YURTTA OLUP BİTENLER seyle görüştü. Orada burada halk top- luluklarıyla karşılaştı. Kısa bir va- pur yolculuğunda yol arkadaşlarıyla konuştu. Bıraktığı intiba, inanılmaz bir intiba oldu. "Bu kadar canlı, bu kadar sevimli, bu kadar iyi, bu kadar tatlı, bu kadar nüktedan" Başbakan, içine girdiği her muhiti, kelimenin tam manasıyla teshir etti. Bunda, bel- ki bütün diğer vasıflarından da çok samimiyeti ve açık kalpliliği baş ro- lü oynadı. Haftanın sonunda, İnönünün tesi- rini görenler Celâl Bayara gülerek hak vermekten kendilerini oalama- dılar yola.." jJrönü haftanın başında, kısa zaman- da candan hayranları arasına giren bir misafir devlet adamını, Averoffu âdeta büyüledikten sonra Ankaradan İstanbula hareket etti. Ekonomik ve sosyal meselelerle alâkalı bir semine- rin açılış konuşmasını yapacaktı. Başbakan o sabah, ayağının tozuyla Belediye Sarayına gitti ve orada en önemli konuşmalarından birini yap- tı. İnönü, Hükümetinin Kalkınma Felsefesini hiç bir şüpheye mahal bı- rakmayac açıklıkla izah etti. İç finansmanın, demokratik düzen için- de sağlanabileceğine dair inancını e anlattı. Anlaşılmaktadır ki ü Hükümeti ne yârdan ne serden geçecek, demokratik düzen içinde bir plânlı kalkınma idealinden ayrılma- yacaktır. kan o gün öğleden sonra, yanına Çalışma Bakanı Bülent Ece- viti aldı ve biri devlet sektöründen, öteki özel sektörden iki fabrikayı gezdi. Her iki iş yerinde işçiler, Baş- bakanı aralarında görünce şaşırdılar. Sonra açıldılar ve bilhassa devlet fabrikasında odertlerinin tamamını anlattılar. Başbakan bunların bir ço- ğunda, çalışanların haklı bulunduğu- nu sezmekte gecikmedi. çok yüksek kaliteli memurun bulunmaması yü- zünden devlet sektöründe, ticari ve sosyal işler iyi yürüyora benzemiyor- du. e özel sektörde gezilen fab- rikanın bir fabrikadan ziyade "çiçek gibi" bir laboratuar, bir ilâç fabrika- sı olması Başbakanın zihninde beli- ren “akıllı bir özel sektör müteşebbi- si, yanında çalıştırdıklarının menfa- atini korumakla aslında kendi men- fatini ve sermayesini koruyor, değer- lendiriyor. Halbuki, devlet sektörün- e, vur abalıya deniliyor" fikrini kuvvetlendirdi. Nitekim Başbakan bir gün sonra yaptığı büyük basın toplantısında bu kanaatini tam bir a- çıklıkla ve samimiyetle anlattı, inti- balarını söyledi. İstanbulluların sevgisi enönünün İstanbulda geçirdiği bir İ kaç gün, başka bir hususiyeti or- taya koydu. Halk toplulukları, tesadü fen Başbakana rastladıkları her yer- de onu hararetle alkışladılar. e yerde "Emeğin var olsun!", "Asla baba!", "Allah seni başımızdan si etmesin!" sesleri yüreklerden yüksel- iğne darbesiyle osöndürebileceği o i- nancını kuvvetlendirdi. Ama bunda, belki de her şeyden çok dört, beş haf- tadır âdeta elle tutulur tarzda iyiliğe giden havanın rolü oldu. Gerçekten, başta Başbakan, Hükümetin kısır po- litika çekişmelerinin üstüne çıkarak büyük sosyal ve ekonomik meselele- re eğilmesi bulutları dağıtmaya yet- ti. İstanbullular İsmet Paşayı vilâ- yetten çıkarken, araba vapuruna gi- rerken, hususi ziyaretlerinde, sokak- ta rastladıklarında bol bol alkışladı- lar, sevgi gösterisinde bulundular. Kalabalıklara dikkatli bakanlar bun- ların arasında tek tük ve yer yer a- bus suratlı adamlar görmediler değil. Bunlar Başbakana sonuna kadar düş- manca bakmakta devam ettiler ve halkın hislerinden hiç memnun kal- Başbakan İnönü İzmire uğurlanırken Yeni adımlar - Emniyet AKİS, 13 AĞUSTOS 1962