İKTİSAT Protokol Koleksiyonu Türtiye Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil, dört gün süre ile Yugoslavyayı resmen ziyaret et- miş ve bu temasların sonunda bir ortak bildiri yayın- lanmıştır. Ortak bildirinin dünya politikası, Balkan- lar ve Kıbrıs gibi konulara ayrılan, yuvarlak sözler- le dolu bölümünün dışında, ekonomik ve ticari iliş- kilere değinen bölümü üzerinde biraz durmakta fay- da görmekteyiz. Ortak bildirinin bu bölümünde, iki ülke arasın- daki ticari ve ekonomik ilişkilerin daha da genişleti- lerek sıkı bir işbirliğine gidilmesini dileyen satırları, şimdiden söyleyebiliriz ki, yakın bir gelecek için ha- vada kalmaya mahküm dileklerden ibaret saymak 70- rundayız. Bilindiği gibi, Sovyetler Birliği başta olmak üze- re, Doğu Avrupa ülkeleri ile Türkiye arasındaki ti- cari rejim Özel bazı kayıtlara bağlanmıştır. Her ülke ile imzalanmış bulunan birer ticaret anlaşması gereğince, her yıl iki ülkenin yetkili uzmanlarının bi- raraya gelerek yıllık protokoller imzalaması lâzımdır. Yıllık protokoller, tesbit edilmiş bir değişim hacmi- nin birinci yarısı kadar, ithalâtı, diğer yarısı kadar da ihracatı öngörür. Bu protokollerin imzalanması eski bir alışkanlık haline geldiği için, yüksek kade- melerin ilgilerini çektiği pek görülmez. İki ülkenin heyetleri, bir yıl Türkiyede, öteki yıl da anlaşmalı ülkenin başkentinde olmak üzere toplanırlar ve ge- nellikle turistik önem taşıyan gezinti ve temaslardan sonra, bir yıl öncekine çok benzeyen, yeni bir yıllık protokol imzalarlar. Bu protokollerin bir koleksi- yonunu yalandan inceleyen kimselerin hayretle gö- recekleri bir yan vardır. Protokoller, geleneksel ol- muş bazı mallan hiç şaşmadan kapsamakta ve yeni- leşmek gücünden genellikle yoksun kalmaktadır, Ge- leneksel malların, modası geçmiş olabilir, ilgili ülke artık bu malı satın almak istemeyebilir, ülkelerin ekonomik bünyelerinde görülen değişim ve gelişme protokollerin niteliğinin tamamen yenilenmesini em- redebilir!. Bütün bunlara pek aldırış edilmez. Hele şimdiye kadar, siyasal sistemleri Türkiyenin uygula- dığı sistemden farklı olduğu ve anti-komünizmin ma- raz! bir hâl aldığı zamanlarda, anlaşmalı ülkelerle olan ticarete ilişkin herhangi bir yetkilininağzını aç- ması bile pek tabii olarak düşünülemezdi. Her tek- lifin veya yenilik isteğinin, yanlış yorumlara dayandı- rılan bir. suçlama ile sonuçlanabileceği korkusu, yıl- lık protokolleri hiç değişmeyen, yılda bir defa yeni- lenen gereksiz vesikalar haline getiriyordu. Yugoslavyayı resmen ziyaret eden Dışişleri Baka- ra İhsan Sabri Çağlayangilin imzasını taşıyan ortak bildiri, iki ülke arasındaki ticari ve ekonomik ilişki- lerin geliştirilmesinden söz açtığına göre, bu gelişme- nin pratikte alacağı şekli meraka değer bulanlar her- halde çoğunluktadırlar. elde Ticaret Bakanlığı, büyük stoklar şeklinde, 24 Dr. Reşat TİTİZ kalmış bazı tarımsal ürünlerin anlaşmalı ülkelere gönderilmesi, protokollerden öngörülen seviyeyi aş- ma pahasına ihracat yapılması söz konusu olduğu 7a- anlı ok çekimser davranmaktadır. zalanan protokol, karşılıklı istek ve ticari taleplere rağmen değiştirilemeyecek katılıkta bir belgeymiş gi- bi... Kötü alışkanlıklarından ve memur zihniyetinden kurtulamayan ilgililer, böyle hallerde, cankurtaran simidi gibi, ' 'reexporte" tehlikesine sarılmaktadırlar. Tütün, , üzüm, zeytinyağı, hattâ pamuklardan ilâve partiler isteyen ülkelerin bu talebinin arkasın- da bazı gizli niyetlerin araştırılmasına girişilmekte- dir. Geçerli bir neden bulunsun veya bulunmasın, "herhalde, reexporte yapacaklar" denilmektedir. Ge- rekçe olarak da, "bu ülkeler, talep edilen hacimde dık, ü iyecek veya tütün içecek seviyede de- ğiller ki.." gibilerden lâflar öne sürülmektedir. Çağlayangilin imzaladığı ortak bildiri, bu konu- lan yakından incelemek üzere 'uzmanların toplanıp, pratik çareler arayacağını imâ eden cümlelerle süs- lenmiş almasına rağmen, Türkiyede sözü edilen bu zihniyet değişmedikçe, bunun nasıl mümkün olacağı, doğrusu, üzerinde durmayı gerektiren bir konudur. Nitekim, ayni zihniyet yüzünden, birçok anlaşmalı ül- ke ve Türkiye arasında yıllık protokollere göre öngö- rülen değiş-tokuş hacmi ile, bunun gerçekleştirilen bölümü arasındaki fark genellikle yüzde 40'a kadar inmektedir. Yani, protokole zorla sokulan bazı mal- ları ne Türkiye satın almak istemekte, ne de anlaş- mak ülkeler bunlara ciddi birer talip olmaktadırlar. Bu gerçek ortada iken, yine ayni my dizi e kap sayan yıllık protokoller düzenlemenin, büyük b raklık isteyen ticaret zihniyeti ile ilg ilgisini keşfetmek cidden zordur. Belgradda imzalanan ortak bildirinin ticarete iliş- kin bölümlerinin öngördüğü bazı temel işlemlerin emesi veya hedeflerin (gerçekleştirilmemesi, türk dış ticaretinde önemli bir yer işgal eden anlaş- mak ülkelerle olan alış-veriş konusunun yeniden ele alınmasına vesile teşkil ederse, bunu bile kazanç say- mak gerekecektir. Unutmamak gerekir ki, hergün biraz daha daral- ma tehlikesi gösteren batılı ülkelerle olan ticaret iliş- kilerinin yerine, İran ve Pakistan örneğinde olduğu gibi, doğulu ülkelerle yapılacak geniş ölçülü alış-veriş Türkiye dış ticaretinin rahatça nefes almasına ye- tecek bütün unsurları bünyesinde taşımaktadır. Bunların başında, anlaşmalı ülkelerin sanayileş- me yolunda Türkiyeye göre önemlice adımlar atmala- rı gelir. Bu nitelikleri ile, anlaşmak ülkelerin sanayi mamulleri ihracatı ve Türkiyenin tarımsal ürünlerini satmak zorunda oluşu her iki taraf için tamamlayıcı bir rol oynamaktadır. Bun e i yüzünden, anlaş- mak ülkelerle Türkiye arasındaki ticari ilişkilerin sü- rüp gelen gelişizüzelten bir an önce kurtulması ge- rekmektedir 18 Mart 1967