namıştır ve harekatla muharrik kuv- veti olmuştur. 27 Mayıs hareketinin Harp Okulu topluluğunda hazırla- nış ve cereyan tarzı başlı başına bir konudur. O zamanki Alay Komutanı Mücteba Özdenin talebe ile teması, seçilmiş on Temsilci Teğmen vasıta. sı ile sağlanmıştır. Alay Komutanı ile Komite üyeleri arasındaki irtibatı o zaman Harp Okulu Dördüncü Şubede görevli ve halen yarbay olarak Dil Okulunda bulunan Salih Yakal yap- mıştır. Salih oYakalın teması, Ek- rem Acunerle olmuştur. Bu irti- Nisan 1960 başında başla- mış ve 27 ayısta neticesini vermiştir. Harp Okulu talebeleri, bü- tün bir milletin içinde duyduğu his- ler'e dolu olarak Anayasa dışına çık- mış bir iktidarın karşısına dikilmiş ve 27 Mayıs sabahı operasyonunu ba- şarıya ulaştırmıştır. Ancak genç Har- biyeliler, 1960 öğrencilerinin o yaşa- dıkları bu harikulade maceranın lezze tini daima dillerinin ucunda hisset- mişler ve onu tekrarlamanın hasre- tiyle yanmışlardır. - Arzuya şayan olan, bu genç ve heyecanlı, ülkücü va- tan evlâtlarının başına onlardaki his- leri alevlendiren değil, teskin (eden, sükünet veren,. Onlara ihtilâllerin şartlarını ve oluş tarzlarını hatırlatan olmuş, durulmuş bir âkil komutanın verilmesiydi. M.B.K. bazı sebeplerden ötürü bunun tam tersini yapmıştır. İhtilale katılmış bir askeri okulun ba- şına, ihtilâlci -hem de yüreği buruk- luk dolu bir ihtilâlci- komutan tâ- yin etmiştir. Zira, Talât Aydemir 27 Mayıs 1960'da M.B.K. adını alan ihtilâlci or- ganizasyonunu 1956'daki ilk dört ku- rucusundan biridir. Uzak kalan ihtilalci T alat Aydemir. 1920 yılında doğdu. ilk tahsilini tamamladıktan son- ra, leyli olarak Kuleli Askeri Lisesi- ne yazıldı. Bu suretle askerlik mesle- ğine orta okuldan başlamış oldu. 1937 yılında Kuleliyi Pek iyi derece ile bi- tirdikten sonra Ankaraya geldi ve dü- ne kadar Komutanı bulunduğu Harp Okuluna girdi. Aydemir. Harp Oku- lunu 1939'da bitirdi. Yani. «39 lu» dur. Aydemir, Harp Okulunda dikkati çekmedi. Sessiz bir öğrenciydi. Fakat çalışkandı. Topçu sınıfına dahil oldu. Mümeyyiz vasfı, etrafındakilere tesir eden bir insan olmasıdır. Genç subay, 1939'da kıta hizme- tine gitti. Bir müddet sonra kur- may sınıfına talip oldu. Çalıştı o ve kurmaylık imtihanını kazanarak Yıldızda Akademi tahsiline (başladı. İşte bu sırada, Alpaslan Türkeşle ta- nıştı. Aynı devrede, birlikte (o tahsil AKİS, 26 ŞUBAT 1962 Kulağa Küpe Takvim 27 Mayıs 27 Mayıstır. 22 Şubat 22 Şubattır. ..ve her sakallı, baban değil- dir! ettiler. Gerçi Aydemir bir Atatürkçü, Türkeş ise ırkçıydı. Uzun tartışmala- rı oldu. Ancak bu. dostluklarının ko- yuluğuna mani olmadı. Nitekim, Tâ- lat Aydemir, Alpaslan Türkeşi ikisi beraber Elâzığdayken M.B.K. nin nü- vesi olan teşkilâta (tavsiye eden a- damdır. Genç kurmay uzun bir süre bu teşkilât içinde çalıştı. Sonra, Koreye gitmeye talip oldu. Orada, eline daha çok para geçecek- ti. Çocuklarını okutuyordu. Fakat