Hadiselere Bakış Bir ürk - Yunan dostluğu, komşu devletin Dışişleri Bakanı Ave- roffun memleketimizde bir kaç gün geçirmesi (o vesilesiyle (o bitirdiğimiz hafta içinde yeniden bahis konusu oldu. İki tarafın gazeteleri o güzel yazılar yayınladılar. Misafir Bakan, temas ettiği her çevrede sıcak ala- ka ve sevgi, sempati buldu. Dostlu- gun lüzumu, derecesi, bunu daha da geliştirmenin yolları (o üzerinde tam ittifak hasıl oldu. Hükümetler arasındaki dostluk milletlerin sevi- yesi ne kısa zamanda karşılıklı te- masların sıklaştırılmasıyla (o çıkarı- lacaktır. Fert fert yunanlılarla Türk- ler arasında zaten mevcut iyi hisler ve anlayış bu gayretleri çok o ko- laylaştıracaktır. Basının da bunda rolü büyük olacaktır. Averoffun başkanlığındaki oyu- nan heyetiyle Feridun Cemal Er- kinin başkanlığındaki heyetimiz a- rasında başkentte yapılan resmi te- masların bu konularla ilgili (Okısmı için "tam başarıyla neticelenmiş- tir" tabirini kullanmak mübalağa olmayacaktır. Dış politikada ise her şeyimiz öylesine müşterektir ki, Türkiye ile Yunanistanı yabancıla- ra karşı tek devlet saymak bile mümkündür. Takip ettiğimiz hat, paralel bile değildir. Tektir. Bunların haricinde, yunanlıların uzun süredir bir derdi bulunuyor. Patrikhane, rum cemaat ve cemaat ile Patrikhane arasındaki müna- sebetler konusunda o tedirgindirler. Patrik - İstanbul Valisi seviyesinde- dir. Bu onları rahatsız ediyor. Pat- riğin, gerektiğinde kendisine Bakan seviyesinde bir muhatap bulmasını İstiyorlar. Patrikhanenin O faaliyeti bakımından da, daha fazla serbesti- ye lüzum görüyorlar. Faaliyet, ta- bii dini faaliyettir. Bunun yanında, cemaatin de Patrikhaneyle temasın- da daha çok bağlılığın imkânını arı- yorlar ve bir resmi rabıtanın Hükü- met tarafından tanınması tezini sa- vunuyorlar. Onları ilgilendiren bu meselelerle bizim (Yunanistandaki cemaatimizi ilgilendiren meseleler, AKİS, 13 AĞUSTOS 1962 Ziyaret ve kurulan bir komisyonda incelenecek- tir. Politikada, bir işin komisyona havale edilmesinin o işi askıya al- mak manasına geldiği (o kimsenin meçhulü değildir. Temenni olunur ki karma komisyon çeşitli noktalar- da müsbet neticelere varsın. Ancak, yunanlı dostlarımızın bizden her ta- leplerinde bir önemli hususu mutla- ka göz önünde bulundurmaları lü- zumu vardır: Türkiye laik bir dev- lettir. Onlar, başta kralları, meselâ İstiklâl günlerini Kilisede kutlarlar. Biz, başta Cumhurbaşkanımız, tö- ren mahallinde kutlarız. Bizde Di- yanet işlerinin yeri, i senin yeri değildir. Böyle Patrikhaneye karşı başka din mü- esseselerine (o yapılan muameleden değişik muamele yapabilmek, Patri- ge farklı mevki tanımak, cemaat ile Patrikhane arasında hukuki rabıta görmek bizim için mümkün değil- dir. Bu, devletimizin temel prensip- lerinden biriyle ilgilidir. Atina hü- kümetlerinin bu hususi ve nazik durumu anlamaları gerekir. Din, vicdan hürriyeti ve ibadet konusun- Averoff Ötesi da Türkiyede ne kadar hak tanını- yorsa bunların tamamı Fener Ki- lisesine ve sâliklerine kısıntısız ta- nınmaktadır. Ama bunun üstünde bir şey verebilmek her hangi bir Türk hükümetinin kudreti dışında- dır. Buna mukabil, bir noktada yunan- lılar tamamiyle emin bulunmalıdır- lar. Türkiyedeki rum cemaati bizim şerefli, itibarlı, saygıdeğer (o vatan- daşlarımızdır. Kendilerini tehdit e- den hiç bir tehlike yoktur ve olma- yacaktır. Bunun dışındaki her lâf, maksatlı propagandadan başka şey değildir. Kuvvetli bir Türk hüküme- ti, her fert gibi rum vatandaşları- mızın da teminatıdır. Bir ayrılık as- la bahis konusu değildir. Eğer bir endişe yaratılmak isteniliyorsa, bun- da kötü niyet aranmalıdır. Patrikhaneye gelince, resmi çev- relerin kendisine şüphe ile baktık- ları, faaliyetinden endişe ettikleri, takip altında tuttukları vehmi cid- di değildir. Yok Patrikhane Bizan- sı ihya etmek istiyormuş, yok Pat- rik Türkiyenin bütünlüğünü tehdit eden hayaller taşıyormuş, yok Fe- ner Kilisesi bir tehlikeymiş. Bunlar, aklı başında kimselerin kaale aldık- ları düşünceler değildir. Bu söz, böyle saçmalıklardan polis raporla- rında hiç bahsedilmiyor, küçük çap- ta makamlar kraldan fazla kralcı- lık etmiyorlar manasına alınmama- lıdır. Polis her yerde polistir ve kü- çük çapta makamlar daima vehim içindedirler. Yunan hükümeti, Batı Trakyadaki türk faaliyetiyle alâka- lı polis raporlarını ve kendi küçük çaptaki makamlarının davranışları- nı hatırlarsa bunu gözünde hiç bü- yültmez. Yunanlı dostlarımız Patrikha- neye ve rum cemaatine hususi mua- mele yapılmasını istemezlerse ta- leplerinin başımızın üstünde yeri vardır. Devlet anlayışımız zaten bu- dur. Herkes aynı haklardan fayda- lanacaktır. Ama, dostluk anlayışı- mız ne olursa olsun, bir "preferan- siyel muamele" tatbiki isteniliyor- sa buna hakikaten imkânımızın bu- lunmadığını Atinanın basiretli dev- let adamları takdir etmelidirler.