na Şehir Tiyatrosunu görseler, gur- yatro, kuvvetli bir sanatçı kadrosu- na sahip olamamanın sıkıntısı için- dedir. Şimdi kapanmış olan mevsi- mi biraz canlı geçirebilmişse bu, sa- natsever Vali ve Belediye Reisinin, yardımcısı Enver Canın devamlı gay- retleri ve Devlet Tiyatrosunun An- karadan uzanan yardım eliyle müm- kün olmuştur. Bu yardım elini yal- nız Devlet Tiyatrosuna bırakmamak gerek. Bölge Tiyatroları Kanunu çı- kıncaya kadar her ödenekli ve özel tiyatro Adanaya yılda bir oyun, yönetmen, bir dekor ve bir çift sa- natçı verse bu iş kendiliğinden olur. Çünkü, çok şükür, ödenekli ödenek- siz tiyatrolarımızın sayısı bir mev- simin sekiz ayını iki defa dolduracak kadar artmıştır. "Brooklyn Köprüsü" Orta Doğu Teknik Üniversitesi ü- yuncuları bayramdan faydalana- rak, Adanaya gelmişler, bu güzel ti- yatroda Arthur Millerin birkaç yıl önce İstanbul Şehir Tiyatrosunda "Köprüden Bakış" adıyla sahneye ko- nulmuş olan "Brooklyn Köprüsü"nü oynamışlardır. Vakası, iş bulmak için Amerikaya kaçak olarak giren İtalyan göçmen- leri çevresinde geçen ve muhaceret problemi kadar beşeri bir dramı da derinliğine işleyen bu oyun, bir a- matör topluluğu için belki lüzumun- dan fazla ağırdır. Buna, nisbeten kü- çük sahneler için düşünülmüş bir de- koru Adana sahnesinin pek geniş sahne ağzını küçültmeden kullanma- nın yarattığı uygunsuzluk da katı- lırsa, Orta Doğu Teknik Üniversite- si oyuncularının, daha mütevazi şart- lar içinde, daha kolay elde edebile- cekleri bir başarıdan neden yoksun kaldıkları anlaşılır. Bununla beraber Galip Kardanım ölçülü, canlı sahne düzeni temsilin en dikkati çeken tarafıdır - Avukatın masasını, geri plânda geçenleri sol tarafta oturan seyircilere maskeliye- cek şekilde yerleştirmenin hatası da LOSYON MELODİ GENÇTÜRK Ulus İşhanı C/5 Ankara Tel : 11 1529 AKİS — 318 AKİS, 23 MAYIS 1962 Ölüm lon Luca ünün 50. yıldönümü dolayısıyla Caraglale (1852 —1912) Lütfi AY Son yirmi yıl içinde gerçekleştirilen geniş bir çeviri yayını, Türk oku- yucusuna, klasiklerden çağdaş yazarlara kadar, Batı edebiyatının en önemli tanıttığı halde komşu memleketlerin milletlerarası ün kazanmış yazarlarından pek az şey dillmize zevrilmiştir. Bunlar- dan sahnelerimize çıkarılıp oynanan tiyatro oyunları ise parmakla sa- yılacak kadar azdır. Devlet Tiyatrosunun geçen yıllarda oynadığı Yu- goslav yazarı Branislav Nuşiç'in "Yaşlı Aile" ve "Felsefe Doktoru" komedileriyle Yaşar Nabi Nayırın hemen bütün külliyatını çevirdiği ve yayınladığı Rumen yazarı Panait İstrati'ninı romanları dışında, bu alanda pek bir şey yapılmamıştır. Oysaki, sosyal bünyeleri, töreleri, Batılılaşma gayretleri bakımından birçok benzerlikler bulabileceğimiz komşu memleketlerin, bilhassa tiyatro, edebiyatını da vardır... tanımamızda fay- Meselâ şimdi, ölümünün ellinci yıldönümü anılmakta olan Rumen tiyatro yazarı lon Luca Garagiale, sosyal ve politik satır alanında ün kazanmış, bu