Oğuz böylece, Generalin kendi ku- surlan sebebiyle başkalarına dil uza- tamıyacağını söylemek istiyor gibiy- di. Ancak bunun, skandali ne dere- ceye kadar mazur gösterebileceği meç- huldür. Ticaret Bakanı bu konuda herhangi bir şey söylemekten kaçın- makta ve: " — Bu meseleyle ilgili asıl dokü- manlar Dış İşleri Bakanlığındadır. O- lığı ile ilgili kısmı da başka bir mu- ammadır ve bu bakanlığın yetkilileri de aynı konuda gazetecilere muhatap olarak Ticaret Bakanlığını göstermek- tedirler. Şimdilik her iki bakanlıkla prensip, ser verip sır vermemektedir. Atlantiğin âteşinden haber aşkentteki diplomatik Oo çevrelerde türlü şekillerde (o anlatılan (oolay bundan bir yıl kadar geriye, 1962 son- baharına kadar uzanmaktadır. O ta- rihte bir Güney Amerika banşentinde e kaçakçılık yaptıklarını açıkladılar ve haber kaynağı olarak da kendi Dış İşleri Bakanlıklarını gösterdiler. o An- sefarete mensup bulundukları belirtil- miyor, genel olarak "bazı diplomat- lar" diye bahsediliyordu. o Gazetelerin bir kaç gün kadar devam eden bu yayını başkentte bir anda günün dip- lomatik meselesi haline geldi. o Tünü sefaretlere mensup O hariciyeciler bir araya geldiklerinde bu meseleyi görü- şüyorlar ve ' belki de bir kaç kişi için doğru olan bu isnadın istisnasız bü- tün sefaret mensuplarım töhmet al- tında bıraktığım ileri sürüyorlardı. Diplomatlar duruma bir çare aradı- lar ve nihayet aralarından kendileri- ni temsilen duayyenin Dışişleri (o Ba- kam ile görüşmesine karar verdiler. Elçi Bakana bir kaç kişinin şan- sında bütün bir kordiplomatiğin zan altında bırakıldığını ve eğer suçlu KAV EL Hasan OHÜSEYİN'in Şiirleri ÇIKTI! Ataç Yayınevi Cağaloğlu — Ankara Cad. 49/ 18 — İstanbul (AKİS — 704) varsa bunun isminin açıklanması ge- rektiğini (o söyleyecekti. (Hattâ diğer sefaret mensupları da herhangi bir siyasi skandala karşı Dış İşleri Baka- nını desteklemeyi ve böylece Hükü- metin işini kolaylaştırmayı, karar al- tına almışlardı. İki diplomat arasındaki konuşma son derece gergin obir hava içinde geçti. Bakan bütün ısrarlara rağmen isim vermiyerek, soruları sadece: "— Böyle bir kaçakçılık olayı var- dır. Ancak isim , tasrih etmek doğru olmaz" sözleriyle cevaplandırdı. Mesele bu görüşmeden sonra büs- bütün alevlendi. Nihayet diplomatlar içlerinde hiç kimsenin böyle bir şey yapmayacağını (o basına (açıklamağa karar verdiler. İşte bu açıklama bar- YURTTA OLUP BİTENLER İhbarın kaynağı görece gazeteler Onal kadar harf- lerle Türk diplomatlarının kaçak- çılık yaptığı (o haberlerini basmakta bir süre daha devam ettiler. Bir söylentiye göre orada ticaret yapan bir türk tüccarın evi polis tara- fından basılmış ve tüccar, evindeki odalardan birinin kapısına o Türkiye- nin ora Büyükelçiliğinde çalışmakta olan bir türk diplomatını kartını i- liştirerek, "Bu odaya giremezsiniz, Zi- ra burada bir Türk hariciyeci otur- maktadır" demişti. Ancak polisler bir süre sonra ellerinde arama vesikası olduğu halde dönmüşler ve biraz ev- vel giremedikleri odayı araştırdıkla- rında büyük çapta kaçak eşya ele ge- çirmişlerdi. Polisler tarafından tevkif Ticaret Bakanlığı binası Kapıların ardına bakalım dağı taşıran son damla olda Devle- tin gümrük işlerine bakan bir general, diplomatların açıklamasına karşı bir demeç vererek: "— Kaçakçılık yapan diplomat, Türkiye Büyük Elçiliğine mensuptur ve bu işi itiyat haline getirmiştir" de- di. Bu sözler Türkiye Büyükelçiliğinde bir çok tesiri yaptı. Gerçi kısa bir sü- re önce eski o Ticaret Ataşesi adına - ataşe o günlerde Güney Amerikadan ayrılarak Avrupadaki oyeni görevine başlamıştı- Hong Kongtan gelen tür sandık, gümrükte oalıkonmuş ve bir süre sonra iade edilmişti ama hiç kim- e olayda bir kanun dışı taraf olabi- leceğini aklından geçirmemişti. edilen tüccar çeşitli Gi çarele- rine başvurmuş ve nihay "— Eğer beni serbest bırakırsanız. size çok daha büyük bir kaçakçılık olayım ihbar ederim" demişti. Gene söylentilere göre tüccarın polise ih- bar ettiği kaçakçılık olayı Ticaret a- taşesinin Honk Konga ısmarlamış ol- duğu bir sandık fildişi bibloyla ilgi- lidir ve bu sandığa el konduğunda i- çinde fildişi biblolardan başka şeyler de bulunmuştur. Ancak hâla anlaşılmayan o nokta bütün bu olayların ve Güney Ameri- kada bu meseleyle ilgili olarak ya- yınlanan haberlerin oOAnkarada niçin sır gibi muhafaza edilmekte olduğu- ur AKİS/15