Bir Anatomi “Aydın Çevreler"'i Türkiyede, Başbakan Demirel ne derse desin, bütün kuvvetlerden daha güçlü bir baskı grupunun "ay- dın çevreler" olduğunu kim görmezlikten gelirse, o hata eder. Ancak, “aydın çevreler" adına konuşan, bu memlekette öylesine çoktur ki, Insanın "Yahu, nedir bu aydın çevrelerin temayülü?"” diye şaşırmaması im- ânsızdır. ine göre, "aydın çevreler" LE Bir kısmı der ki: "Aydın çevreler ortadadırlar". Ba- zıları "aydın çevreler” i komünistliğin tam hududuna götürür. Nihayet "gerçek aydın çevreler"in mi kâr ve müillyetçi oldukları sağ kanat tarafından ileri sürülen bir iddiadır. Bunların her birinde bir gerçek taraf olması ga- yet muhtemeldir. Zira "aydın çevreler", dünyanın her medeni memleketinde olduğu gibi, Türkiyede de bir yelpaze teşkil etmektedirler ve bu yelpazede sağ da, sol da, hattâ aşırı sağ da, aşırı sol da mevcuttur. “Ay- dın çevreler" e sivili dahildir, askeri dahildir, genci da- hildir, yaşlısı dahildir, yetişme tarzları çok değişik Çetin Altan Cumbadan Rumbaya zümreler bu etiket altında birleşmişlerdir. Bu, her hangi bir sesin "aydın çevreler" adına konuşmak hak- kını ve yetkisini ortadan kaldırır. Ancak, bu değişiklik içinde "aydın çevreler"in bir ortak özelliği vardır. Bunlar düşünen düşünebilen in- sanlardır. Kendilerinden uzak olan veya uzak olması gereken kusur, fanatizmdir. Aydın bir sağcıyla aydın bir solcu oturabilir ve aralarında konuşabilirler. Ay- dın bir sosyalist aydın bir muhafazakârla rahat ra- hat tartışır. Zira bunların arasında bir “asgari müş- terek" vardır ve bu, iz'andır, sağduyudur. Akıllı iktidarlar “aydın çevreler"in değişik tema- yüllerine göre hareket edemezlerse de bu en kuvvetli baskı grupunun ortak malı olan sağduyularını renci- de etmemeye bakarlar. "Türkiyede bir kriptonun adli takibata maruz kalma- sı biç kimsenin kılını kıpırdatmaz. "Aydın çevre- lerin pek ufak bir "saf kanat"ıdır ki komünistliğe teş- viki fikir özgürlüğünün bir icabı saymaktadır. Sade- ce bunlar içindir ki komünistlik, ancak bir adam iş- çilerle köylülere dönüp te “Haydi aslanlar, alın sopa- arınızı da şu öteki sınıfları temizleyip ihtilâlle bizim proleter hâkimiyetini kuruverelim" dediği zaman ko- münistlik olur! Kriptolar bu tip aydınları ağızlarına bal sürerek, onlara elma şekerini sunarak, onların şahsiyetlerinden veya ellerindeki imkânlardan fayda- için islerine gelen bir süre idare etmektedir- ler, onlara yağcılık yapmaktadırlar, günü geldiğinde de lânetlemeyi unutmamaktadırlar. Bunların, Ordu- dan ümidi kestiklerinden beri Ordu hakkındaki gö- rüşlerinde ne değişiklikler olduğu ortadadır. Bunla- rın, saati çaldığında, Türkiyeyi komünist yapmak im- kânına -hem de en elverişli anda- set çekmiş olan Ata- türkü de "Türkiyeyi Batıya satmış en büyük kompra- dor” diye afaroz edeceklerinden zerrece şüphe yoktur. Zaten bu kriptoların bir kısmı bin kapının ipini çekmiş, ancak sol görüşlerin rağbet kazanması üzeri- nedir ki bunların şampiyonluğunu, aslında aynı fikir- ler için güç günlerde çok eziyet çekmiş olan bazıları- nın elinden alıvermişlerdir. Şimdi yaptıkları da, bir ticaretten başka şey değildir. Evet, böyle kriptoların adli takibata maruz kal- masının, Türkiyede kılı kıpırdatacak bir tarafı yok- tur. Türkiye, fikir özgürlüğünü komünist teşvikçiliği- ne kadar gölürebilme lüksüne sahip bir memleket de- ğildir Neden değildir? Komünist teşvikçiliği yapılırsa Tür- kiye hemen komünist mi olur? Hattâ komünistliği serbest bırakmak, bazen tâ Cemal Gürsele kadar, çok iyiniyetli kimsenin dediği gibi, suyun altındakini su- yun yüzüne çıkarmaz mı? Fikirlerden niçin korkut- sun, neden her çeşit propaganda yapılamasın? Seç- tiğimiz rejim demokrasi değil midir Bu, sathi bir görüştür. Komünist teşvikçiliği, ger- çekten, Türkiyede asıl büyük belâ, 1 numaralı endişe 15 Nisan 1967