likleri, sanırım ikisinin de, "kocalarının mesle- gi"nin dışında kalmayı bilmiş bulunmalarıdır. İsmet Paşanın Başbakanlıktan dönmesin- den öğleden sonra, saat 16'da tekrar Başba- kanlığa gidişine kadar Ayten Sokağın telefonu hemen mütemadiyen meşgul kaldı. İsmet Paşa- lar Gürselin kalemini sık sık arıyorlar, İsmet Paşanın talep etmiş olduğu cevabın ne zaman, hangi vasıtayla verileceğini soruyorlardı. Evde derin ve gerçek hüzün vardı. Ben o gün İstan- buldan döndüğümde kayınvaldemi başı örtülü, oturduğu koltukta sallanır buldum. İki eli iki dizinin üzerindeydi. Zorlu ile Polatkanın âkibet- lerini öğrenmiş olması onun, hiç olmazsa Mende, resin kurtarılması için İsmet Paşayı daha çok zorlamasının bir sebebini teşkil ediyordu. — Zavallılar! Birinin yaşlı annesi vardır. Polatkanın çocukları ne kadar küçükler.. Baba- sız büyümeleri yazık değil mi? Niçin yaparlar bunu.." diye üzüntüsünü belli ediyordu. İsmet Paşa, Menderes hakkındaki idam hükmünün infazının geciktirilmesinin peşindey- di. Bir mehil alınabilirse teşebbüslerini daha ra- hat ve tesirli yapabileceğinden emindi. Ateş böylece biraz küllenecek, hislerdeki gerginlik azalacaktı. Bu mehili almaya çalışırken endi- şesi hep, adamı kaşla göz asasında asıvermele- riydi ve Gürsele telefonlarında bu husus üzerin- de en çok duruyordu. Cevap nihayet geldi. Bu bir cevap değildi de, daha doğrusu, cevabın nerede, kim tarafım dan verileceğinin bildirilmesiydi. Cevabı Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Cevdet Sunay ve- recekti. Saat 16.15'de Başbakanlıkta, Selim Sarperin Dışişleri Bakanlığı odasında buluşu- lacaktı. Haberde fazla ümit verici bir nokta yoktu ama hiç olmazsa İsmet Paşanın ısrarları- nın dikkate alınmış bulunduğunu gösteriyordu. İsmet Paşa ve Sunay, yanlarında Selim Sarper de bulunduğu halde uzun görüştüler, İsmet Paşa eve döndüğünde saat yediye geliyor- du. Sunay, Menderesin idam hükmünün niçin mutlaka infaz edilmesi gerektiğini söylemişti. İsmet Paşa aksi istikametteki bütün delillerini ortaya koymuş, bunların ve Sunayın söylediği fikirlerin tartışmasını yapmış, fakat bir netice alamamıştı. Anlaşılıyordu ki ordunun kilitli durumu Genel Kurmay Başkanına da fazla bir hareket serbestisi bırakmıyordu. O günler Mürtedde, Türk Silâhlı Kuvvetler Birliği jun- tasının çalımlı mensuplarından Talât Aydemir "Ellerinden ancak üçünün kellesini koparabil- dik!" diye hayıflanmakta ve bütün idam hü- kümlerinin tasdik olunmamış bulunması kar- şısında esefini söylemekteydi. Selim Sarperin odasındaki görüşmede Su- nay bir ara İsmet Paşaya: "— Paşam, belki de şu anda, biz burada konuşurken İstanbulda Adnan Menderesi as- mışlardır bile.." demiş. İsmet Paşa telâşlanmış ve böyle bir hare- ketin mutlaka önlenmesi gerektiğini belirtmiş. Ancak Sunayın da elinde bunu yapacak imkân elbette ki bulunmamaktaydı. Hüküm tasdik edilmiş, tasdik imzalanmış, dosya infaz için gönderilmişti. Bu değiştirilmediğine göre ora- dakilerin görevi, Menderes hastalığından kur- baar aleyhinde oy kullanan “8"lerden diğer dördü: Küçük, Karaman, Gürso; Arkadaşları, bunların ilk üçü için "sosyalist temayüllü grup" demektedirler. kain in kansız em en ihtilâlin kansız kalması ve idam c di. ezalarının müebbet hapise tahviliy- Bunlar son dakikaya kadar çoğunluğun kendilerinde olduğu inanandaydılar. 179