YURTTA OLUP BİTENLER Hasan Dinçer Kuyuya atılan taşı çıkarmağa uğraşıyor dir. Bu tepkiler genişliyerek devam etmektedir. AP'li basın dahi bu de- recede sert tedbirler karşısında iki- ye bölünmüş, bir kısmı -Tercüman; Hürriyeti Yeni İstanbul- tepki kam- panyasına katılmışlardır. Bu o ka- dar e e ki, Gönül Yazar ve Osman Yüksel Serdengeçti gibi ilgi çekil simalar dahi vaziyet al- mışlardır. Gönül Yazar, "Ne yani, şimdi bu Temel Hak ve Hürriyetle- ri Koruma Kanunu çıkınca ben, Ha- lime şarkısını dikiş odalı filân oku- yamıyacak mıyım? Ne oldu bu De- mirele, iyice bozdu işleri?" li. Osman Yüksel, Yeni İstanbula bir demeç vermiş, mevcut kanunların komünist cereyanları önlemeğe ye- teceğini ifade ederek, "— Çaresizlerin son çaresi, yeni çareler adamaktır" demiştir. Bomba gibi patlayan bu tepki karşısında bocalayan İktidar dönüş yollarını aramaya başlamıştır. Ba- sında açıklanan metni CHP'nin ü- zerine atma teşebbüsü, zaman ka- zanma çabalan bunun sonucudur. Şimdi İktidar, tasarının, Bakanlık- lardan mütalea alındıktan sonra ü- zerinde tekrar çalışılacağını, son şekli vermek için Anayasa Mahke- mesinin 141 ve 142. maddelerle ilgi- li gerekçesini oçıkarmasının bekle- neceğini, bütün bunların zaman ala- cağım ileri sürmektedir. Oysa bir zamanlar "tedbirler derhal getirile- cek" diye demeçler verilmekteydi. 10 AP çevrelerinde | geliştirilmek iste- nen yeni bir teklif, tasarının parti- lerarası bir komisyon ve çalışma- dan geçirilmesidir. İktidar yeni al- ternatiflerle zaman kazanmak, içi- ne düştüğü çıkmazdan sıyrılmak is- temektedir. Bir de, tabii, CHP'nin "8'ler"ine güvenmektedir ama bu konudaki partilerarası bir komis- yonda CHP'nin "8'ler" tarafından temsil edileceğini sanmak biraz fazla hayaldir. İktidarın bu konuda Muhalefetle Orduyu karşı karşıya getirme teşeb- büsü de -Mili Güvenlik Kurulun- dan sızan haberlere göre- suya düş- müştür. Komutanların açığa çıkan metin karşısında tepki gösterdikle- ri ifade edilmektedir. AKİS C.H.P. Dananın kuyruğu B- haftanın başındaki Salt sabahı, CHP'nin genç yöneticileri ile "g. kil adamlar"ı -Kemal Satır, Nihat Erim, İlhami Sancar, Kemal Demir- parti merkezinde biraraya geldikle- rinde Kurultayın en kısa zaman- da toplanmasıyla toplanmaması eş kuvvette iki fikir halindeydi. Fakat bir kaç saat sonra toplantı bittiğin- de bir tek fikir herkese hâkimdi: Kurultayın en kısa zamanda toplan- ması ve "8'ler Meselesi"ni kesin ka- rara bağlaması, işi kesip atması lâ- zımdı Bu değişiklik, son günlerde, ma- halle muhtarından il başkanına, bü- tün CHP teşkilâtında estiği tesbit edilen havanın neticesi oldu. Geçen hafta yurt gezilerine de- vam eden CHP Merkez Yönetim Kurulu üyeleri ve milletvekili ile senatörler, Kurultaydan buyana de- vam ettirdikleri tarzda konuşmaya başlayınca itirazlarla (karşılaştılar. Teşkilât mensupları ve vatandaşlar yine kalabalıklar halinde geliyorlar, fakat konuşmaya başlayan hatibe şöyle sesleniyorlardı: "— Bırak Ortanın Solunu, bey! Onu anladık, kabul ettik, anlatıyo- z... $'ler ne olacak, nasıl hallede- ceksiniz, sen onu söyle!" Teşkilâttaki sorumlular, Merkez Yönetim Kurulu üyeleriyle karşıla- şınca heyecanla etraflarını sarıyor- lar, meselenin nasıl halledileceğini soruyorlardı. Parti içindeki müca- deleden doğan gerilim tamamen Teşkilâta sirayet etmiş, hattâ Teşki- lâtta, Ankaradaki tedrici eğimi farkedilmediği için, "bir şey yapıl- mıyor" düşüncesi keskinlik. ei (AKİS: 102) 18 Mart 1967