İnönünün gizlenmek istenilen bir "a- çık vaziyet alışı" umumi efkârca bilin- diğinde kozlar tersine döndü. Bunu anlamayan bir C.K.M.P. ol- du. C.K.M.P. nin bu haftanın ortasın- da. İnönü Y.T.P. ve Bağımsızlarla bir Reform Kabinesi kurma (hususunda anlaşmaya vardığında düştüğü durum gerçekten yürekler acısı oldu. "Faka basanlar" T alihsiz partinin acıklı durumunu en iyi, İnönü ile Alicanın anlaşmala- rını aşağı yukarı tamamladıkları saat- lerde. Çarşamba günü, A.P. İlilerle te- masa geçen C.K.M.P, ekibi gözler ö- nüne serdi. Bir gün önce C.K.M.P. çı- kardığı bir tebliğde, bir C.H.P.-A.P. koalisyonunu memlekete tavsiye edi- yor ve bunun için gerekli aracılığı ya- pacağım bildiriyor, C.H.P. ve Bağımsız- larla bir koalisyonu reddediyordu, Ha- san Dinçer bu cevabı Salı akşamı İnö- nüye getirdiğinde İnönü "Pek âlâ" de- di. Dinçer, bir arabuluculuğa İnönü- nün ne diyeceğini sordu. İnönü "Sizin bileceğiniz iş" dedi. Dinçer A.P. ve baş- vurdukları takdirde İnönünün reaksi yonunun ne olacağını sordu. İnönü" Si- zin bileceğiniz iş" dedi. Dinçer, Gümüşpaladan randevu istedi. Fakat Gümüşpala, rahatsız bu- lunduğunu bildirdi. Talihsiz C.K.M.P. idarecileri "Bundan istiskal çıkar" de- mediler. Bir defa, bir batağa girdik- lerini hissediyorlardı. Dinçer Gümüş- pala ile görüşemezse bir C.K.M.P. ekibi bir A.P, ekibi ile temas edemez miydi? Kendilerine "Buyrun bakalım" dendi. Mustafa Kepir, Ahmet Oğuz, Cevad Okyakmaz ve Şerafiddin Konuray bir C.K.M.P. ekibi olarak AP yi ziyaret et- tiler. Karşılarına Saadettin Bilgiç, Fa- ruk Sükan, Cihat Bilgehan ve Genel Sekreter Orhan Süersan çıktılar. İki ekip uzun uzun tartıştılar. C.K.M.P. liler C.H.P. ile yapılacak bir koalisyo- nu övdüler. C.H.P. içinde bir "Kuvvet- li Ekip"in buna ziyadesiyle (o taraftar olduğunu O söylediler. o Bahsettikleri "Kuvvetli Ekip"in Ç.H.P. ye hâkim bu lunduğunu bildirdiler. Her halde Meclis koridorlarında, bazen C.H.P. lilerin tâ kendilerine "Bu parti içinde bizden vi- ze alamayan hiç bir şey olamaz" diyen büyük şöhret Coşkun Kırcanm tafra- sını kastediyorlardı. Aslında, C.K.M.P. lilerin böyle bir inanca - yani, C.H.P. nin A.P. ile koa- lisyona yanaşacağı inancı - sahip olma- ları için sebep yok değildi. C.K.M.P. nin bu Grup Kararını aldığı günün a- refesinde Turhan Feyzioğlu ve ekibin- den bazıları C.K.M.P. li bazı kimseler- le temas ettiler, onları böyle bir karar almaya ittiler. İki tarafın zahiri sebe- bi "Bu A.P. yi bir defa daha açmaza almak"tı. Buna belki C.K.M.P. liler inandılar ve ertesi günkü Gruplarında bu oyunu oynadılar. görüşü şuydu: C.K.M.P. önce, Y.T.P, den evvel bir menfi Y.T.P. de mutlaka aynı istikamette ka- rar alacaktı ve böylece C.H.P.