Ya, 1945'ten önce? jsmet İnönü, Reformca bir Kabine karmak gayretlerini terketse de ter- kei e onun geçen hafta söylediği sözlerle CHP. bir seçim beyan- namesi kazanmış olmaktadır. Gönül isterdi ki İnönü bir saman alevi gibi kalmasın, ve cesaretle çıktığı yolda cesaretle adımlarım da atsın. Ama, timdi yeniden karmaya çalıştığı pestenkerâne hükümet bu ümitleri a- zaltmıştır. Buna rağmen CHP. o beyannameyi unutmamalıdır. Böyle bir beyannameye lüzum vardı. C.H.P. nin bilinen son "Büyük Beyanname" si 1957 seçimlerinde eline bayrak olarak aldığı beyannamedir. Nisbi temsilden Anayasa Mahkeme- sine ve grev hakkından planlı kalkınmaya, bu beyanname bugün tamami- le gerçekleşmiştir. Gerçekleştiği için de eskimiştir. Bugün Türkiyede artık kimse Anayasa Mahkemesini veya grvi tartışmıyor, konuşmuyor. Hatta bunları, bir zamanların - sonun şurasında altı yıl öncenin- hayati konu- ları olarak hatırlamıyor bile. Şimdi Türkiyede sağlam, canlı ve sıhhatli kuvvetler bir geri kalmış memleketin ekonomik ve sosyal şartları olan şartlarımızın nasıl değişti- rileceğiyle meşguldür. Toprak reformu nasıl olacaktır? Vergi vermeyen türk zenginleri nasıl vergilendirilecektir? Milli gelir nasıl arttırılacak ve kelle başına prensipte düşen 1600 lira nasıl adalet çerçevsinde çoğaltıla- caktır? Devletin kadrosunu teşkil edecek elemanlar nasıl yetiştirilecektir? Teknik eğitim nasıl teşvik olunacaktır? Üniversiteli yurdunda, arkadaşla- rıyla bunu görüşüyor. Subay kışlasında bunların cevabını arıyor. Öğret- men okulunda veya çevresinde buna kafa yoruyor. Yepyeni bir nesil yep- yeni meselelerin çözüm yolunu soruyor. İnönünün aldığı vaziyet bunun ışığım getirmiştir. Başka heveslerin teşvikçilerinin bu ışık önünde şu an- da gözleri kamaşmış olmasının sebebi budur. Şimdi bütün C.H.P., liderine ayak uydurarak silkinip tozlarından kurtulmalı ve 1963'ün programma 1957 programına sarıldığı aşk, iman ve şevkle sarılmalıdır Memleketin kurtuluşu, toplumun tarifsiz karışıklıklar içinde düşmesi artık sadece buna bağlıdır. Bu fikirleri tutan, ama bunların çok partili bir açık rejim içinde ger- çekleştirilemeyeceği yolundaki karamsar ve bazen başka rüzgârlardan mülhem düşüncelerini topluma aşılamak için gayret sarfedenler şimdi bu- nu söyleyebiliyorlar: "Bunların tartışılması bile 1945'ten bu yana yasak- tı; şimdi mi kıymetti oldular? Bunları söyleyenler diye inim inim isletilirdi. Bugün, Hükümetin Başı bunu söylüy: Peki ama, neden ele alman tarih 1945'tir.? Bunlar İbaston önce tar- tışılır mıydı ki? Bunlar 1938ten evvel tartışılır mıydı ki? Yoo! Sebep basit: Savunulan, tadı damakta kalmış bir kapalı rejim, bir tek parti idaresi, bir otoriter sistemdir. Ee o, 1945'in gerisindedir. Öyle olunca, cımbızla elbette 1945 tarihi takvimin yaprakları arasından çekilip alınacaktır. Gidi, viskici sosyalistler! Sosyalizmin değil, kendilerine viski bardağını daha kolay sunacak idarenin peşindedirler.' landığı ölçü sahiden buydu, İnönü Dinçeri kabul edip kendisiy- le görüştükten sonra, CKMP nin yeni hükümette büyük destek olacağı zan- nına kapılanlar, bir