bakımdan tanımaya ve incelemeğe değer bir sanatçıdır. En beğenilen komedisi "Kaybolan Mektup" birçok dillere çevrilmiş, bu ara- da Fransızcaya da çevrilerek 1955 de Pariste oynanmıştır. Bu vesileyle Fransız eleştirmecilerinin Gogole benzetmekte sözbirliği ettikleri Cara- gıale, "Kaybolan Mıektup"ta, 1884 Kumanyasının, seçim telaşı ve oyunla - rı içinde kaynaşan büyük toprak sahibi -burjuva toplumunu, bir taşra kasabasının çeşitli tipleri ve yerli renkleri arasından, ustaca tasvir et- mektedir. Çizdiği tabloda, satır bakımından ilk akla gelen tesir "Mü- fettiş'inki olmakla beraber, oyununun teknik yapısı bakımından bir La- biehe'in, hattâ - bir oyununu çevirmiş olduğu . Scribe'in, kişilerinin ve karakterlerinin beşeri dokusu bakımından da bir Çehovun tesirlerini far- ketmemeğe imkân yoktur. Bir oyuncu ailesinin çocuğu olan Caraglale, 1852 de, - köyünde doğmuştur. Zamanın büyük aktörü Çostache Ca- "Avaralar" Haimanale - ragiale amcasıydı, onun için çocukluğu tiyatro kulislerinde geçmiş, Bük- reş konservatuvarında İki yıl amcasının mimik ve deklamasyon dersleri- ne devam etmiş, babasının zoruyla Hukuk tahsilime başlamış, Ploeştl mahkemesinde zabıt kâtipliği etmiş, sonra Bükreşe dönmüş, Devlet Ti- yatrosuna suflör ve sekreter olarak girmiş, lorgu amcasının gezginci ti- yatro kampanyasıyla bütün Moldavyayı dolaşmış, daha sonra tiyatro- yu bırakarak gazeteciliğe başlamış, gece musahhihi olarak girdiği Tim-- pul" gazetesinde çabuk ilerlemiş, yazarlık ve yazı İşleri müdürlüğü yap- mış, "Diken" adlı bir de mizah dergisi çıkarmıştır. Tiyatro yazarı olmak için beslediği şiddetli arzuyu gerçekleştirmesine yanya cak malzemeyi, hele sosyal ve politik olayları gözleme imkânlarını ona kazandıran da bu gazetecilik yılları olmuştur İlk tiyatro denemesi olarak Parodinin "Mağlüp Roma" adlı oyunun- dan yaptığı manzum çevirt ile dikkati çekmiş, sonra, dahil olduğa Ju- nimea" edebi topluluğunda ilk telif oyunu olan "Fırtınalı Bir Gece" yi vermiş - 1878 -, bunu "Leonida Baba ve Muhalefet" . sayılan "Kaybolan Mektup" - 1884 -, 1879 -, şaheseri "Karnaval Sahneleri" - 1886 . ve, Mr köy dramı olan, "Öç" takibetmiş'tir. "Kaybolan Mektup"un kazandığı büyük başarı ona şöhretin kapıla- rm açmış, ama politik düşmanlar da kazandırmıştır. Duyduğu hayal kırıklığı içinde. 1804 de, Almanyaya göç etmiş, yazı hayatına orada de- vam etmiş ve 1912'de Şerlinde ölmüştür. anın Moliere'i diye anılan 1. L Caragiale'nin komedilerinden birinin, bilhassa "Kaybolan Mektup" un, dilimize çevrilmesi, o sahnele- rimizde oynanması, tercüme repertuvarımızı zenginleştirmiş olacaktır. herhalde onun değildir. Bellibaşh rollerden liman işçisi Eddie'de Yücel Özden, Marco'da Ka- ni Gökpınar gerçek birer istidat ola- rak belirmektedirler. o Catherine'de Ülken Edege -sesini seyirciye duyur- mayı henüz bilemiyorsa da-, Rodol- Pho'da da Ersin Üner sevişen çifti seyimli bir oyunla canlandırmışlar- IK.