nıklara biçilen cezaları, okumaktaydı. mitenin resmi toplantısı öğleden sonra başladı. Toplantıya Gürsel katılmadı. O, Çan- kayadaydı. Tasdik muamelesi şöyle cereyan edecekti; Yüksek Adalet Divanının verdiği i- dem hükümlerine ait dosyalar uçakla ve özel kuriyeyle Başkente getirilecek, Komiteye sunu- lacaktı. Komite bunlar üzerinde kararını bil- direcekti. Öğleden sonraki toplantı devam ederken bu dosyalar, saat 17'e kadar gelmedi. Fakat o toplantıda ilgi çekici bir hadise cereyan etti. Komiteciler arasında üç temayül vardı. Bir kısım üyeler Divan tarafından verilmiş bü- tün idam kararlarının müebbet hapse tahvilini istiyordu. Bir grup, ki onu teşkil edenlerin sa- yısı azdı, bunların hepsinin tasdiki ve infazı taraftarıydı. Bir üçüncü fikir ise bazı idam hükümlerinin tasdiki, bazılarının ise müebbet hapse tahviliydi. M.B.K. 15 Eylül günü öğle- den sonra toplandığında ihtilâlciler Yassıada- da kaç idam kararı verildiğini, bunların han- gilerinin ittifakla, hangilerinin çoğunlukla alın- dığını biliyorlardı, iyi bilmedikleri, aralarında kimin, kesinlikle hangi temayülde olduğuydu. Sezilen, Gürsele yakın veya sosyalist temayül- de bulunan Komitecilerin hiç idam yapılmama- sını istedikleri, buna mukabil Orduyla ilişki kurmuş olan ve kendilerine karsı tarafca "jun- tapılar" adı takımış bulunan grupun idamla- rın lehinde vaziyet aldığıydı. Bunların en aşı- rıları bütün idamların infazı gerektiğine ina- nıyorlardı. Fakat başlıca ağırlık ilk iki grup arasında taksim edilmişti. Bu grupların ikisi de, 13 kişilik bir çoğunluğun kendilerinde oldu- gunu sanıyorlardı, O toplantıda idamların infazına aleyhtar olanlar bir çıkış yaptılar ve İsmet Paşanın mektubunun Komitede okunmasını istediler. Bir mektubun mevcudiyeti duyulmuştu, oan- cak muhtevası açıklanmamıştı. Tabii Komite- cilerden hiç birinin, mektupta İsmet Paşanın na- sıl bir variyet takındığı konusunda şüphesi yoktu. Zaten bundan dolayıdır ki infaz aleyh- tarları o çıkışı yapıyorlardı, Buna mukabil ö- tekiler itiraz ettiler, Komiteyi tesir altında bı- rakmaya hiç kimsenin hakkı yoktu. İsmet Pa- şanın görüşü OKomiteyi bağlayacak mıydı? Yoo!. O halde, mektup neden okunsundu? Bu- na "O halde neden okunmasın?" mukabelesi yapıldı ve tartışmalar hem uzadı, hem heye- can kazandı. Mektup, toplantıya katılan Fahri Özdilek- teydi. Gürsel bunu o sabah kendisine vermişti. ürsel de mektubun okunması taraftarıydı. Fahri Özdilek de.. Fakat Gürselin, bu mektubu alır almaz. Komiteyi toplayıp onu üyelere o- kumamış olması şaşırtıcıdır. Her halde Gür- selin aklından gene bir takım plânlar geçmek- di. Komite, mektubun okunup okunmaması konusunda bir "ılımlı karar" aldı. Mektup or- taya çıkarılırdı,- bunu isteyen okur, istemeyen okumazdı. Nitekim öyle yapıldı ve toplantıya bir saat ara verildi, Saat 18'de Komite Gürselin baş- kanlığında toplanacaktı. O zamana kadar dos- yalar Başkente ulaşacaktı. Hükümler oylandığı zaman azınlıkta ka- lan ve buna pek şaşan idam aleyhtarlarının inancı, o zamana kadar kendilerinden olan bir takım üyelerin bu bir saat içinde kamp de- ğiştirmiş bulunduğudur, Buna mukabil çoğun- luğu teşkil eden taraf, bu çoğunluğa hep sahip olduklarını söylemektedirler. Muhtemelen bazı Komiteciler her iki yandan görünmüş, tavşa- na kaç derken tazıya da tut demişlerdir. Saat 17 ile 18 arasında idamlardan yana olan bir Komite üyesi, Sezai Okanla idamların aleyhindeki bir Komite üyesi, Osman Köksal Çankayaya çıktılar, orada bir çay içtiler. Öz- ek, Ulay ve Sarper de bu arada Köşke git- tiler. Onlar da infaz istemeyenlerdendi. o Ço- gunluğun kendi taraflarında olduğu inancı i- çinde Gürsele bir tavsiyede bulunuldu: Komi- tede "bir müzakere açmaya lüzum yoktu, doğ- rudan doğruya oylamaya geçmek daha iyiydi. Gürsel bunu kabul etti. Köşkten önce ziyaret- çiler çıktı, sonra da, arkasında iki refakat o- tomobili bulunan Gürselin Cadillac'ı Yenişehi- re indi. Bu hadiselerin cereyanından kısa bir süre önce Ankaraya 18 kilometre mesafedeki Mürted hava alanına dört jet uçağından mü- teşekkil bir file iniyordu.Jetlerin birinde bir deniz albayıyla bir hava binbaşısı vardı. De- niz albayının - Bülent Tarkan - kolunun al- tında deri bir çanta bulunuyordu. Albay çantaya sımsıkı sarılmıştı. Emanetin pek kıy- metli olduğu, gösterilen dikkatten anlaşılıyor- du. Jetlerin pist sonunda durmalarından bir kaç dakika sonra bir helikopter, koltuğundaki çantayla deniz albayını ve havacı binbaşıyı a- larak Mürtedden havalandı. Başkentin üzerin- de bir tur yaptı. Evvela Bakanlıklar tarafına doğru yöneldi. İçişleri Bakanlığının geniş av- lusuna inecek sanıldı, Sonra birden istikamet Pi ve Yedek Subay Okuluna doğru uç- u. Okulun üzerinden süratle geçerek hemen yanındaki askeri Gülhane hastahanesinin ar- kasına rastlayan talim alanına süzüldü, Talim alanında gri bir Chevrolet otomobil ve Üç tane pikap harekete hazır bekliyordu, Helikopterin tekerlekleri yere değdiği anda kapısı açıldı. Elin- deki çantayla Albay Bülent Tarkan yere at- 175