Ek Karara Ek Karar Fasih İNAL Yikanlar Kurulu tarafından yayınlanan, ithalâtla ilgili bir kararname var. Bu kararnamenin ismi, "Dış Ticaret Rejimi Kararnamesine Ek Ka- rara Ek Karar"... Böylece, 4 Ocakta yayınlanan Dış Ticaret Rejimi Kararnamesinin bu ek kararnameyle değiştirildiği bu ek kararnameye ek olarak yayınlanan ve şimdi söz konun ettiğimiz kararla da yeni bir değişiklik yapıldığı anlaşı- lıyor. Aman, ne karışık ifade olda yârabbim!.. Anlatması bu kadar güç olur- sa, Işin kendisinin ne durumlara girdiğini kestirmek herhalde daha kolaydır. Efendim, ek karara ek kararın döviz imkânsızlıkları dolayısıyla itha- lât taleplerini kısmak için çıkarıldığı anlaşılıyor. Bu karar gereğince, bil- hassa liberasyonda gerek teminat miktarları, gerekse akreditif bedellerinde peşin ödemeler bir hayli yükseltiliyor. Bu suretle ithalât taleplerinin önü- nün alınacağı hesaplanıyor. ilhakika hesap pek yanlış değildir. Yâni gerek teminat, gerekte akre- ditif bedeli bu kadar yüksek tutulunca tabii ki ithalât talebi bir hayli aza- lacaktır. Ancak, şöyle bir mesele var. 4 Ocakta, yani Ek Karara Ek Kararın yayın» lanmasından aşağı yukarı birbuçuk ay sonra .yeni Dış Ticaret Rejimi ya» yınlanacaktır. Bu durumda eski sistemle işleri birbuçuk ay daha idare et- mek, ondan sonra da yeni rejim devresinde teminatı mı yükseltilecek, yok- ta akreditif bedeline mi yüklenilecek, ne yapılacaksa o zaman yapılsa aca- ba daha yerinde olmaz mıydı? Denilecektir ki, birbuçuk ay zarfında gelen talepleri ne yapaydık? Bize sorarsanız Merkez Bankası şimdiye kadar verilenleri ne yapıyorsa, bunları da ayni muameleye tâbi tutardı - yani biraz daha bekletirdi -, mesele hal- ledilir geçer giderdi. Mamafih Ek Karara Ek Karar, önümüzdeki, devre tatbikatı için bir ba- kana tecrübe mahiyeti de taşımaktadır. Bilindiği üzere, liberasyonda teminat ithalâtçı için yüzde 50, sanayici için ise yüzde 40'tır. Vesaik ve mal mukabiline gelince, bunda teminatın ve istenen dövizin Türk lirası karşılığının yüzde 80'inin ithalât müsaadesi alınmadan yetkili bir bankaya tevdii gerekmektedir. Bu suretle ithalâtçı, mal bedelinin yüzde 130'u, sanayici ise yüzde 120'si nispetinde bedel yatıracaktır. Bize kalırsa, bu kadar paranın bir elde istenmesi, iş âleminin vesaik ve mal mukabili ithalât yapmasının istenmediği mânasına gelmektedir. ler, nice sıkıntılar mevcuttur... Enteresan bir toplantı (Gecenlerde. Beynelmilel (o Yüncüler Federasyonu üyeleri İstanbulda bir toplantı yaptılar. Bu toplantıda bir hayli enteresan lâflar söylendi. Bir ke- ler. o Haddizatında denemez. hakları da yok iz niye kumaş ihraç edemeyiz? Bunun çeşitli sebepleri var tabii. Evve- la ihracat için makinelerin modernize edilmesi lâzım. Bizim tesislerin yüzde 90'ı modası geçmiş, köhne makinelerden ibarettir. Tabii bunların imal ettiği kumaşların da hem kaliteleri düşük, hem de fiatları yüksek olmaktadır. Tesisleri yenilemenin çaresi ise yu- karıda yazdığımız gider vergisi dâva- sına dayanmaktadır. Vergi nispetleri- nin aşın yüksekliği yüzünden kimse yeni yatırıma yanaşmamaktadır. Zira o zaman belki de faturasız satışa çı- karılan istihsal yüzünden o faturayla men mal satılmadığı için "makine- lerimiz bozuk, çalışmıyor oOonun için ye. mahalli desenleri esas alarak imal edeceği karakteristik tekstil mamul- lerini ihraç edebilir. Yüncüler Fede- rasyonu üyelerine göre, bu şekilde ma- mul ihracı ile külliyetli miktarda dö- viz sağlamamız kaabil olabilir. Buna mukabil, metre ile kumaş ihraç etmek lafına heyet delegeleri olmayacak bir şey gibi baktıklarını açıkça ifade etti- AKİS/20 istihsal yapamıyoruz" mazereti ileri sürülemiyecektir. Böylece, yünlü sana- yi kolunda yatırım, âdeta hiç mesabe- sinde kalmaktadır. Kalite düşüklüğü yanında fiyatla- rımızdaki pahalılığın obir sebebi de. Avustralya yapağısının o bizzat avust- ralyalılar tarafından Türkiyeye yüzde 5 pahalı ihraç edilmesidir. Avustralya- lılar, o Türkiyenin tediye muvazenesi- nin bozuk olduğunu nazarı dikkate a- larak, risklerini karşılamak için yüz- de 5 pahalı ihracat yapmaktadırlar. Tabii bütün bunlar biraz 1958 yı- lına kadar, dünya piyasalarında ya- rattığımız parlak ekonomi siyasetinin tesirleri, biraz da hâlâ birbirini tutma- yan istikrarsız dış ticaretimizin acı so- nuçlandır. 4 Ocakta ilân edilen Dış ticaret re- jimine ekli liberasyon listesi, o sözde., bir yıllıktır. Bu listede mevcut 53.01.20 pozisyonlu yıkanmış merinos yünü 4 Temmuzda kotadan çıkarıldı. Firma- lardan bir kısmı istihsal belgesi almış, bir kısmı mal liberasyonda olduğu- için belge almamış, fakat malı gümrüğe gelmişti. Bir kısmının ise malları yol- da bulunuyordu. "Eski hikâye devam ediyor" Mar gümrüğe gelmiş olanlar, güm- rükte kalan mallarla ilgili af Ka- rarından istifadeyle mallarını çektiler. Diğerlerine 30 Eylüle kadar belgele- rini tasdik ettirmeleri için Yüncüler Sendikası kanalıyla Bakanlık tebliğ almadığını, buna karşılık, malı güm- rüğe gelmiş olduğu için müşkül duru- ma düştüğünü bildirdi.. Bu haberler dışarıdaki o firmaların kulağına da gidince, zaten eskiden ba- ri bu kabil haberlerin Türkiyeden gel- mesine alışmış oldukları için 'tamam" dediler, o "eski hikâyeler gine başlı- yor..." Zaten bir müddetten beridir döviz transferlerinde ağırlık olduğu hane- leri de gelmekteydi. Avustralya ihra- catçıları birer kirpi gibi hemen kendi içlerine büzülüverdiler. İşte, Türkiyeye mal satmama veya pahalı mal satma kararları esas iti- bariyle bunlardan ileri gelmekteydi Altı ay önce yıkanmış ithali durdu- rulunca, hem bir takım yıkama tesis- lerine lüzumsuz bir imkân tanındı, hem sanayiciler müşkül duruma dü- şürüldüler, hem de ele güne karşı "Türkiye, hâlâ eski istikrarsız Türkiye" intibaı uyandırıldı. Bütün bunlar, yün sanayiinin için- de bulunduğu sıkıntıların sadece bir kısmıdır.