tulur kurtulmaz .hükmün icabını yerine gelir- mekten ibaretti. Kim kimi kınayacaktı ki? Türk Silâhlı Kuvvetlerinin başındaki Cev- det Sunayın aldığı bu kesin vaziyet İsmet Paşa- nın Menderesi kurtarma çabalarının sonunu teşkil etti. Bunu bir siyasi yatırım diye değil, infazın memleket menfaati aleyhinde olduğu düşüncesinde bulunduğundan ve netice almak için yaptığından gösterişli başka teşebbüslere girişmedi. Sonradan bazı kimseler "Eğer İsmet Paşa açıktan, bir demeç verseydi, basın toplan- tısı tertipleseydi, yok şunu yapsaydı, yok bunu yapsaydı Menderesi asmaya cesaret edemez- lerdi" diyeceklerdir. Halbuki İsmet Paşa daha ağızını açarken Menderes İstanbulda, belki de hasta döşeğinden kaldırılıp alelacele asılacaktı. Bunun yapılmamış olması, buna fırsat veril- memiş bulunması 27 Mayıs ihtilâlini bir ayıp- tan korumuştur. Menderesi asmak doğruydu, değildi, bunu tartışmak daima kabildir. Ama Yassıada kararlarının bütün infazları kanuni ve hukuki formaliteler tam ikmal edilerek ya- pılmış, bunların hiç biri oldubittiye getirilme- miştir. Bunu sonradan iddia edecek olan Talât Aydemir yalan söylemiştir. Durumu değiştiğin- de, başka çok yalan söyleyeceği gibi.. 16 Eylül akşamı İsmet Paşa da, ona bunu bildiren Cev- det Sunay da, Cemal Gürsel de, hadiselerden bir bilgisi olan herkes kaderin, Menderesin et- rafında ağlarını örmüş olduğunu ve bu ağların hiç kimse tarafından kesilmesine imkân olma- dığını kesinlikle bilmekteydi. Aceleye getirilen infaz böyle mi olur? Ama aynı anda, Başkentte, telâş içinde bir "iki ahbap çavuşlar" vardı. Bunlar, o sırada Adalet Partisinin başında olan Ragıp Gümüş- pala ile Şinasi Osmaydı. 27 Mayısın ilk Genel Kurmay Başkanıyla Malatyadaki ihtilâl idare- sinin ilk Belediye Başkanının Menderesin şah- sıyla, hattâ infazların prensibiyle bir ilgileri yoktu. Fakat idamlar A.P.'yi tâ temelinden sarsmıştı ve parti çatırdıyordu. Zira anlaşıl- mıştı kk A.P.' nin kurucuları, eski D.P. oylarını devşirmek i için "idamlara katiyen müsaade edil- meyeceği"ni bütün D.P. teşkilâtına vaad etmiş- lerdi. Halbuki, şimdi, idamlar "çatır çatır" ya- pılıyordu. "İki ahbap çavuşlar"ın hiç olmazsa, “ellerinden gelen"i yerine"getirmiş olduklarını söyleyebilmek için spektaküler hareketlere ih- tiyacı vardı. 17 Eylül Pazar sabahı Ragıp Gümüşpala Sıtkı Ulayın evine bunun için telefon etti. Gelecek Yazı Başbakanlıktaki "beşli toplantı", İnfazların sonrası ve seçimlere giden Türkiye 180