YURTTA OLUP BİTENLER yere naklettim. Kabul etmedi. Yarın sabah, ilk iş olarak hepsini te- kaüt edeceğim Bir defaya mahsus olmak üzere ve eğer kan dökülmezse, Cumhuriyetin bu yeni te- melinde kan bulunmasın diye hiç bi- rini Divaniharbe vermeyeceğim. Bu- nun dışında, hiç bir şey kabul et- Odada bulunanlarla hepsinin göz- ni ei gibi açıldı. Bir çoğu, da- bir formüle taraftardı. İs- met Paşa, bütün teklifleri reddetti. Böylece o akşam en son söyleyeceği sözü ilk defa söylemiş oldu. Alican gitti. Fakat iyi haberle, dönmedi. Ça- lımlı Talat Aydemir, zaferi kazanaca- ğından emin görünüyordu. Cebinden çeşitli imzalar taşıyan bir kâğıt çıka- rıp göstermişti. Söylediğine göre bu, meşhur Juntanın mensuplarının ken- disine verdikleri imzaydı. O harekete geçince bu imzaların sahibi olan ko- mutanlar kendisine iltihak edecekler- di. Onun için, taviz vermeye niyeti yoktu. İsmet Paşa sessiz halini muhafa- za ederek başını salladı. Alican, asi albayın buna rağmen biraz şaşkın ol- duğunu, fakat inadının kendisine ha- kim bulunduğunu ilave etti. Saat 23'e doğru, Genel' Kurmay Başkanlığından haber geldi. o Ayde- mir anlaşma şartlarını (o bildirmişti. Cevdet Sunay, bu şartları görüşmek üzere Başbakanı rica ediyordu. Hüs- nü Paşa, «Onlar gelsinler. Siz Hü- kümetsiniz» dedi. Fakat İnönü, ora- da daha iyi konuşulacağını bildirerek itiraz etti. O gidecekti. Bunun üzeri- ne Hüsnü Paşa, keşif mahiyetinde gidip geldi ve kendi emniyet tertiba- tı içinde Başbakanı Genel Kurmaya götürdü. Paşa çizmeyi çekince İ nönü, Genel Kurmayda bir şaşkın- lık havası sezdi. Cumhurbaşkanı Gürsel de oradaydı. Çalımlı asi albay, şartlarını bildirmişti, Bir defa ken- disi, emekliye ayrılmak ne kelime, Harp Okulunun başında bırakılacaktı. Buna mukabil ötekilerden bir kısmı- nın nakillerine itiraz etmiyordu. An- cak, şimdi laftı. Onun için bu nakil - lerin yerleri degiştirilmeliydi. mir, arkadaşları için kendi tensip et- tiği yerleri de bir liste halinde sun- İsmet Paşa, işte o anda değişti. Hem de nasıl.. Sanki, yeniden İnönü- nün harp meydanlarındaydı. — Bu nasıl işl» diye bağırdı. ra, kendi prensibini bildirdi: — Şerefsiz yaşamaktansa, şeref- le ölmek iyidir.» Bu şartların hiç birini kabul et- miyordu. Yarın, hepsini emekliye 12 Son- sevkedecekti. Bir tek lütuf ta bulunu- yordu: Bir defaya mahsus olmak üze- re Divanıharba kimseyi vermeyecekti. O kadar. Onun için de gidip Hüküme- tinden müsaade isteyecekti. Etraftan bası kimseler daha munis davranma- sı, bazı şartları kabul etmesi lüzumu- nu hatırlatınca İsmet Paşa adeta kük- redi ve tekrarladı: — Bu nasıl İş! Onbeş tane çapul- cu çıkacak, Devletin masum kuvvet- lerinden bir kısmını iğfal edip hepi- mizi tavuk gibi teslim alacak. Biz, hiç bir mukavemet göstermeyeceğiz. Sa- bahtan beri hareket oluyor, diyorsu- nuz. Kim, bir küçük kesik aldı. Bu mu muharebe? Eğer kan dökülmek i- cap ederse, dökülecektir, Her memle- kette, devlete karşı bir kaç çapulcu baş kaldırır. Devletin şerefi, onu der. hal bastırmayı icap ettirir. Gerekirse, ben yalnız üzerlerine giderim, öldüre- bilirlerse öldürürler, ama ölümün üs- tünden geçerek devletin şerefini a- yaklar altına alırlar. Bu marifeti ya- parlar, fakat milletin şerefli evlatları bunun üzerine mutlaka ortaya çıkar ve onları tuttuğu gibi bacaklarından asıverir. Yok mudur, bir şerefli in- san? Yarın sabah Meclise gideceğim e orayı da müdafaa edeceğim. Gel- sinler, isterlerse alsınlar... O kadar!» Hava, bir anda değişti. İsmet Pa- şadaki değişiklik, herkese sirayet et- ti. Ortalık canlandı. Bu arada asi ka- rargahla teması olan bir General Baş- bakana, belki Aydemirin arkadaşları için bildirdiği nakil yerleri üzerinde düşünülebileceğini hatırlattı. o İnönü, onu da fena halde tersledi: Bari gelsin, Talât Aydemir Genel Kurmay Başkanı olsun, sen de yardımcısı olursun.» İsmet Paşanın tepesinin attığı his- sediliyordu. Sanki bir aslan kesilmiş- ti. «O kadar» dedi ve gidip Kabinesiy- le, asilerin Divanıharbe verilmemesi için temas edeceğini bildirdi. Dışarıya çıktığında, koridordaki subaylar ken- disini hararetle alkışladılar. İsmet Pa şa, Genel Kurmay binasının son ada- ma kadar müdafaa edilmesi için emir verdi. Kumandayı eline aldığı hisse- diliyordu. Otomobiller hareket etti. Doğruca, Hava Kuvvetlerindeki ka- rargaha gidildi. Yeni şartlar Hava Kuvvetlerine (odönüldüğünde, Bakanlar ve parti liderleri bam- başka bir İnönüyle karşılaştılar. Bu, önemli günlerin İnönüsüydü. Gülü- yor, şaka ediyor, takılıyordu. Ken- dinden emin, rahat bir hali vardı. Bütün derdi, kararını verinceye ka- dar sürmüştü. oOKararını bir (kere verdiğine göre artık rahattı. Bir müddet sonra, bir Amiral A- si albayın cevabını getirdi. Bu. bir vazıh cevaptı. Talat Aydemir, o ça- lımlı halini kaybetmişti. Şimdi, ar- kadaşları hakkındaki bütün mua- meleyi kabul ediyordu. oOİki ricası vardı: Kendisi emekliye sevkedilme- sin ve bir cezai takibata maruz bıra- kılmasın. Odadakilerin yüzleri güldü. İş, hal yoluna giriyordu. Fakat İnönü, teklifi derhal reddetti. Ne yapacağı- nı söyiemişti. Yarın sabah, bunla- rın hepsini emekliye sevkedecekti. A- İnönü Harp Okuluna yaptığı bir ziyarette Harbiyelilerle Tırnak etten ayrılmaz AKİS, 26 ŞUBAT 1962