YURTTA OLUP BİTENLER göre Plânlamada küçük sanat erba- bına çok iş düştüğünün nazarı dikka- te alınması gerektiği (o anlaşılıyordu. Başbakan da aynı fikirdeydi. a lar emin olmalıydılar ki büyük en- düstri ne derece lazımsa sa- nat erbabı da o derece lâzımdı. Baş- bakan bu arada bir noktaya da te- mas edere “ Biri irleşmenizi kooperatif ha- line gelmenizi bir hedef bir politika ediyoruz" dedi. Sonra nuşmacıların dilek ve te- mennilerini inceledi. Başbakanın Esnaflar arasında geçen dakikaları hakikaten çok fay- dalı oldu. Küçük esnafın arasında onların dertlerinin dinlenmesinin hü- tü. Fakat asıl sevinenler gene Der- nek Temsilcileri oldular. Başbakanın kati ve emin tavrı onlara güven ver- di şbakan Esnaf m veda ettikten sonra Gaziemirdeki H . Eski asker orada temas etti. Eski lendi. Merasim kıtasının hizada o olup olmadığına dikkat etti. İnönünün keyfi yerine gelmişti. Öğleden sonra ise ziyaretler de vam etti. İnönü saat 16'da Füze Ram- palarını ziyaret ederek izahat aldı. Gece ise Başbakan şerefine Ticaret ii tarafından bir kokteyl veril- İnönünün Tabrdel ziyaretleri ertesi gün de devam Başbakanın izan ikinci yarı- sındaki cuma günü li temaslar daha verimli oldu. Zira o gün sabah saat 10'da Ankaradan gelen Gümrük Tekel Bakanı Orhan Öztrak, Çalış- ma Bakanı Bülent Ecevit, Tarım Ba- kanı Mehmet İzmen ve Ticaret Ba- kanı Muhlis Ete ile görüştü. Saat 10.20 de Tekel Tütün Fabrikası hep birlikte ziyaret edildi. Başbakan fab- rikada işçilerle temas etti dileklerini inledi. Son derece iyi intibalarla fabri- kadan ayrılan Başbakan bundan son- ra Ticaret Odasındaki bir toplantıya katılarak, orada bulunan tüccar ve sa nayicilerle görüştü. İnönü Ticaret O dasında toplananlara hitaben " Sizin meselelerinize yabancı değiliz. Merkezde omemleketin ikti- sadi hayatını ilgilendiren omeseleler- le meşgulüz" dedi. İnönünün kısa ko- nuşmasından sonra tüccar ve san yiciler dilek ve temennilerini söyle- mek üzere söz aldılar. Başbakan öğleden sonra ise bir başka temas yaptı. Saat 16.15 de Ti- 14 İnönü İzmirde Aksal ve Kurutluoğluyla Paşa çizmeleri çekti aret Borsasına giderek müstahsil emil leriyle görüştü. aftanın sonundaki gün bu sa- tırların yazıldığı sıralarda da Başba- kan İnönü tamirdeki temaslarına de- vam etmektedir. A. P. Babası tutmuşlar Bütünbu hadiseler 1962 Türkiye- sinde cereyan ederken ve bitirdi- gimiz hafta içinde bütün düşünürler plânlı kalkınmanın meseleleri üzeri- ne eğilmişken sadece A.P. dir ki baş- ka tellerden ses verdi. Haftanın so- rundaki bir gün, partinin ırkçı ekal- liyet elindeki organının birinci say- fasının üst beş sütununu omahkeme yoluyla gönderilmiş bir tekzip işgal ediyordu. Tekzibi gönderen, Burhan Apaydındı. Müvekkilini astırttıktan sonra onun pozlarını benimseyip ro- lüne çıkmış talihsiz avukat, bir ilçe kongresinde, ırkçı gazetenin yazdığı gibi yuhalanmadığını, aksine hararet- le alkışlandığını bildiriyordu. A.P. içinde cereyan eden en seviyesiz tarz- da bir Genel Başkanlık omücadelesi- ani perdesi, 15 Ekim seçim- lerinde birbuçuk başarısızlık yılının memnunsuzluğunu başarılı tarzda istismar eden siyasi teşekkülün ger- çek mahiyeti konusunda gözleri hâlâ kapalı bulunanları dahi uyarmaya yetti. Bir yanda Apaydınlar, diğer tarafta kukla Gümüşpalaya sıkı sıkı- ya sarılmış ırkçı ekalliyet birbirleri- ne alabildiğine küfürler, ithamlar sa- vurdular. Karşılıklı kirli çamaşırlar birbir ortaya döküldü. Herkes, öteki- nin kimlerden ne kadar para alarak bu işe giriştiğini açıklayacağı tehdi- dinde bulundu. Bu tehdit, tabii, pa- ra alanlardan ziyade parayı veren eski devir vurguncularının kulağına kar suyu kaçırdı. .P. de söz sahibi hale gelmiş Türkeşçi grubun oyunu, haftanın so- nunda şöyle belirdi: Genel Başkan- lıkta, Gümüşpalanın alternatifi hali- ne gelmiş bulunan Apaydını, Gümüş- pala vasıtasıyla partiden kovdurt- len hedefe varmak: Başı kesilmiş D.P. gövdesinin üzerine Atatürke, Sonra, İktidarı yeni mak ve bunu kazanmak. Bir defa ik- tidar alınınca da, seçimsiz sisteme «meşru Zor» kullanarak varmak Kulislerde olup bitenleri (o bilen- ler, bu kadar hayal kuvveti karşısın- da pes etmekten geri kalmadılar. Asıl hüsran.. ma, A. P. için asıl handikap, memleket ve millet bambaş- ka meselelerle uğraşırken eski D.P. militanlarının teşkil ettikleri kongre- leri Türkiyenin aynası sanmak oldu. Bu yüzdendir ki A.P. şu anda «Af lafından başka laf bilmeyen bir ka- labalık» etiketini üzerine (o yapıştır-