Ko- reye gitmekle 27 Mayıs ihtilâline ka- tılmak ve M.B.K. ne girmek imkânım kaybetti. Aydemir, bunu asla unuta- madı. Nitekim daha sonra, yeni te- şebbüslerine giriştiğinde, o kendisinin . B. K. üyesi bazı arkadaşları tara- fından adeta hileyle Koreye gönderil- diğini iddia etti. Halbuki göreve talip olan kendisidir. Talât Aydemir, Koreden Türkiye. ye 27 Mayıs ihtilâli başarıya ulaş- tıktan sonra döndü. Bu sırada, Harp Okulu Komutanı olan Müçteba Özden bir Tümen komutanlığı ile başkentten Aksal ve Ecevit Radyoevinde Sadık arkadaşlar YURTTA OLUP BİTENLER ayrılmıştı. Komiteciler, onun yerine arkadaşları Talât Aydemiri ogetirdi- ler, Aydemir, ilk endişeyi Alpaslan Türkeşin tasfiyesi sırasında oduydu. Harp Okulunun başına Türkeş tara- fından getirilmiş bir Türkeşçi olarak bilindiğinden emeklilik muamelesi dü- şünüldü. Fakat diğer Komite üyeleri bunu durdurdular. Zira Aydemir. Tür- keşin olduğu kadar kendilerinin de dostuydu. Junta kuruluyor Talat Aydemir, ancak yani M.B.K. içinde de bir takım çekişmeler baş tayınca ve bazı üyeler kendilerine dışardan destek aramaya koyulunca önem kazandı. Harp Okulunun başın- da bulunması kendisine bu gibi işler- di büyük avataj sağlıyordu. 15 Ekim seçimlerini ve onu takiben, Hüküme- tin kuruluşuna kadar bir takım Ssu- baylar arasında askeri idarenin niha- yet tabii bir neticesi olan bu gibi hareketler hayli gelişti, dallanıp bu- daklandı. O kadar ki, artık Junta I ardan herkes bahsediyor ve bunların Üyelerini kendine göre sayıyordu. İsmet Paşa Başbakan olunca, bü- tün bunların üstüne bir örtü örtmek kararım verdi. Her şeyi olmamış far- zedecekti. Sivil hayata dönüldüğüne göre, bu faaliyet zamanla durulacak, herkes sükünet bulacak, Hükümetin ne bir İkinci İhtilâle, ne de İntikama müsaade itmeyeceği kat'i olarak an- laşıldığıda oJuntalar kendiliğinden dumura uğrayacaktı. Niteldim, bir çok yerde bu netice alındı. Başbaka- nın İstanbul seyahati mükemmel tesir bıraktı. Türk Silâhlı Kuvvetleri, ba- şı Genel Kurmay Başkam Orgeneral Cevdet Sunayın idaresinde, bir bütün halim almaya süratle başlıyordu. Fa- kat Talât Aydemir, kurmay tabiriyle durum muhakemesini hatalı yaptı. Bunda, bir yandan eski ve tatmin e- dilmemiş bir ihtilâlci olması, bir yan- dan fazla çalımlı bulunması, ama hep sinden fazla çeşitli tesirlerin altında kalması rol oynadı. Harp Okulunun genç öğrencilerine sükunet vermeye, onlara memleketin realitelerini objek- tif şekilde göstermeye çalışacak yer- de hâdiseleri maksatlı değerlendirdi, bir takım cereyanların genç odimağ ve ruhlara kök salmasına vesile Ver- di. İnönünün İstanbul dönüşü yaptığı ziyaret, Aydemir hakkında, çoğu mak- satlı çeşitli söylentilerin yayılmasına yol açtı. Heyecanlı, illâ bir fonksiyon- ları kaldığı inancını muhafazada inat- çı, ortalığı kolaylıkla velveleye ve- ren, ne kadar iyi niyetli olurlarsa ol- sunlar sağladıkları fayda (o verdikleri 7