YURTTA OLUP BİTENLER Cemal Gürsel Maceralı bir gece buzlar eriyordu. Sabaha karşı oEti- meagutta 800 kadar havacı asker ön- lerindeki boş asfalt yolu katattiler ve Zırhlı Eğitim Tugayının evvela iki tankını, sonra diğerlerini hiç bir mu- kavemetle karşılaşmadan ele geçir- diler. İlk iş olarak Etimesguta cere- yan verildi, verici çalıştırıldı ve sabah 6.30 da Ankara Radyosu o faaliyete geçti. Bu arada, Aydemirin ele geçirile- mediğine dair bir haber karargahta heyecana yol açtı. Şimdi, Tansel Pa- şaya ne cevap vereceklerdi? Adam, nereye kaçmış olabilirdi ki? sonra mesele anlaşıldı. Asi bir kalb krizi geçirmişti. Derhal mu- hafaza altına alındı. Hadiseden bir gün sonra da, Kara Kuvvetleri Ko- mutanı Muhiddin Onur emekliliğini istedi. Arzusu kabul edildi ve yerine Ali Keşkiner tayin olundu. İnönü, saat altıda vaziyetin nor- male döndüğü ve tehlikenin bertaraf edildiği teşhisini koydu. Ben yataca- gım dedi ve evine dönmek istedi. Hüsnü Paşa telaşlandı. İrfan Tanse- lin fikrini almak lazımdı, Tansel böy- le bir geceden sonra Başbakanın ken- dilerine şeref misafiri olmasını rica etti. İnönü, «Peki» dedi. Sonra, an- cak kışla hayatına, sefer hayatına a- lışık askerlerin rahatlığı içinde her- kesin önünde soyundu. Yatakta pija- Orlon Battaniyeler Yeni KARAMÜRSEL 'de AKİS — 107 ma aradı. Yoktu, Hüsnü Paşayı bir güzel haşladı. «Tansele söyleyin, bu nasıl iş böyle. Yatakta hazır pijama olmaz mı?» Havacılar, bir daha bu eksiğin de giderileceği vaadinde bu- lundular, İnönünün üstüne titriyor- lardı. Başbakan portatif o karyolaya yattı. Kendisine bakanlara gülerek: Bildiğimiz, kırk senelik por- tatif karyola.. Ama kaç senedir yat- mamıştım..» dedi ve sonra uykuların en derinine daldı. Uyandığında saatine baktı. Sekiz- di. Halbuki, dinlenmiş, yorgunluğunu gidermiş bir hali vardı. Saatini kula- ğına koydu. Durmuştu. «Saat kaç?» dedi. 11 idi. Beş saattir mışıl (o mışıl uyuyordu. Bir A, P. 11, «İsmet Paşa vatan bir defa daha kurtardı» dedi. o Şefik İnan, sözün sahibine ters ters baktı: «— Yahu, bu adamın işi boyuna vatanı kurtarmak mı? Biraz da biz, kendi işimize kendimiz baksak.» A.P. Aman paşam... BirA. P. li, bir başka A. P. liye: "— Geçmiş olsun" dedi. Bir başka A. P. li, bir başka A. P. liye: "— Aman ucuz atlatıldı" diye göz kırptı. Bir A. P. li milletvekili de oturdu- gu yerden fırlayıp, koridorun ucunda görünen İnönüye doğru seğirtti ve: Paşa geliyor, Paşa geliyor" diye adeta haykırdı. <— Bütün bunlar haftanın sonunda cuma günü Meclisin A. P. li millet- vekilleriyle meşhur koridorunda ce- reyan ediyordu. Saat 12.30 sıralarıy- dı. Koridorda oturan milletvekilleri le de salonda alkışın kopması bir ol- du. O gün sabahın erken saatlerinde Meclise gelmeğe cesaret edebilen A. P. milletvekillerinden çoğunun yüzü gülüyordu. Gözlerinin şişkinliğinden ve yüzlerindeki çizgilerin derinliğin- den geceyi uykusuz, bir hayli rahat- sız geçirdikleri belliydi. Buna rağmen pek fazla düşünceli görünmüyorlar, bir gün evvelki gibi şaşkına benze- miyorlardı. İşler düzelmiş, bir bakı- ma rahatlamışlardı. Hele A. P. Ge- nel İdare Kurulu üyeleriyle AA. P ileri gelenlerinin keyfine diyecek yok- tu. Ne var ki, Meclis koridorlarının fazla yabancısı olmayan bazı kişiler, aynı çehrelerin birkaç gün evvelki du- rumunu bildiklerinden pek eğlendiler, İki ayrı yüz şeklini gözlerinin önüne getirip, kah yüzlerini buruşturdular, kah tatlı tatlı tebessüm ettiler. Zira geride bıraktığımız hafta A. P. yöneticilerinden Burhan Apaydının ihracıyla A. P. grup karışıvermiş, her milletvekili bir aslan o kesilmiş- ti. Apaydının ihracıyla son bulan İnönü kumandanlarla birlikte Eski askerler ölmezler AKİS, 26 ŞUBAT 1962