malümdur. Burada görev alacakların, birinci derecede üzerinde durdukları husus ücret meselesidir. Mütehassıs Hekime projede verilen para 4 bin lira brüt maaştır. Hekimin eline bu paradan net olarak 2500 ilâ 2700 lira arasında bir miktar geçecektir. Bü- yük şehirlerde çalışan orta derecede bir mütehassıs hekimin, bu paranın üzerinde kazandığı bilinmektedir. He- le Devlet hizmetlisi olarak görev ka- bul edecek olan mütehassıs hekimle- rin, derece olarak bir hayli ilerlemiş olmaları gerekmekte, böyle bir ele- man ise hali hazırda verilen paranın pekçok üstünde kazanmaktadır. Sağlık Bakanlığı bu hususları dü- şünerek Bölgedeki denemenin muvaf- fakiyetle sonuçlanması için ilk adımı attı. 4 bin liralık birinci derecede he- kime verilmesi kararlaştırılan ücre- ti 6 bin liraya çıkardı ve personel dai- resine başvurdu. Böylelikle Muş mah- rumiyet bölgesinde çalışmayı kabul e- den mütehassıs hekim ayda 4 bin li- ranın üzerinde bir para kazanacaktı ki, ilgililer bu paranın her mütehas- sıs hekim tarafından heryerde kaza- nılamıyacağı konusunda müttefikti- ler. Projede birinci derecedeki hekim- lerin dışında küçük personele ihti- Bunlar omukavele- olarak Sağlık ba- kanlığınca bulunacak ve mahrumiyet bölgelerinde çalışmaları sebebiyle üc- retlerine oldukça önemli meblağ ek- lenecektir. Ancak, bu meblağla oda hekimi tatmin biraz güç olacaktır. Zira Muş Pilot Bölgesinde çalışacak hekimin dışarıda hiçbir işi olmıyacak- tır. Sâdece aldığı maaşla geçinecek- tir. Genç doktorların Muşa gönderil- mesi bu bakımdan biraz müşküldür. Ancak, bakanlık gençlerin işi benim- sediği fikrindedir ve eleman sıkıntı- SI çekmiyeceğini sanmaktadır. Meselenin aslı oktorluğun sosyalize edilmesi, ik- Disaden geri kalmış memleketler- de sağlık dâvasının halli için gerekli görülmektedir. Bunun açık sebeple- rinden biri, hastanın bıçak kemiğe dayanmadan doktora başvuracak ma- li kudrete sahip olmadığıdır. Hal böy- le olunca, hele hastalık bulaşıcı cin- sinden olunca, durum adamakıllı ka- rışmakta kambur üstüne kambur yüklenmektedir. Sosyalize edilen hekimlik, halkın mahallinde tedavi edilme imkânlarını devlet eliyle sağlıyacaktır. Devlet hizmetinde çalışan, hekimlik mesle- ginin emeğini sâdece bu konuda har- camak mecburiyetinde - devlet Z0- ruyla- olan doktorların işlerine iyi sa- rıldıkları, meslek haysiyetlerini ve memleket sevgilerini gözönüne alarak YURTTA OLUP BİTENLER Hastahanelerden birinde sıra bekleyen hastalar Dert çok, hem dert yok çalıştıkları süre meselenin halledil- memesi için sebep kalmıyacaktır. Türkiyede güç olan, hastanın doktora kadar gelememesidir. Yol im- kanlarından, iktisadi zorunluklardan ötürü ortaya çıkan bu güçlük Devlet etiyle bertaraf edilmek suretiyle sağ- lık dâvasının önemlice bir kısmı hal- ledilebilecektir. Azizoğlu ve beraberindekiler Muş Pilot Bölgesinde yaptıkları tetkikler sonucunda, 1963 yılı başlarında başla- nacak tecrübenin muvaffak o olabile- ceği kanısına vardılar. Bakan tetkik- leri sırasında etrafındakilerin büyük sevgisini topladı. Herşeyden evvel din- liyor ve bilmediğini uzmanlara sor- maktan çekinmiyordu. o Azizoğlunun bu hassası kendisini yeni tanıyanları son derece sevindirdi ve yeni Sağlık Bakanı geniş bir sempati çemberi içi- ne giriverdi. Bir doktorun hayatı eN Azizoğlu 1917 yılında Silvan- ğdu. Babası Silvanın ünlü a- galarından, sayılı ozenginlerindendir. Silvan ve civarında büyük ünü olan ailenin, çifliği bir hayli büyük, çif- likte çalıştırmakta olduğu işçi sayı- sı bir hayli yüksektir. Küçük Yusuf ilk ve orta tahsilini Silvanda yaptı. Son derece sakin, iyi ve çalışkan bir çocuktu. Ailesinin törelerine harfiyen riayet eden bir a- şiret çocuğu olarak çocukluğunu bi- tirdi bie tahsilini hali vakti yerinde o- lan her Silvanlı gibi Diyarbakır li- sesinde yaptı. Derslerinde oher za- man muvaffak oluyor bu bakımdan babası tarafından pek seviliyordu. Li- seyi sınıfta kalmadan bitirdi. —o 1936 yılında Yusuf, artık İstanbulda tek başına okuyacak kadar büyümüş, bir delikanlı olmuştu. Küçük Yusufun, aşırı insan sev- gisi, şefkati küçüklüğünden beri ken- disine "Ne olacaksın?" diye o sorul- duğunda "Doktor olacağım" diye ce- vap vermesinin sonuçlarını ortaya çı- kardı ve liseyi bitiren Yusuf, tered- düd etmeden Tıb tahsili yapmak üze- re İstanbula gitti İstanbulda altı yılık tahsil haya- tı, sakin Doğulu çocuk üzerinde de- rin tesirler yaptı. Tıbbiyeyi altı yıl- da bitirdi ve memleketine döndü. Kı- sa bir müddet sonra vatani vazife- sini yaptı ve Silvanda Azizoğulları- nın büyük çiftliğine yerleşti. Azizoğlu 1950 yılına kadar bu il- çede serbest hekimlik yaptı. Azizoğ- lu ailesinin bunca yıllık ünü, bu be yıl içindeki kadar müsbet olmamış- tır. Dr. Azizoğlu, hekim olarak pa- ra kazanmayı bir tarafa o bırakmış, şefkat hislerinin verdiği içgüdüyle o hastadan, bu hastaya koşmağa, fa- kir halkı bir kuruş almadan tedavi ekmeğe başlamıştı. Nitekim bu ünü kendisine Silvan Belediye Başkanlığını sağladı. Hem- şehrilerinin ısrarıyla 1950 yılına ka- dar Belediye Başkanlığı yaptı. Politikacı Azizoğlu 950yılı her ilçedeki sevilen adam 1 gibi Azizoğlunu da (Milletvekili yaptı. 1950 - 54 D. P. Diyarbakır mi'- 19