SİNEMA erkeğin- Charles Aznavour ile G orges Riviere - bir yere kadar birle- i i sonra da ayrılan, bu şik, bir yerden ayrılmayla bile paralelliğini kaybe meyen hikâyelerini anlatıyor. İkinci patlak veriyor ve biri -yani biri ay- Cayatte "kahrama- nı" savaşa katılıyorlar. İkinci Dünya Savaşında, savaş, Fransa için başla- masıyla bitmesi bir olan bir olaydır. Fırıncı ile gazeteci, almanlara esir düşüyorlar. Bugüne kadar savaş film- lerinde görülen durum şudur: "kah- ramanlar" savaşa katılırlar ve esir e Esir düştükten sonra. üni- formalı bir takım "canavarlar" -ki bunlar insanüstü yaratıklar biçiminde seyirciye takdim edilir -bu esirlere yapmadıklarını komazlar. Esirler o a en maruz kalırlar ki, so- a, seyirci, "kahramanlar'"ın "kahramanlık" adına göz göre göre ortalığı yakıp yıkmalarına, önüne ge- leni öldürmelerine göz yummak Z7o0- runda kalır Cayatte, bu yolun yolcusu bir re- jisör değildir. Onun kahramanları ve kahramanlarının başına gelenler, yirciyi - bu defa da - yadırgatacak bir nitelik taşımaktadır. Fırıncı ve ga- zeteci esir düşerler, (Ren ırmağının öbür yakasında bir alman köyüne ça- lıştırılmak, üzere gönderilirler. Bu köyde de, yardımcıya ihtiyacı olan a- ileler yanma verilirler. Gazeteci, yaş- lı bir karı-koca ile, kocası savaşa ka- se- tılmış bir gelinil ailenin, fırıncı da muhtarın evine yardımcı girerler, günlük işlerde çalışmaya (başlarlar. Savaş, henüz bu sakin ve kendi ha- linde yaşamasını sürdüren alman kö- yüne kadar sokulmamıştır. Gazeteci, sürekli olarak kaçmayı kurmaktadır. Bunun için gerekli ne varsa her yolu denemeye kararlıda. Bir kolayını bulur, muhtarın evine yardımcı olar ve muhtarın genç kı- zını - Tortula Trantov- bu emeline âlet ederek kaçmayı başarır. kalan fırıncı ise, mi sonunu bek- ler ve savaş bitiminde Fransaya dö- ner. Fakat, e rr de savaş sonrası düzenin o tedirginleridirler. (o İkisi de mutsuzdurlar. davranan gazeteciye, davranan fırıncı, bir an çıkar. Kendisinin gerekliliğine ve asıl mutlu olduğu yere ait olduğuna ina- nan fırıncı, evini, karısını ve işini terkederek esir düştüğü alman köyün- deki yapayalnız bıraktığı muhtarın kızına döner. İkili hikâye (Gececi, aydın bir kişidir. Cayatte, öbür filmlerinde olduğu gibi (o yine pek söze karışmamakta, İM nin ge- tirdiği olaylar dizisini ve kişilerin davranışım bütün katılığı ve sert ger- çekleri içinde .seyirci önüne çıkarmak- tadır. Gazetecinin çevresi ve ilişki kurduğu kişiler, onun mutlu olması- nı engellemektedirler. Gazeteci bunun farkındadır ama, çemberin dışına çı- kamaz, o güce sahip değildir. Bunu denemeye, daha doğrusu o ie göstermeye kalkıştığı anda da iş- ten çoktan geçmiştir. Kendi m dü- şünen, kendinden saydığı ayni katın insanı sevgilisi -Nicole Courcell- ka- çıp geri döndüğünde, işgal subayları ile her türlü ( ilişkisini (okurmuştur. Gerçi, sonradan kendisini temize çı- kartmak ve bağışlatmak uğruna ken- disinden beklenmeyen bir ataklıkta da bulunur ve hapisteki sevgilisi ga- AKİS/32 zeteciyi kurtarmak için bu ilişkisin- den yararlanır, fakat çevre, o sevgilisi gazeteci kadar yumuşak ve bağışla- yıcı değildir. Ya kahramanlıktan geç- mesini, ya da işgalcilerin eski met- resi sevgilisini bırakmasını isterler. Gazeteci, iki ateş arasında kalır. Sev- gilisi bunu anlar ve "fedakârlık"ı Ya- par, uzaklaşır. Gazeteci, sevgilisi adı- na herşeyden geçmeye okarar verdi- ginde sevgilisi çoktan gitmiştir. Öte yandan cahil, fakat daha in- sancıl bir davranışın kişisi olan fı- rıncı için, önemli olan ülke, şehir, dil ve yerel çevre değildir. Savaş sırasın- da kendisine ihtiyaç duydukları için, düşman tarafı da olsa, yeni çevresini bırakmaz. Gidişi ise. bir bakıma ko- panıma olur. Ama, gazetecinin tam tersine, hiç çekişmesiz, âni bir karar- la evini, karısını, işini ve çevresini terkederek çeker, alman köyüne dö- ner, Cayatte'a göre, kişi nerde mut- luysa, nerde varlığına gereklilik du- yuyorsa, nerde insanlara ve kendine yararlı oluyorsa, yaşayacağı, sı zorunlu olan yer, orasıdır. yapan, mutlu olur. Fırıncı bu kişidir. Ama geleneklere, çevreye, o şartlara sımsıkı bağlı, bu sayılanların tutsa- ğı ve mutlak kölesi ise - gazeteci gibi - mutsuzluğa mahkümdur.