kalktığı görüldü. İnönü, kendisine doğru gelmekte olan Başolun elini tuttu ve hararetle tebrik etti. Başba- kan ve Başol bir müddet öylece kal- dılar. Foto muhabirleri ise bu pozu kaçırmadılar. Tam bu sırada huzursuz bir zat, yanındaki arkadaşını iknaa çalış- maktaydı. A. P. Genel Sekreteri Os- ma ile Gümüşpala arasında cereyan eden muhavere, Osmanın şu sözle- riyle nihayettendi: — Artık gitsek iyi olur. Bizim burada galiba işimiz kalmadı." Haftanın ortalarındaki o gün, De- mokrasi rejiminin emniyet supapı mahiyetindeki yepyeni bir müessese resmen teşekkül etmiş oldu. Adalet Zarf ve mazruf Geride bıraktığımız o haftanın orta- larında çarşamba günü, Ankara Adliyesinde son derece ilgi çekici bir duruşma cereyan etti. o İkinci Ağır Ceza Mahkemesi salonunu dolduran dinleyici kalabalığından çoğu, ister istemez o yıllarca önceyi o hatırladı. Herşey, eskisine çok benziyordu. Sa- lon aynı salondu, Başkanlık mevki- inde oturan adam aynı adamdı, sanık avukatına ayrılmış olan yeri işgal eden adam aynı adamdı ve yargıla- nan sanık ta gene yıllarca öncesinde olduğu gibi bir milletvekiliydi. Du- rumun benzerliğini (okavramış olan- lar, başlarını iki tarafa sallayıp, bu garip tekerrüre gülmekten kendi- lerini alamadılar. Bütün bu benzerlikler içinde, değişik olan ve birincisine hiç benze- meyen, duruşmanın mahiyetiydi. Yıl- lar öncesi aynı salonda, aynı Sırrı Kalayoğlu, aynı avukat Orhan Ar- sılın savunduğu sanık Oo milletvekili Osman Bölükbaşıyı yargılamıştı Bu- gün ise, Bölükbaşı yerine, karşısın- da sanık olarak A. P. Zonguldak mil- letvekili Nuri Beşer bulunuyordu. A- ma, Beşere isnat edilen suç, hiç de Osman Bölükbaşınınki gibi o şerefli bir suç değildi. Beşer, demokratik rejimin savunuculuğunu yapan Türk Ordusuna hakaretten yargılanmak- taydı. Duruşma o gün, saatlerin 9,35'i gösterdiği (o sırada başladı. (o Salonun dinleyici sıraları meraklılar tarafın- dan tamamen doldurulmuştu. Din- leyiciler arasında bir hayli de, dik- kati çekecek kadar makyaj yapmış ve gösterişli giyinmiş kadın vardı. Basına ayrılan Ön sırayı gazeteciler doldurmuşlardı. Nuri Beşer, dört Jandarma erinin arasında salona alındığında o saatler AKİS, 28 MAYIS 1962 YURTTA OLUP BİTENLER Nuri Beşer son duruşmasında. Elpençedivan!.. tamıtamına 9,38'i gösteriyordu. o Be- şer alışkın adımlarla, hiç etrafına ba- kınmadan, parmaklıklarla çevrili sa- nık mahalline geçti, ince gri çizgili siyah elbisesinin pantalonunu dizle- rinden yukarı çekti, itinayla oturdu. Beşerden biraz sonra da iki avukatı Osman Şahinoğlu ile Orhan Arsal yerlerini aldılar. Bütün gözler, Baş- kan Sırrı Kalayoğlunun üzerindeydi Kalayoğlu, herşeyin hazır olduğunu gördükten sonra önündeki mikrofo- nun kontrolünü yaptı ve duruşmayı açtığını bildirdi. Beşerin avukatı Fe- ridun Hendek, Başkanlığa gönder- diği dilekçesinde, vekillikten O istifa ettiğini bildiriyordu. Beşer Hendeken yerine Orhan Arsalı tâyin etmişti. Hendekin dilekçesinden sonra Ka- layoğlu, o Meclis Zabıtlarından çıka- rılmış bir teklifi okudu. Teklif, Nu- ri Beşerin, Türk Silâhlı Kuvvetler bağlılık telgrafı çekilmesi konuş da Meclis Başkanlık Divanına ver- diği oOteklifti. Sonra da Beşe 28 Mayıs 1960'da Cemal Gürsele ondan bir süre önce de Adnan Men- derese çekmiş olduğu bağlılık tel- grafları okundu. e Telgrafların ol ması, salonda mırıltılara sebep ol- du. Beşerin diğer bir bağlılık tel- grafı ise, 1960 yılma ait P. T. T. ka- yıtları harmanlanıp imha edildiği i- çin bulunup okunamadı. Sıra, şahitlerin dinlenilmesine inişti. e Duruşmaya davet edilen şahidin dinlenilmesine önce Başkan, birdilekçe okudu, di- lekçe, Ercüment Bolkır adlı sinden Oo geliyordu. Ercüment kır, kendisinin de şahit olan dinlenilmesi oOiçin müracaatta