İKTİSADİ Dış Yardım Hayal ve gerçek Türkiye Cumhurbaşkanı Cevdet Sunayın ABD'ndeki resmi te- masları, önemi her gün azalan bir grafik çizmektedir. İkinci beş yıllık Kalkınma Plâ- nının hazırlıklarının hayli ilerledi- $i şu günlerde, ekonomisi içinde bu- lunduğu çıkmazdan bir türlü kurtu- lamayan Türkiye için, olaylara eko- nomik açıdan bakanları haksız çı- karacak hiç bir neden görülmemek- tedir. ABD'nin, dış yardımlarında her yıl biraz daha kısıntı yaparak, yardımların biraz da olsa yararlı olduğu yıllara göre, yepyeni bir tak- tik uyguladığı oOkimsenin meçhulü değildi. Yardım yapmakta olduğu ülkeleri ayni yardım mekanizması ile sömüren ABD'nin, yardım alan ülkelerde yaratılan iç çekişmeler, a- yaklanmalar ve ihtilâllere bakarak, bundan sonraki yardımların daha az dedikoduya yer bırakan yepyeni bir şekil alacağına kesin gözle ba- kılıyordu. Bu nedenle, ABD'ni yöne- tenlerin isteklerinin başında, iyi ve- ya kötü de olsa, birçok ülkenin en kısa zamanda kendi kendisine ye- ter duruma gelmesi bulunuyordu. Bu konuda kendisine yeterli bil- giler verilmiş olan Cumhurbaşkanı Sunay da, bugüne kadarki resmi veya resmi olmayan temasları bo- yunca, yer yer, ayni konuyu işlemek- te yarar görmüş, Türkiyenin 1972 yılında dış yardıma ihtiyaç duyma- dan kendi kendisine yetecek bir e- konomik bünyeye sahip olacağını her fırsatta tekrarlamış, ilelebet dış yardım alarak yaşamanın imkânsız olduğu konusunda etraflı demeçler vermişti. Ancak, Sunayın, Türkiye- nin hızlı bir ekonomik gelişme için- de ve hızla kalkınmakta olduğuna dair sözleri, her nekadar bazı çev- relerde şüpheyle karşılanmışsa da, Türkiyenin iç meselelerini herkes- ten iyi bilen amerikalılar, kendileri- ne özgü bir sabır göstermekte te- reddüt etmemişlerdir. Ortak bildirinin dedikleri Şunayın sözlerini cevaplayan Baş- kan Johnson'un, Türkiyenin e- konomik gelişmesine alkış tutan sözlerinin yarattığı (o tebessümlerin gizlenemeyecek kadar açık olması bir yana bırakılırsa, kamuoyuna karşı ve meseleyi derinden bilmesi 15 Nisan 1967 VE MALİ ihtimali az olan kimselere hitaben söylenmiş bu hafif sözlerin ardın- daki gerçeği aramakta olanlar, ba- zı ipuçları bulmakta gecikmediler. Yayınlanan ortak bildiri, politik bölümlerinin yetersizliği ve isabet- sizliği oranında, ekonomik sorun- larla ilgili yerlerinde Türkiye bakı- mından bazı yenilikler getirmekte- dir. Bu, Türkiyeye yardım yapmak- ta olan ve merkezi Pariste bulunan Konsorsyumun yardımlarını ayni ölçüler içinde, Türkiyenin ihtiyaçla- rına cevap verecek şekilde devam ettireceğine dair işaretler üzerinde ciddiyetle ve dikkatle durmayı ge- rektirecek nitelikte bir yeniliktir. Çünkü, bilindiği gibi, Konsorsyuma üye olan birçok ülke katkılarını gerçekleştirmekte ve yerine getir- mekte çok nazlı davranmakta, ilk ağızda öngörülen şartlan ağırlaştı- ran bir davranışa kolaylıkla gitmek- tedirler. Her biri ayrı ayrı ABD'ne bağlı olan bu ülkelerin, ABD'nde ve özellikle