ri, Birleşik Amerikanın Moskova Bü- yükelçiliği kanalı ile girişilen dip- lomatik temasların bir işe yaramadı- ğını söylemekteydi. Öyle görünüyor ki Şansölye, General De Gaulle ile son mülakatından sonra bu fikrini daha belirli bir hale getirmiştir. Ge- neral De Gaulle'ün bidayetten beri Sovyetlerle bugünkü şartlar dahilin- de müzakereye girmenin yersiz ola- cağı kanaatini taşıdığı omalumdur. Şimdi Adenauer de Başkan Kemliedy' ye gönderdiği mesajda artık bu son- dajlardan vazgeçilmesini o istemiştir. Başkan Kennedy ise bu fikirde olma- dığını, Adenauer'in görüşüne o katıl- madığını son basın o konferansında oldukça soğuk bir İfade ile açıklamış bulunuyor. Sovyetlerle bu diplomatik temas- lardan vazgeçilmesini isteyen Adena- uer diğer taraftan 27 Aralık 1962 ta- rihli Sovyet notasına verdiği cevap- ta Rusya ile müzakere ihtimalini büs bütün reddetmiş değildir. Batı Alman- yanın Moskova (Büyükelçisi (oHans Kroll - ki sık sık yetkilerini aşmakla suçlandırılmaktadır-, Gromiko'ya tevdi ettiği cevapta, Sovyet Rusya- nın doğrudan doğruya Batı Alman- ya ile müzakereye girmek telkinine kapının aralık bırakıldığını ima et- miştir. Batılılar arasında bu düzene son vermek zamanı gelmiştir Sovyetler Krutçefin tasası Sulh içinde beraber yaşama naza- riyesiyle içeride, taşkınlıkları ile dışarıda hiç kimseyi memnun edeme- miş gibi görünen Sovyet Rusya Baş- bakanı Nikita Krutçef, zaman zZa- man birbirini tutmaz hareketlere ge- çiyor ve çelişmeli durumlara düşü- yorsa, bunun sebepleri arasında Sov- yet Başbakanının maruz kaldığı taz- yikleri de aramak gerekir. Emel Kundura Mağazası En son model ve en dayanıklı bay - bayan kunduralarını yalnız EMELDE bulabilirsiniz. Adres :Ulus İş hanı No : 14. C. ANKARA Akis - 110 AKİS, 26 ŞUBAT 1962 Hiç yoktan çıkarılan Berlin hava koridorları meselesi bunlardan biri gibi görünmektedir. Batı (o Berlinin Batı Almanya ve dış dünya ile hava- dan irtibatım sağlayan ve şimdiye ka- dar münhasıran Batılılar tarafından kullanılan koridorlardan o Sovyetler- de manevra ve münakale için fayda- lanmaya kalkmışlardır. Bu konuda sert notalar teati edilmiştir. Batı- lılar Moskovanın bu arzusuna kati- yen yanaşmamışlardır. Fakat obun- dan doğan gerginliğin Berlin mesele- sini hep tasa tutmak, tehdidi hiç ek- sik etmemek gibi bir fikre hizmet et- tiği de muhahkak gibidir. Hatta Sov- yetler, bu suretle, ikinci bir Berlin ablukasının bu kere kesin ve tam o- lacağını anlatmak ister gibi görün- mektedirler. Birçok müşahit bu olayın da di- ger bir çokları gibi Sovyet Rusyada ve umumi olarak Sovyet blokundaki sert tutum am bir tâviz ol- uğu kanaatin Bu noktada “Çin - Sovyet ihtilafı tekrar ve otomatik olarak bahis ko- nusu olmaktadır. Ponomaref'in ziyaretti Geçirdiğimiz hafta Sovyet (o Rusya omünist Partisi merkez komite- si sekreterlerinden Ponomarefin baş- kanlığında kalabalık bir parti heyeti- nin Kuzey Vietnama hareketi dikka- ti çekmiş ve bu teşebbüs Sovyetlerin Çin ile olan ihtilaflarında Ho Şi Mi- nin aracılığını sağlamaya çalıştıkla- rı şeklinde yorumlanmıştır. Ponomaref partinin par- kili sayılmaktadır. de Krutçef - Mao sinde, o fırtınalı hesaplaşmada ha- nt bulunduğu ve yatıştırıcı bir un- sur olduğu da bilinmektedir. Ho Şi Mine gelince, o da XXII. kongrede Çin başdelegesi Çu en Lal gibi, Kong- re bitmeden ayrılıp gitmiştir. Fakat Kuzey Vietnam başkanı Moskova i- le ihtilafım açıklamaktan kaçınmış, herhalde daha mutedil bir tavır ta- kınmıştır. Bu itibarla Moskovanın Ho Şi Kinden aracılık yapmasını istemesi mümkündür. Fakat diğer taraftan Çinhindi yarım adasında en nevraljik nokta haline gelmiş bulunan o Viet- namda bir belâ çıkarmamak gayret- lerinin de bunda yeri ve rolü olabilir. Bira bütün belirtiler Sovyetlerin bu- gün için Amerika ile Güney Doğu Asyada hâdise yaratmamak istedik- lerini a buhranın- da takındıkları a bunu isbat eder mehiyeliedir. Buna mukabil A- DÜNYADA OLUP BİTENLER merikalıların tuttukları Güney Viet- inin desteklediği komünist Kuzey Vietnam arasında münasebet- ler gittikçe gerginleşmektedir. Bu- rada bir askeri basarı Çinin nüfusu- nu yükseltecektir. Binaenaleyh Po- nomaref Hanoi'ye bir arabuluculuk aramaya gitmiş olduğu gibi, rı zorlamamak hususunda Ho ne telkinlerde bulunmak için de gön- derilmiş olabilir.