YURTTA OLUP BİTENLER ta Turhan Feyzioğlu, ötekiler, Pak- sütler, Melenler, Öztraklar basın toplantılarını sadece bunun i için ter- tiplemekte, demeçlerini bunun için vermektedirler. Sözleri aklı başın- daki basın ve yazarlar tarafından daima tenkit edildiğine göre bunun başka sebebi yoktur. Mesele, CHP'- yi daha karıştırmak ,daha zayıf dü- şürmek, bir iç harp yüzünden onu dışa çevrik hal oalmaktan alıkoy- maktır. Bu taktikte bunların, dışar- da hiç müttefikleri olmadığını san- mak hatadır. AP bir yandan iktisadi politikası dolayısıyla, diğer taraftan hak ve hürriyetler konusundaki niyetleri- nin, temayüllerinin sebep olduğu kampanya yüzünden son derece za- yı, mukavemetsiz haldedir. Bir cid- di CHP'nin, 195760 arası CHP'si- nin onu toz etmesi işten değildir CHP'liler bunu hissetmektedirler ve. iç harple uğraşmaktan bu görevin yerine getirilmemesine daha fazla kızmaktadırlar. CHP milletvekilleri ve senatörleri bu kızgın taraftarla- rına cevap bulmakta zorluk çeke- ceklerdir. Zira mızrak, AP'de oldu- Su gibi P'de de çuvala sığma- maktadı Rejim Yalancının mumu Gezen hafta Cuma günü çıkan Son Havadiste, meslekdaşları arasın- da "Şahmatoldu" diye anılan Müm- taz Faik Fenik, "Olmayan şey tartı- şılır mı?" başlıklı yazısında şöyle di- yordu: "Solcu basın tarafından Temel Hak ve Hürriyetler Kanunu Tasarı- sı diye ortaya atılan bir metin ger- çeği açıklamış oldu: , eğerse bu metin vaktiyle İnö- nü iktidarları o sırasında yine bir Halk Partilinin ale Bakanı oldu- ğu sırada hazırlanmış Fenik -huyu mi yine, "vur deyince öldürmüş"tü. İddiasının da- yanağı, Adalet Bakanı Dinçerin ba- zı açıklamaları idi. Dinçer, tepkiler artınca, basında açıklanmış olan bir. tasarı metninin sorumluluğundan kurtulmak için, 1961'denberi kuru- lan bütün hükümetlerin bu yönde çalışmalar yaptığını, elde bazı tasa- rılar bulunduğunu ileri sürmüş ve şöyle demişti: "Bugün, henüz hazırlık safhasın- da olan ve tamamlanıp Bakanlar Kuruluna sunulmamış (bulunan muhtelif tasarı o taslaklarından bi- risi üzerinde estirilmek istenilen MM mahiyetini anlamak güç- © Dinçer böylece, basında çıkan metnin CHP tarafından hazırlandı- ğını söylemiş olmuyor, ama bunun sorumluluğunu tam olarak da sırt- lamıyordu. İşin ilginç tarafı, "açık- lanan metin yalandır" da denilmi- yordu. Bu, "ince" bir entrika idi. Niyet, dünyaya gelen hilkat gari- besini usulca bir cami avlusuna bı- rakmak, sonra da bunun babasının kimliği üzerinde kafalarda bir karı- AKİS şıklık yaratmaktı. Ama işin içine Mümtaz Faik ve benzerleri karışın- ca ince oyun bozuldu, İktidar çevre- lerinin iddiaları kolayca yalanlana- bilecek nitelik kazandı. AP öncesi hükümetlerde Adalet Bakanlığı ya- panlar herhalde, sorumluluk devre- lerine ait birer dosyayı elde bulun- durmaktaydılar. Partiler arasında "sen yaptın- ben yaptım" tartışmasının açılması- na da hacet kalmadı. Adalet Bakan- lığı Ceza İşleri Genel Müdürü Melih Ezgü, haftanın ilk günü 7 konuşan AKİS'çiye, 1961'denberi bu yönde çalışmalar yapıldığını, büz kü hazırlıkların bu çalışmaların muhassalası olduğunu söyledi. Bu- nun üzerine AKİS'çi sordu: "— Peki, gazetelerde açıklanan taslak 1965 seçimlerinden önce mi hazırlandı?" Sorunun cevabı, "Hayır"dı! Savunmadan hücuma "İnce" politika tutmamıştı. Daha önce böyle bir tasarının varlığı hakkında şüphe yaratma amacına matuf beyanlarda bulunan, gazete- cilere "karanlığa kurşun sıkıyorsu- nuz" diyen Başbakan Demirel, sa- vunmanın mümkün olmadığını gö- rünce hücuma geçmeyi denedi. Ge- çen hafta Cumartesi günü, AP Gençlik Kollarının yeni Genel Mer- kez binasının açılışı vesilesiyle bir nutuk parlattı. Son kısıtlama tedbir- leri yüzünden İktidarı tenkit eden- lerin AP'nin yüzde oy almasını çekemedikleri için böyle hareket binası Adalet Bakanlığı "Mavi dosya” ambarı 18 Mart 1967