M.B.K.'nin "Paşalar"ı idam hükümlerinin infazının aleyhinde oy kullandılar. Gürselin niyeti daha baştan, Bayar ile Menderesi yurt dışına göndermekti. Fakat hadiseler sonradan başka türlü gelişti ve bu arada Gürselde de dalgalan malar oldu. İnfazların aleyhinde Gürsel, Özdi- lek ve Ulayla birlikte aleyhte oy kullanmış olanlardan bir başkası da Osman Köksaldır. — Adam hasta. Yatakta. Hasta Marlin yalatan kaldırıp mı asacaksınız? Ele gün kargı ne diyeceğiz? Komitenin karar verdiğini söylüyorsunuz. Bu, yeni bir durumdur, Komi- teyi tekrar toplarsınız, yeniden görüşürsünüz. İnfazın tehiri yolunda bir karar alırsınız. Son- ra, vaziyete bakan.." Öteki liderlerin hepsi de İsmet Paşanın sözleri istikametinde konuştular. Menderesin kurtarılması umumi bir istekti. Gürsel, mutad -veçhile okararsızdı. Söyledikleri pek hiçbirini tutmuyordu. İsmet Paşa bir cevap istediğini bildirdi. Endişesi, kendileri Ankarada böyle oyalanırlarken Menderesi İstanbulda asıverme- leriydi. Bunun yapılmayacağı hususunda Güre- selden tekrardan teminat talep etti. Gürsel, arzulanan teminatı gene verdi. Fakat bunu, neye dayanarak veriyordu, sezmek imkânı yoktu. Zira M.B.K.'ni tekrar toplama- masındaki sebep ikiydi. Bir defa, ismet Paşa- nın da açık vaziyet almasına rağmen ihtilâlci- lerin, kanaatlerinde bir değişiklik yapmayacak - larını biliyordu. Belki "kaypak oylar"dan bir veya ikisi öbür tarafa kayardı. Ama bu, mak- sadın teminine yetmeyecekti. İkincisi, Gürsel emindi ki infaz hükmünü ele geçirmiş olanlar bunun değiştirilmesi ihtimali belirdiğinde hiç vakit kaybetmeden Menderesi asacaklar (o ve bunda hukuken haklı da olacaklardı. O takdir- de, hem de tam seçimlerin arefesinde M.B.K. bir prestij kaybına uğrayacaktı, Tabii Gürse- lin, parti liderlerine bunları böyle, olduğu gi- bi söylemesine imkân yoktu. Kudret, artık kendi elinde değildi, Eğer M.B.K, değişik bir hüküm verseydi ne olurdu, bilinmez. Tanselin 178 Washington'a tâyininde olduğu gibi gene fiili bir baskı yapılıp hüküm arzulanan -yani, 28 Haziran 1961 tarihli tamimdeki prensibe uy- gun- şekle mi sokulurdu, yoksa o şıkkın da öte- sine mi gidilir ve rejim bir karanlık içine mi sokulurdu, meçhuldür. Yahut Türk Silâhlı Kuv- vetler Birliği adına hareket edenler "Ne yapa- lum, madem ki meşru organ M.B.K- böyle dü- şündü, kararının başımız üstünde yeri var" mı derdi? O konuda bir şey söylemek, bugün için spekülâsyondur, Ama komite bir defa, bir is- tikamette karar verdikten sonra bunu bizzat değiştirse bile ("Asamazlar! Asamayacaklar! Kılına dokunamazlar!" propagandaları karşı- sında derin bir infial içine düşmüş olan kuv- vetler, her halde, yeni kararı uygulamayacak- lardı. 16 Eylül günü Türkiyede bir aksi kararı uygulatmaya kudreti yetecek bir şahıs oveya müessese yoktu. İsmet Paşa toplantıdan çıkıp doğruca eve geldi. Kendisini kayınvaldem heyecan içinde bekliyordu. İsmet Paşa ona durumu kısaca an- lattı. Kayınvaldem: "— Ne olursunuz Paşam, onlara tekrar söyleyin. Sizi kırmazlar.," diyordu. İsmet Paşanın eşi dünyada ender rastla- nan iyilikte bir kimsedir ve herkes için müş- fiktir, rahimdir. Ama Menderes ailesi kendisi için aynı zamanda, bir eski dost aileydi. Bir devrin içinden beraber gelmişlerdi. Ortak ah- baplıkları, beraber yaşamış oldukları hadise- ler vardı. Gerçi hiç bir zaman yakın olmamış- lardı ama, hep aynı çevreden olmuşlardı. Bayan İnönüyle Bayan Menderesin başka bir eş özel-