YURTTA OLUP BİTENLER Çankayada toplantı B u hadiseler hazırlanırken, Kabine Başbakanlıkta toplantı halindey- di. Nakil listesinin tebliğinin bir ta- kım hadiselere yol açacağı hiç kimse, nin meçhulü değildi. Ancak, hareke- te kimlerin katılacağı ve bunun hac- mi bilinmiyordu. Hükümet darbe mü- teşebbüslerinin hevesini baştan kur- mak için bir tedbir düşündü. Cumhur- başkanı, Başbakan ve Parti liderleri radyodan millete ve vatandaşlara hi- tap edeceklerdi. Cumhurbaşkanı ev- vela bu tedbirin henüz erken olduğu fikrini ileri sürdü, fakat vaziyet karı- -ınca aksi tezi kabul etti. Kabine toplantı halindeyken Kuv- vet Komutanları Çankayaya çıktılar. Onları, toplu halde Bakanlar takip et- tiler. Saat tam 16 da Başbakan İnönü nün 0003 plâkalı arabası, nizamiye kapısından içeri girdi. Gazeteciler, müthiş soğuğa rağmen kapıda bekli- yorlardı. Önlerinde, sadece Bülent E- cevitin arabası durdu. Çalışma Baka- nı eski gazeteci: «— Köşkte Cumhurbaşkanı ile toplantı var. Oraya gidiyoruz» dedi. ve uzaklaştı. Gümüşpala, Başbakan Yardımcısı Akif Eyidoğanın lüks Cadillac'ı | ile geldi. Son gelen, on dakikalık rötar- la İsmail Rüştü Aksal oldu. Havanın alabildiğine soğuk olma- lı ve yağan karın da şiddetini arttır mam dolayısıyla gazeteciler nizami- yedeki nöbetçi barakasının içine sı- -ındılar. Ancak, içerdeki toplantının başlamasından beş on dakika sonra, nizamiyenin sağından ve solundan bi- rer takım, teçhizatlı ve silahlı aske- rin kapıya yaklaşması gazetecilerin dikkatini çekti. Askerlerin bir o kıs- mında Thompson'lar, bir kısmında hafif makinen tüfekler, bir kısmında da telsiz cihazları bulunuyordu. Mu- hafız Alayına mensup iki takım, baş- larındaki teğmenin komutasında, on metrede bir olmak üzere karların ü- zerinde mevzi aldılar. Makinceilerini kurdular ve arkasına yattılar. Silah- ların namluları, Çankaya Köşküne gi- ren üç ayrı yola çevrilmişti. Bu hazır- lık tamamlandıktan sonra telsiz ko- nuşmaları başladı. Durum basın mensuplarını alaka- landırdı, iki foto muhabiri askerlere doğru yaklaşıp, resimlerini çektiler. Teğmen fotoğrafçılara koştu ve engel olmak istedi. Bu arada bir de küçük münakaşa oldu. Fotoğrafçılar çektik- leri ile yetinmek zorunda kaldılar. Vakit ilerledikçe olaylar gelişme kaydetti. 120 plâka numaralı bir as- keri jeep mütemadiyen Köşk ile An- kara arasında gidip geliyor, bazı su- bayları taşıyordu. Bunlar, birlik ko- mutanlarıydı. Saat 17.10 da da, bir station - wagon bazı M.B.K. üyelerini getirdi. Onlardan on dakika sonra bir başka M.B.K. üyesi, Salahattin Özgür Volswagen arabasıyla göründü. Endişeli bir zat S aatlerin 17.401 gösterdiği sırada gazeteci kalabalığının bulunduğu yere, Köşkün nizamiye kapısından çı- kan bir Bakan arabası yaklaştı. 0021 plaka numaralı araba Basın Yayın Bakanı Kâmuran Evliyaoğlunu taşı- yordu. Evliyaoğlu basın mensupları- nın bulunduğu noktada arabasından Cevdet Sunay- İrfan Taneri indi, gazetecileri etrafına topladı. Ha- linden son derece heyecanlı olduğu bel- liydi. Yüzü sapsarıydı, dudakları titri- yordu. Gazetecilere ilk sö Arkadaşlar, sizlerden bazı ri- calarda bulunmaya geldim» oldu. Sonra, durumu kesik kesik anlat- - Birbuçuk saate kadar, harekât başlamış olacaktır. Yani, halen bir İhtilâlin içinde bulunuyoruz. Ne ola- cağımız hiç belli değil. Buradan sağ çıkıp çıkamayacağımızı bile bilmiyo- ruz. Toplantımızın ne kadar süreceği meçhul. En iyisi, burada beklememe- nizdir.» Bakanın sözleri, yeni suallere yol açtı. Bir gazeteci, içerde ne olduğunu sordu. Evliyaoğlu: — İçerde, duruma bir çare arıyo- ruz. Ne yapılacağı, henüz kestirile- medi. Fakat Cemal Paşa, İsmet Paşa, Ragıp Gümüşpala, Bölükbaşı, Alican, Cevdet Sunay birer radyo konuşması yaparak millete ve Orduya nasihatta bulunacaklar. Radyo ekipleri ogeldi. Seslerini alacak diye cevap verdi. Seal titreyen Bakan, Oo kendisine verilen sigarayı yakarken bir hayli güçlük çekti. Elleri de, sesi derece» sinde titriyordu. Bu sırada, kalabalı- ğa koşarak katılan bir muhabirin: — Ben şimdi Meclisten geliyo- rum. Harp Okulu, tanklarıyla Meclisi sarmaya başladı» demesi şaşkınlığı paniğe çe irdi. Evliyaoğlu gazetecile- re dönere — Ya, ben size söylemedim mi ? Başladı işte.. Şimdi, ne yapacağız?» dedi ve arabasına bindi. Arabası kalk- madan gazeteciler sordular: — Kâmuran bey, bu hareketi Harp Okulu mu yapıyor? Başlarında kim var, acaba? Evliyaoğlu bu soruyu şöyle cevap- landırdı: — Evet, maalesef Harp Okulu yapıyor. Başlarında da komutanları Talât Aydemir varmış..» Bir başka gazeteci, subaylardan tevkif edilen, veya emekliye sevkedi- len bulunup bulunmadığını sordu. Ev- liyaoğlu hemen ve kuvvetle: — Hayır, yok» dedi, sonra de- vam etti : — Ne emekliye sevketme, ne tev- kif.. Sadece, bazı kumandanların yer- leri değiştirildi. Tâyinleri yapıldı. O kadar..» Sonra arabasına binip uzaklaştı. O sırada, Şinasi Osma belirdi. Osma, yolun kenarında duran bir taksiden AKİS, 26 ŞUBAT 1962