ÜNİVERSİTE 147'ler Devran yine ol devran Kalın bağa çerçeveli gözlüklü, kır- mızı yüzlü ve katmer gerdanlı şiş- man adam, hiddetle ayağa fırlayarak: "— Bu olamaz! Ayıptır! Burada bulunmayan bir arkadaşımızın arka- sından atıp tutmak ahlâk kaideleriy- le kaabil-i telif değildir" dedi. Hafiften göbek koyuvermeye baş- lamış kırmızı yüzlü öfkeli adam ko- nuşmasını bitirdiğinde ortalığı Önce bir sessizlik kapladı, sonra sessizliği hoşnutsuz mırıtlılar takip etti. Kırmı- şı yüzlü öfkeli adam, İstanbul Üni- versitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Naci Şensoydan başkası değildi ve hâdise, İstanbul Üniversitesi Se- natosunun bitirdiğimiz hafta (oper- şembe günü yaptığı mütad toplantı- sında cereyan ediyordu. Hukuk Fakültesinin, son günlerin ziyadesiyle asabi Dekanının Senato- da ağdalı osmanlı üslübu ile yaptı- ğı bu çıkışın sebebini, 147'lerin Üni- versiteye yeniden dönmeleri üzerine Tıp Fakültesinde ortaya çıkan tatsız hâdiseler teşkil ediyordu. Tıp Fakül- tesinde Klikçiler ve Klinik çiler ikiliği- nin devam etmesi karşısında yapılan uzlaştırıcı teklif, bu oturumun gün- demine alınmıştı. Uzlaştırıcı o teklif, Tıp Fakültesi Dekanı Halit Ziya Ko- nuralp tarafından yapılmıştı ve Tıp Fakültesinde kürsülerin ikiye o ayrıl- masını istihdaf ediyordu. (Bak: AKİS -Sayı: 412) Senatonun geçen oturu- munda Rektör Sıddık Sami Onar ta- rafından gündeme "zühul eseri" ola- rak alınmadığı ifade edilen bu mese- le, bu oturumun gündemine alınmış- tı ve teklifin sahibi Prof. Halit ziya Konuralp, görev icabı Ankaraya git- tiğinden teklifin görüşülmesinde ha- zır bulunmuyordu. Eveleme, geveleme Senato toplantısı Rektör Onar tara- fından açıldıktan sonra ilk sözü İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Meh- met Oluç aldı. Mehmet Oluç, gün- dem maddesi üzerinde fikirlerini söy- lemek üzere konuşacağını belirttiyse de, asıl maksadının ne olduğu daha sonra anlaşıldı. İktisat Fakültesi De- kanı, Halit Ziya Konuralpi hedef aldı Ve veryansın etmeye başladı. Efen- dim, Konuralp, Senatonun karanını "hiçe sayarak" keyfi tasarruflarda bulunuyor ve 147'lerden Tıp Fakülte- sine dönenlere görevlerine (o başlama- ları için tebligat yapmıyordu. Oluçu, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Va- hit Turhan takip etti. İngiliz Edebiya- tı Profesörü Turhan Shakespeare'vâ ri bir tirada başladı. Sağ eli cebin- AKİS, 28 MAYIS 1962 de konuşan Turhan, Olucun sözlerine katıldığını belirtti. Tıp oFakültesin- deki durum bir "rezaletti ve bunun önüne geçmek için Senato gereken tedbiri almalıydı. Turhan bu arada, Kurucu Meclis- te iken 14Tlerin tekrar geri dönme- lerim sağlamak için nasıl "cansipe- rane" gayretler sarfettiğini - lâf ara- sında - söylemekten de geri kalmadı. Efendim, bu kadar sarfe- dilmiş ve 147'lerin tekrar teye dönmeleri sağlanmıştı. di böyle "şahsi" meseleler çıkararak Üniversitenin prestijini odüşürmenin âlemi, var mıydı? İngiliz (Edebiyatı Profesörü, ciddi ciddi bunları anlat- tıktan sonra, "Tıp Fakültesinden ge- len hiç bir meseleyi ele almıyalım" dedi. Klikçiler ekibi, bu (konuşmalar- dan sonra yeni bir teklif ileri sürdü- ler. Anlaşılan "Taktikçi Allâmeler", kulis oyunları ile meseleyi halledecek- lerini sanıyorlardı. Teklif şuydu : Tıp Fakültesinde, hem 147'lerin yeniden kürsü profesörü ve AND direktörü olarak dönmelerini, m de buna i- tiraz eden 1l'lerin Mi ve klinikleri- ni muhafaza etmelerini sağlıyacak o- lan "kürsülerin ve kliniklerin ikiye ayrılması" tasarısı, önce Tıp Fakül- tesi Profesörleri Kurulunda müzakere edilmeliydi. Aklıevvel taktikçilerin bu ziyadesiyle dâhiyane buluşları aslın- da basit bir alaturka kurnazlığa da- yanmaktaydı. 147'ler tekrar Üniver- siteye döndüklerinden, Tıp Fakültesi Profesörler Kuruluna da tekrar gir- mişlerdi. Böylece, 147'lerin de katıl- dığı Tıp Fakültesi Profesörler Kuru- lunda bu meselenin tekrar müzakere- sini sağlamak ve dolayisiyle, 147ler gelmeden önce alınmış olan bu ka- rarın 147'lerin katılmasından sonra- ki Tıp Fakültesi Profesörler Kurulun- da reddedilmesini temin etmekti. Tak- tikçi Allâmelerin bu alaturka kurnaz- lığı bu sefer semere verdi ve Sena- to, gündemin bu maddesini teşkil e- den "kürsülerin ikiye ayrılması" tek- lifinin Tıp Fakültesi Profesörler Ku- ruluna iade edilmesini kararlaştırdı. Bir sizden, bir bizden karardan önce, Oluç ve Tur- nanın Konuralpe yaptıkları ohü- cumların cevapsız bırakılmaması i- çin, diğer taraf, Naci Şensoy vasıta- sıyla hücuma geçti. Şensoy, Ankara- da bulunan Konuralpi itham edenlere gereken cevabı verdi ve bunum "ah- lâk kaideleriyle kaabil-i telif olmâdı- dığını" söyledi. Şensoyu Tıp Fakül- tesi Dekan Vekili Prof. Fazıl Noyan da destekledi. Yumuşak tabiatlı No- Kâzım İsmail Gürkan Ortalığı karıştırdı yan da tepesinin atığını belli eder bir tarzda konuştu. Doğrusu, bu gibi ko- nuşmalar "Senatoya yakışmıyor" du. Noyanın bu son söyledikleri, galiba o günkü Senato toplantısı için konulan en "doğru teşhis" oldu. Kürsülerin ikiye ayrılması teklifi- nin tekrar Tıp Fakültesi Profesörler Kuruluna iadesine karar verilmesin- den önce, 147'lerden Klikçiler paçaları sıvayarak faaliyete geçmişlerdi. Klik- çilerin başında ziyadesiyle (o meşhur Ord. Prof. Kâzım İsmail Gürkan geli- yordu. Bu teklifin Tıp Fakültesi Pro- fesörler Kurulunda reddedilmesi için toplantıları yapılmaya obaş- Klikçiler juntasını (oGürkanın kardeşi Prof. Suad İsmail Gürkan ve Orhan Okyar İdare ediyorlardı. Nite- kim bitirdiğimiz haftanın sonunda, Tıp Fakültesi Fizyoloji Enstitüsünde Meliha. Terzioğlunun odasında sözü- mona gizli bir toplantı yapıldı ve kür- sülerin ikiye ayrılması teklifinin Pro- fesörler Kurulunda reddi için "taktik- ler" hazırlandı. İlk hedef, (o 147'lerin başlarına "belâ" kesilen Halit Ziya Konuralpi istifaya zorlamaktı. o Fiz- yoloji Enstitüsündeki "Klikçiler top- lantısına katılanlardan teklifin red- di için söz alındı. Gürkanı destekli- yenlerin arasında Prof. Reşat Garan, Prof. Sedat Tavat, Prof. Münir Sarp- yener, Nihad Dorken ve Suphi Arttın- kal bulunuyordu. Ayrıca, İstanbul Ü- niversitesi Rektörlüğüne Anayasanın| 62. maddesine dayanılarak tekrar bir müracaatta bulunulması da kararlaş- tırıldı.' Rektörlüğe yapılması tasvip e- dilen müracaatın mahiyeti. Senatçı kararının kendilerine tebliğ edilmesi. 17