yöneticilerde meydana gelecek bu değişiklikten gereken il- hamı alacakları şüphesizdir. Bu du- rumda, şimdiye kadar aksayan ve daimi bir endişe kaynağı olan Kon- sorsyum kanalı ile alınan yardımlar bir düzenlilik kazanacak demektir. Bekle ve gör! Ortak bildirinin ABD bakımından asıl önemli olan bölümü, Türki- yenin kendi okendisine yeter hale geleceği âna kadar amerikan yar- dımlarının devam edeceğine dair o- lan cümlelerde ifadesini bulmakta- dır. AP ve onun başında, şimdilik, Süleyman Demirel Hükümetini bu- günkü ekonomik çıkmazdan kurta- rncaya kadar yardım etmeye ni- yetli gibi görünen amerikalı yöneti- ciler, kesin bir karara doğru yönel- miş sayılabilirler. Rahatsızlık vere- cek bir şekilde Amerikaya angaje olmuş bulunan Süleyman Demirel Operatör Doktor MUZAFFER ARGUN Kadın Hastalıkları Mütehassısı Tel: 127943 (AKİS: 137) SAHADA yönetimindeki AP İktidarının elin- den tutulmasının bir zorunluluk ol- duğunu hiç bir şüpheye yer bırak- mayacak şekilde anlayan Washing- ton'lu yöneticiler, bu yönde bir ka- rara varmış gibidirler. AP İktidarının karşısında tek al- ternatif olarak, ortanın solunda ka- rar kılmış bir CHP iktidarının bu- lunuşu, amerikalıları Demireli des- teklemeye âdeta mecbur edecekti. Nitekim, bugün bu tutum değişik- liği tamamen açığa çıkmış, ortak bildirilerde yer alan şekliyle ve An- karadaki özel toplantılarda söylen- diği gibi, ABD Demirel kozuna so- nuna kadar oynamaya karar vermiş- tir. Bu kesinleşmiş niyeti böylece tespit ettikten sonra, Amerikadan gelecek yardımların Türkiyeyi gül- lük gülistanlık yapacağına, soysuz- laştırılmış haliyle bile olsa, beş yıl- lık plân hedeflerinin gerçekleşece- ğine amı. oldukça zordur. Ame- rikanın alışkanlık ve vazgeçilmez bir gelenek haline getirdiği bir taktiği unutmamak gerekir. Amerikanın yardım adı altında verdiklerinin "yardım etmeyen yardım"lar oldu- gu, dünyanın dört bir köşesindeki binlerce uygulamalar sayesinde ne- redeyse bilimsel bir gerçek haline gelmiştir. Şimdiye kadar Türkiyeye yapılan yardımlar da, büyük ölçü- de, bu "yardım etmeyen yardım"- ların bir örneğini teşkil etmektedir. Eğer amerikalılar, Demireli destek- lemek ve yardım etmek niyetiyle, Türkiyenin bugünkü özelliğini unu- tarak, dalavereli yardım yoluna sa- parlarsa, Demirelin koltuğuna ko- caman bir dinamit koymuş olacak- lardır. Bunun dışına çıkıp, Türki- yeye özel bir yöntem bularak yar- dım etmenin şekli ise birçok zihin- leri kurcalamaya yetmektedir. Askeri yardımların mahiyeti ve gittikçe azalan ohacmi, Türkiyeye faydadan çok zarar verecek bir ni- telik kazanmak üzereder. Ekono- mik yardımları, sağ elin verdiğini sol elin geri alması şeklinden çıkar- mak nasıl mümkün olacaktır? Bü- tün mesele, buna benzer küçük so- rularda düğümlenmektedir. Sunayın ABD gezisi böylece, e- konomik alanda yeni yeni bazı me- raklı konuların tekrar ortaya atıl- masına vesile olduğu için, en azın- dan, faydalı olmuştur denilebilir. 19