nıdığı bir doktor dostu -kendisi de doktordur; bahis konusu kimse Prof. Zafer Paykoçtur- İsmet İnö- nünün "çok ağır bir kriz" geçirdiği yolunda Başkentte dolaşan söylenti- ler hakkında bilgi soruyordu. İnö- nünün doktoru: — Valla böyle bir şey yok.. Ya- ni, benim haberim yok.." dedi. Muhatabı ısrar etti. Ankara bu söylentiyle çalkalanıyordu. İnönü gece kriz geçirmişti ! Gerçekten de o akşam Başkent- te bir telâş dalgası esti. Bir çok kimse AKİS'e telefon ediyor, İnö- nünün sağlığını soruyordu. Söylen- ti .İnönünün öldüğü hududuna ka- dar varmıştı. AKİS'teki nöbetçiler bunun doğru olmadığını bildiriyor- lardı ama endişeler kaybolmuyor- du. Düşünmek lâzımdır ki Dr. Za- fer Paykoç bile, hastasının durumu- nu iyi bildiği halde bir "acaba" dü- şüncesine kapılmaktan kendisini a- lamadı. Prof. Paykoç "Acaba ben evde yokken beni aradılar mı?" di- ye telefona sarıldı ve Pembe Evin numarasını çevirdi. Karşısına Ba- yan İnönü çıktı. Dr. Paykoç İnönü- yü sordu. İnönü mışıl mışıl uyuyor- du. Aşağıya inip yemeğini yemiş, bir süre radyoda müzik dinlemiş, yabancı gazetelerini okumuş, sonra yukarıya çıkmış ve yatmıştı. Hiç bir şeyi yoktu. Prof. Paykoç rahat bir nefes aldı. Ama söylenticiler, bırakınız bü- tün başka kimseleri, bizzat İnönü- nün doktorunu bile meraklandırma- ya muvaffak olmuşlardı. Kurultay taktiği şnönünün bundan bir ay kadar ön- İ ce bir damar spazmı geçirmiş ol- duğu gerçektir. Ama bunun vahim bir tarafı hiç bir zaman olmamış, doktoru ve yakınları en ufak telâşa kapılma sebebi o görmemişlerdir. Hastalık "İnönü gidiyor, Parti bize kalacak.. Ayağınızı denk alın" pro- pagandasını işleyen Çerkez Ethem Partisi mensuplarıyla onları tutan büyük tirajlı veya küçük tirajlı "De- mirel Gazeteleri" tarafından büyü- tülmüş, onlar bu havayı bir siyasi yatırım olarak yaymaya başlamış- lardır. "8'ler"in CHP içinde "İ- nönüden sonrası için" oynadıkları hiç kimsenin meçhulü değildir. Fa- kat' CHP Genel Başkanı sükünetti bir nekahat devresine girince ve gö- nüllerdeki aslan kükremez olunca “İnönünün ölümüne oynayan cephe" balonlar uçurma yoluna sapmak Z20- runda kalmıştır. Geçen haftanın so- 15 Nisan 1967 nunda Ankarada yayılan haber böy- le bir, "gönüllerin arzusu" olarak ortaya atılmıştır. Belki de bundan dolayıdır ki Pa- zar günü, Başkentte hava açıp ta ılık bir bahar güneşi gökte parladı- ğında İnönü, yanında eşi olduğu halde evinin bahçesinde pür neşe ve pür sıhhat dolaşmaya çıkınca bü- tün gazetelerin siyasi muhabirleri Pembe Evin kapısı önünde buluş- tular. İnönüler bahçede görününce bunlar büyük ve samimi bir neşe içinde yılların politika adamına doğ- ru koşuştular, onun resimlerini çek- tiler, onu konuşturmaya çalıştılar. CHP Genel Başkanı o gün siyasete girmedi, gazeteci ahbaplarına tek- rar kavuşmaktan duyduğu memnun- luğu belirtmekle yetindi. Gazeteci ahbapları da, türk politika hayatı- nın temel direği olan ve doğrusu istenilirse bu hayata renk veren -ondan sonra Türkiyede ne ek maalesef hâlâ meçhuldür- şındaki lideri bu kadar iyi ve dn görmekten ileri gelen ( sevinçlerini belirttiler. Bunların arasında, sağlık - has- talık haberlerini nedense "gönülle- rinin arzusu" yapan ve bu tutumla- rıyla bir şeyler kaybettiklerini pek hissetmeyen gazetelerin genç omu- habirleri de vardı. Şinasi Osma Güler misin, ağlar mısın? YURTTA OLUP BİTENLER Tıp Damda deli var! Gecen hafta AKİS sütunlarında çı- kan bir ' 'mahkeme eliyle alman tekzip yazısı" yedi gün boyunca bütün Türkiyenin alay ve eğlence konusu oldu. Yazının altındaki im- za, 27 Mayıs İhtilâlinden sonra Ma- latyada MBK İdaresinin Belediye Başkanlığı görevini üzerine alan, o sıfatıyla "bir takım kuyruklar"ı ta- kip ettiren, fakat sonradan, emekli- ye ayrıldığında bir başka emekliyle birlikte -MBK İdaresinin ilk Genel Kurmay Başkanı Ragıp Gümüşpa- la- AP'yi kuranlardan Şinasi Osmay- dı. Şinasi oOOsmayı mahkemelere gönderen sebep, Metin Tokerin "İs- met Paşayla 10 Yıl" serisinin obu- günlerde yayınlanan -ve büyük rağ- bet gören- üçüncü cildinde -bu cilt 1960-61 yıllarını kapsamaktadır- ya- pılan bir açıklama oldu. Bu açıkla- mada tarih, saat, mahal ve ilgili şa- hıslar açıkça belirtiliyor, hadisenin bütün teferruatı veriliyordu. Adnan Menderesin idam edildiği gün cere- yan eden hadisede Gümüşpala ve Osma üç MBK üyesine resmen de- mişlerdi ki: Adnan Menderesi idam etmeyin, biz onu idam ettirtmeye- ceğimizi söyleyerek DP oylarını ka- nalize ettik, sözümüzde durmazsak partimiz mahvolur, siz Menderesi bir başka türlü ortadan kaldırın, boğun veya zehirleyin, bize Vız gelir, ama sonra onun intihar etti- gini ilân âdin! Yani o gün koyun can derdindeyken kasap et derdiyle yan- maktaydı. Alay ve eğlenceye sebep, Şinasi Osmanın bu açıklama karşısındaki tutumu oldu. Osma, Türkiyede yeni bir referandum istiyordu! Millet sandık başlarına gidecek ve Oy kullanacaktı: Osmayla Gümüşpala nın böyle bir teklifte bulundukları- na inanıp inanmadığım belli etmek üzere.. Bir yandan Şinasi Osma, di- ger taraftan üç MBK üyesi -anlaşı- lan Osma, onların hadise hakkında ne diyeceklerinden emindi..- devle- tin radyosuna çıkacaklar, bir refe- randum kampanyası (o yapacaklar, herkes delillerini söyleyecek, sonra devlet milyonlarca seçmeni sandık başına çağıracaktı! Halbuki Şinasi Osma için tutu- lacak gayet normal bir yol vardır: Eğer açıklama yalansa mahkemeye 11