TAR İ H İhülal Hamamda Şarkı II 27 Mayıs sabahı, İhtilâlin başarıya ulaştığı milletin coşkun sevinciyle sabit olunca ihtilâlciler ilk istişari toplantılarını Genel Kurmayın Şüra salonunda yaptılar. Bu sırada, İzmir- de bulunan Orgeneral Cemal Gürsel bir askeri uçakla başkente gelmiş ve arkadaşlarının başındaki yerini al- mıştı. Komite ilk iş olarak, Hükümet teşkili meselesini müzakere etti. Bu toplantıya daha sonra, Başbakanlık- ta devam edildi. Cemal Gürsel arka- daşlarından, kendisine bir kaç yar- dımcı verilmesini istedi. İhtilâlciler, üç Albayın Başkana yardım etmesini münasip gördüler. Bunlar Ekrem A- cuner, Alpaslan Türkeş ve Suphi Ka- ramandı. Hükümet 'kuruluncaya ka- dar, adeta birer Başbakan Yardımcı- sı gibi çalışacaklardı. Fakat, leri geçici ve gayriresmiydi. üyelerinden bir tanesine resmi görev irerdi: Osman Köksal. O Muhafız A- layı Komutanlığını da uhdesinde mu- hafaza etmek suretiyle Cumhurbaş- kanlığı Umumi Katipliğine getirildi. Bu suretle, Başkan Gürselle daimi ir- tibat halinde olacaktı. İhtilâlciler, sâdece hareketin ba- şarıya ulaşması için plân hazırlamış- lar şahısları bakımından ne yapacak- larını pek kestirememişlerdi. Seçim yapıp, iktidarı devredeceklerdi, Ama, bunun dahi yolunu tâyin etmemişler- di. Doğrusu istenilirse, buna vakitleri da olmamıştı. Aralarından ancak bir tanesi, sadece ne yapacağını değil, bunu nasıl yapacağını dahi plâna bağ- lamıştı. Bu Alpaslan Türkeşti. Alpaslan Türkeş, plânının tahak- kukunda ilk başarıyı üç yardımcı ara- sına girmekle kazandı. Şansı daha da yaver gitti. Başkent bir anda yabancı muhabirlerle dolmuştu. Bunlar, İhti- lâlcilerle konuşmak, fikirlerini ve gö- rüşlerini öğrenmek istiyorlardı. Mese- la önemliydi. Zira, ilk Radyo deme- cinde yeni rejimin dış pe en ne olacağı belirtilmişi, ama gazetec ler tatmin olunmuşa Dal Aralarından bir kaçı, bunların yuvar- lak laflar olduğunu söyledi. Komite, yabancı muhabirlere bilgi verilmesini uygun buldu ve bu işe, en iyi ingilizce bilen iki Albayı memur etti: Alpaslan Türkeş ile Sami Küçük, Zaten Sami Küçük İhtilâl sabahının karanlığında elçilikleri dolaşmış ve endişe edilecek bir şey olmadığını söylemişti. Ucuzluk İRSEL'de AKİS — 99 Yeni O gün, Genel Kurmayın brifing sa- lonlarından birine alınan yerli ve yabancı basın mensupları karşılarında iki değil, bir Albay buldular. (Bu, akıllı bakışlı, iyi ingilizce konuşan, tipik Alpaslan Türkeşti. Basın men- supları üzerinde bıraktığı intiba, ken- disiyle ilk konuşan herkesin üzerinde bıraktığı gibi müsbet oldu. Türkeş, toplantının mizansenini iyi hazırla- mıştı. Yanında, bir yedek subay ter- cüman vardı. Başta tercüman vasıta- sıyla konuşan Albay, daha sonraları soruları direkt olarak ingilizce ce- vaplandırmaya başladı. Bu, muhatap- larını büsbütün teshir etti. Bir ara, adı sorulduğunda şöyle cevap ver- di: "— M. B. K. üyesi Alpaslan Tür- Böylece ertesi gün dünya basının- da "Türk İhtilâlinin Kudretli Alba- yı" efsanesi boy gösterdi. o Doğrusu istenilirse bu, yabancı basının bir ih- tiyacını da giderdi. Zira dünya bası- nı, Türkiyedeki hareketi, ihtiyarı dı- şında, Mısırda Kral Faruğa karşı gi- rişilen darbeyle mukayese ediyor ve bir Nasır keşfine çalışıyordu. İşte, Gürsel Mısır ihtilâlinin General Ne- cibiydi. Ya Nasır? Gazeteciler Türk İhtilâlinin Nasırını Alpaslan Türke- şin şahsında buldular ve hayatların- dan pek memnun Genel Kurmaydan ayrıldılar. Bu sırada, Komitenin gazeteciler- le temasa memur ettiği Albaylardan ikincisi, Sami Küçük -ki sonradan, Komitenin Basın Sözcülüğüne getiril- miştir- basın toplantısının yapıldığı salonu Genel Kurmay binası içinde aramaktaydı. Evet, plânı ve programa hazır Alpaslan Türkeşin işleri gerçekten iyi gidiyordu. İkinci Korur G ürselin üç yardımcısından ikisi, bu görevi fazla ciddiye oalmadılar. Acunerin işleri henüz bitmemişti. Karaman, Ordu ile ilgili bir mesaiye girişti. Sâdece Türkeş Başkan Gür- selin yanındaki yerini muhafaza et- ti ve bunu bir emrivakiyle geçicilik- ten çıkarıp daimi hale sokmaya mu- vaffak oldu. "Kudretli Albay" daha işin başın- da, gözünü bir makama dikmişti: Başbakanlık oMüsteşarlığı. Bu ma- kamın, bazı hallerde Bakanlıklardan üstün olduğunu Ahmet Salih Korur misali ortaya koymuştu. Türkeş, e- ger işleriiyi idare edebilirse fili Hü- kümet Başkanlığını bu sıfat altında yapabileceğini kestirdi ve (o gayretle- rini o hedefe yöneltti. Evvelâ, Baş- Alpaslan Türkeş Tırnaklar yeni söküldü bakanlıktan ve Cemal Gürselin ya- nından hemen hiç ayrılmadı. Hep or- talarda dolaştı. Nitekim, aradığı fır- sat bir kaç gün sonra eline geçti. Ay sonuydu. Yeni aya ait maaşların ve- rilebilmesi İçin bir itâ âmirine ihti- yaç vardı. Türkeş bu şerefli ogörevi seveseve üzerine alacağını o bildirdi ve Başbakanlık Müsteşarı (o sıfatıyla imzaya bastı. Bu imzayla, kendi ken- disini de Ahmet Salih Korurun kud- retli koltuğuna tâyin etmiş oluyor- d men Korurun şık paravanalı, gösterişli odasına geçti ve orada ça- lışmaya koyuldu. Korurun kasasını açtı, Milli Emniyetle ilgili hesaplara el koydu, bulduğu başka vesikaları derledi. İhtilâlciler, aralarında "Kafata- sı Ölçücüsü" diye bahsettikleri muh- teris Türkeşin tasavvurlarından en- dişe duydukları halde, bu "kendi TÜRKOFİS Tel : 119022 AKİS — 111 AKİS, 26 ŞUBAT 1962