gün sonra, duru- mun tamamen başka olduğunu gördü- ler. Dinçer Grupun fikrini almayı ve kararı ona göre vermeyi uygun buldu. Koalisyon yarışının ilk sürprizi böyle- ce ortaya çıktı: CKMP toplandı ve tebliğ yayınladı! Tebliğ acemi bir na- sihatçının kaleminden çıkmıştı. C.H.P. ye ban tavsiyelerde (o bulunuluyordu. AKİS/12 A.P. ile yapılacak koalisyonun son de- rece kuvvetli bir hükümet ortaya çı- karacağından bahsediliyor ve bu konu- da C.K.M.P. nin kendilerine yardımcı olacağı belirtiliyordu. Her halde CKMP bir CHP - CKMP - Bağımsızlar koalis- yonunu reddediyordu. Küçük partide bu hava, mahalli se çim sonrası bazı milletvekillerinin de- rin derin düşünmeleri neticesi esme- ge başladı. CKMP, Çankırı gibi yerde AP ye. mağlüp olmuş, 1961 seçimlerin- de alman oyların çok azı alınabilmiş- tı. İşte, Nurettin Okun -Meclis Baş- kan vekilidir- başını çektiği Çankırı grupu, CHP ile bir ortaklığın hemen karşısında yer aldı. Zira bu grup, ya- kında AP asfaltları üzerinde arz-ı on- dam etme kararındaydı. Bir yandan öbür yana en yarışının ikinci ve daha büyük sürprizini YIP yaptı, YTIP işin başlangıcında, büyük karışıklık- lara sahne olacak bir siyasi teşekkül olarak göründü. Nitekim, Genel Baş- kan Alican. sureti katiyede bir AP- CHP ortaklığına taraftardı. Alican bu konuda fikri sorulduğunda, şöyle de- di: "— Biz, işin başından beri,CHP-AP ortaklığının çok kuvvetli bir hükümet teşkil edeceğini savunuyoruz. Ama, Di- ze yapılacak bir teklifi incelemeğe ha- zırız. Grup kararına uymak vazifemiz- ir." YTP liderinin bunu söylediği sıra- larda, YIP içinde büyük cereyanlar gelişmekteydi. Haftanın başında pa- zartesi akşamı Alicana. kendisinin son derece itimat ettiği bir dostu telefon etti. ve La haberi verdi: — Beyfendi, Gökay Hükümete ka- tılma konusunda büyük çapta faaliyet gösteriyor. Benim bildiğim kadar, | kişiyi teker teker bu konuda ikna et- ti. Hocanın fikri biraz da ileri.. Dikkat edin, Başbakan , Yardımcısı galiba sız değil, o olacak!." Haber, Alicanın kılını bile kıpır- datmadı. Telefon eden dostuna, bütün soğukkanlılığıyla omerak etmemesini söyledi. Alicanı ertesi gün Grupta görenler, bir fevkalâdelik sezdiler. kanın durumu değişmişti. hava da oldukça değişikti. de 15-20 milletvekili. Türkiyede yani bir çığır açacak bir hükümete behe- mehal katılmanın doğru olduğu fikrini savunmakla ve adamakıllı ayak direr inekteydiler. Bu milletvekillerinin bü- yük kısmım AP den gelenler teşkil e- diyordu. Orhan Apaydın, o Evliyaoğlu, Kapanlı ve bunların yanında Gökay Grupa hakim görünüyorlardı. Her ne kadar Sivas grupu ve Halit Zarbun eki- bi büyük ayak oyunlarına (girmişler ve etraflıca kulis yapmışlardıysa da, ilk grupun ümidi yine de fazlaydı. Alican konuşmaya başladığında, YTP li siyasiler evvelâ Alicanın ne de- diğini anlamakta güçlük çektiler. Ge- ye tam manasıyla inmiyordu. Ayrıca, AP-CHP koalisyonunun en iyi çare ol- duğunu belirtiyordu. Reformist bir hü- kümetin faydalarına inandığım beyan eden Alican, her şeye rağmen dışarda kalmanın faydalı olacağı kanaatinde görünüyordu. Ama daha sonra, (konuşmasının