- A.P. Krutçefin Hazin İtirafları izim sevimli kriptolar gayrıresmi patronları Krutçefin geçen gün par- tisinin Merkez Komitesi önünde söylediği sözleri okumuşlarsa kim bilir nasıl şaşırmışlardır. Mesele şudur: Krutçef, şimdi Rusyada kimyevi gübre sanayiinin ön- celik almasını istemektedir. Onun için, meşhur Gosplanda değişiklik ya- pılacak ve başka sanayi dallarında kesintilere gidilerek kimyevi gübre sa- hasındaki yatırımlar arttırılacaktır. Ama Krutçef bu konuda karşısında Gosplanın sorumlu mütehassıslarını, teknisyenlerini bulmuştur. Rusyada Krutçef ile plancılar karşı karşıya gelirlerse kim kazanır? Şimdi bakın, kim kazanıyor: Krutçef bu "miskin plan dairesi"nin hare- ketsizliğine ve anlayışsızlığına bir güzel ateş püskürüyor. "Stalin devrin- den kalma bu bürokratlar "ı "maden yiyicisi" olarak vasıflandırıyor ve on- ların endüstrideki her gelişmeyi sadece çelik istihsaline bakarak ölçme- lerine tutuluyor. Krutçefe bunlar, kimyevi gübre sanayiine ayırılmak is- tenilen 1/7 milyar rublelik tahsisatın pek fazla olduğunu söylemişlerdir. Krutçef, hadiseyi Merkez Komitesinde anlatıyor: — Bizim plâncıların kimyevi gübre sanayiine 1,7 milyar ruble ayır- mak için elleri titriyordu. Bu yoldaşlara anlatmak gerekti ki rakkam bi- zim memleketimiz için fazla değildir. Hele gübrenin tesiri ve sağladığı bü- yük fayda göz önünde tutulursa.. Bu maksatlar için gerekli kaynakların esirgenmemesi lanındır. Onlar 1/7 milyarı mı çok buluyorlardı. Ben 3 ve- ya 4 milyarlık bir tahsisat istedim. Ancak ondan sonradır ki Gosplanın memurları daha fazla cüret gösterdiler ve gübre konusunda plân değişik istikamet aldı." Ah, böyle bir hal bizde olsaydı,; plâncılara sorumlu devlet adamı iti- raz etseydi ve onlar hakkında Krutçefin Gosplancılar hakkındaki sözle- rini kullansaydi sevimli kriptolarımız sütunlarında neler ve neler ya- zarlardı. A ma patron Krutçefin sevimli kriptolarımıza attığı kazık - tabiri ma- zur üz, başkası yoktur - bundan ibaret kalmamıştır. Rusyanın buğ- day sıkıntısını izaha çalışırken Krutçef aynı toplantıda demez mi: "— Eğer Stalinin ve Molotofnn usullerini takip etseydik bu sene de buğday ihraç edebilirdik. Bakınız, onların usulü neydi: Memleketin bazı bölgelerinde halk buğdaya muhtaçken, hattâ insanlar açlıktan ölürken onlar buğday ihraç ederlerdi. Evet yoldaşlar, memleketin bazit bölgelerinde, meselâ Kurskta 1947de insanlar açlıktan ölmüştür ve biz buğday ihraç etmişizdir. Bu, bir ger- çektir." Hem de Krutçef bunları ne a söylemiştir? İsmet İnönünün Tür- kiyede şunları söylediği zaman değil ? otaliter rejimlerde e ei yapılırken bu çeşit açık şikâyetler yoktur. Çünkü o sistemlerde mahrumiyet çekenlerin sesleri işitilmez. Şi- kâyet yok zannolunur. Halbuki totaliter rejimlerde kalkınma temin oluna- bilen hallere ve konulara gelinceye kadar çekilen ıstırapların haddi, hu- dudu bulunmaz. Hani bizde, bir akıllı adam vaktiyle, Ulusta 1938'e kadar olduğu gibi 1938'den 1946-50 arasına, ayağının altına Nihat Erim tarafından karpuz kabuğu konuluncaya kadar da devri metheden Fatih Rıfkı Ataya bak- mış da: "— Siz bu devrin ne olduğunu, Falih onun aleyhinde yazmaya başla- yınca anlarsınız..." demiş ya.. Onun gibi bir şey! Ama Krutçef patron, sırası mıydı ya? Ama, ötekilerin (o koalisyonu bir emrivaki olacaktı. Bunların bilmedikleri, memleketin ciddi olarak muhtaç bulunduğu ve beklediği reformları (o gerçekleştirecek bir kabineden başka hiç bir hüküme- AKİS/9 cevap verirse