınca, Aspida olayına adı karışan oğlu Andreasın dokunulmazlığı düşecektir ki, bu tak- dirde de Andreasın yargı organları önüne sürüklen- mesi ihtimali belirmektedir. FRANSA — Geçen ay yapılan genel seçimlerde Parlâmentodaki çoğunluğu 2 oya kadar düştükten sonra oldukça korkulu günler geçiren De Gaulle, ge- çen hafta Meclis başkanlığı için yapılan seçimi kendi adayı Jacgues Chaban - Delmas'nın açık arayla ka- zanmasından sonra rahat bir nefes almışa benziyor. Nitekim, bu aranın verdiği rahatlıkla kabinede büyük değişiklikler yapmamış ve Başbakanlığı yeniden Pom- 15 Nisan 1967 sol kanadı, genel seçimlerdeki şe Pompidou'- nun hareketsiz sosyal ve ekonomik politikasına yük- lemektedirler. Nitekim bu yüzücnli ki daha seçim- lerden önce Pompidou'nun değişeceği ve onun yerine Dışişleri Bakanı Couve de Murville'in getirileceği yo- lunda bazı söylentiler dolaşmaya başlamıştı. Fakat Couve de Murville'in bu defa milletvekili bile seçile- memesi üzerine bu söylentiler gerçekleşmemiş ve Murville yeniden eski koltuğunda bırakılmıştır. Ta- rafsız gözlemciler, bunu, De Gaulle'ün şimdiye kadar izlediği dış politikada bir değişiklik (o beklenmemesi gerektiği biçiminde de yorumlamaktadırlar. Öteyan- dan, kendi taraftarları arasındaki sol kanadın baskı- sına karşı koyamayan De Gaulle, Pompidou'yu yerinde bırakmakla birlikte, kabinede yeni bir Çalışma Bakan- lığı kurmuş ve Fransadaki işsizlik sorunuyla savaş- mak görevini bu koltuğa oturttuğu Jasgues Chirac'a vermiştir. Yeni kabinenin Ekonomi ve Maliye Bakanı gene Michel Debre, Savunma Bakam da tıpkı Couve de Murville gibi seçimleri kaybettiği halde gene H. Messmer'dir. A.B.D — Teksaslı Başkan Johnson'un yardımcısı Hubert Horatio Humphrey -avrupalı gençlerin kendi- sine taktıkları lâkapla, "Bay Ha Ha Ha"-, batı alman- yalı ve italyan dostlarım çekirdekli silâhların yayıl- masını önlemekle ilgili olarak imzalanacak anlaşma- ya razı etmek bahanesiyle çıktığı Avrupa turunda e- peyce zor günler yaşamaktadır. Bilindiği gibi, Fede- ral Almanya ile İtalya, bu anlaşmanın kendi yaptık- ları barışçı atom çalışmalarını engelleyeceği ve kuru- lacak denetleme düzeninin Doğu Avrupa ülkelerin- den gelecek denetçilere alman ve italyan toprakların- da casusluk yapma imkânını vereceği korkusu için- dedirler. Humphrey'nin Bonn ve Romada yaptığı te- masların bu korkuyu ne ölçüde dağıtabildiğini söyle- mek için zaman henüz erkendir. Fakat şurası kesin- likle söylenebilir ki, Bay Ha Ha Ha, her gittiği yerde Vietnam savaşına aleyhtar olanların şiddetli tepkisiy- le karşılaşmış, Romada suratına çürük limon kabuk- ları yemiş, Londrada yuhalanmış, Pariste de bir ame- rikan bayrağının gözlerinin önünde yakıldığını görüp renkten renge girmiştir. Bu başarısız gezi, herhalde Başkan Johnson'un bu ilkbaharda Avrupada yapmayı tasarladığı turneyi başka baharlara erteleyecektir. BUNLAR DA OLDU