Con Ahmedin Devr-i Daim Makinesi pası olanı sızdırmanın, ona bir takım pahalı menfaatler sağlama- nın memleketlere fayda vermediği, bilâkis eşitsizlik ve dolayısıyla huzursuzluk getirdiği bilinen hakikatlerdendir. Hele "Versin kerata!" zihniyetine omüptelâ Maliye Bakanlarının devler hazinesini başarılı tarzda doldurduğu hiç işitilmemiştir. Şimdi, bu usül bizde deneniyor. Bu usül bizde denendiği için de, iktisadi durumumu» ve bilhassa piya- sanın hali ortada.. İşte, serinin son marifeti: Dışarıya çıkmak isterseniz, devlet 902 kuruşluk doları size 13.50 liraya »atacak ve siz bu dolarlardan 200 adet almaya mecbur tutula- caksınız ya.. Farzediniz ki seyahatiniz size sâdece 150 dolara maloldu. Meselâ, ilk gün rahatsızlandınız ve döndünüz. Dolarlarımızı ne yapa- caksınız ? İade, değil mi? Mükemmel. Ama, Maliye Bakanı Kurdaş 13.50 liradan sattığı dolarları, sizden ancak 902 kurusa alacaktır. Ne- den? Zira, devlet ticaret yapıyor Yahut, Londraya bir uçak bileti aldınız, fakat mazeretiniz çıktı ve Âtinadan döndünüz. Paranızın bir kısmını geri istiyorsunuz. Pek âlâ. Ama, dolar 902 kurut üzerinden.. Gerçi, siz bilet ücretini öderken dolar 13.50 Hıradan hesaplanmıştır. Ooo, geçmişe mazi, yenmişe kuzu derler. Döndüğünüzde, yâni siz satıcı, devlet alıcıyken hesaplar altüst olmaktadır. İhtimal, çocuk oyunlarında kullanılan tâbirle, sizden kesi- len "hamam parası'dır. Turizmi Bütün bu oynak tutumların sebeb-i hikmeti bu ya.. Tu- rizm turisti, turist döviz getirecek ve biz kalkınacağız! Gerçi, dehşet- li devlet adamlarımızdan bazıları da aynı parlak hülyalar içindedirler ve bunlardan devlet adamı vasıfları en ziyade müsellem olanı mute- ber Taninde döktürdüğü bir başyazıda Con Ahmete taş çıkartacak şe- kilde bütün dertlerimizi halletmektedir ama, gene de iki fiyatlı dola- rın faydasını anlamak kabil değildir. Gelen turist, dolarım 13.50 lira- dan bozdurmamaktadır ki kur farkı Türkiyeyi yabancılara ucuzlatsın. Almanların ucuz markı, Rusların ucuz rublesi hep böyle gayeyle icat olunmuştur. Bizim icadımız ise şu: Yabancı bancılara Türkiyeyi pahalı kılmak!. diyarları Türklere, ya- Fe, böyle davranınca turizim gelişmez de ne olur, lüfen söyler misiniz f Yahut -gelen ,turist dövizini Bankasına mı koşar? Ama, 200'erden dolarlar dışarda bozdurmaz da, Merkez kanatlanıp uçmaya başlasın, siz feryadı o zaman dinleyeceksiniz. lar bu konuyu menfaatlerine alet et- mek istemektedirler. Armağanın bundan sonra söyle- dikleri, son günlerde ağızlara sakız olan bir meseleyle ilgiliydi. | İrtibat Bürosu Başkanı, bir şahıs tarafından ortaya atılan ve İhtilâl hükümetinin fikriymiş gibi gösterilmeğe çalışılan "Dinde Reform" cevherinin mahiye- tini anlatıyordu. Mesele son derece iyi istismar edilmişti. Böyle bir me- seleden istifade etmeğe kalkışanla- rın maksatları ve kişilikleri biliniyor- du. Ancak M. B. K..meseleyle ilgisi bulunmadığmı. belirtmeye Armağanı memur etmişti. K. sözcüsü bu konudaki söz- lerini bitirdiği zaman basın mensup- larının yüzleri gülüyordu. Haber, iyi haberdi. Gerçi, M. B. K. nin geride bıraktığımız hafta içinde sık sık yaptığı toplantıların havası, bir iki hafta evvelkilerine nazaran çok daha başka olmuş, Silâhlı Kuvvetler 20 temsilcileri bazı konular üzerine bü- yük rahatlıkla eğilmişlerdi. Ama toplantıların haber olarak değeri pes azdı. Hem, bunlar daha evvel va- rılan bazı kararları bir araya geti- rip oylamaya sunmaktan ibaret gi- biydi. Çoğunluk genel olarak sağla- nabiliyordu. Ama, eksikler de olmu- yor değildi. Komitenin ve Bakanlar Kurulunun üyesi olan iki General, son toplantıların ekserisine katılma- ılar Haftanın içinde yapılan toplantı- lardan sâdece birisi diğerlerine naza- ran daha uzun ve hararetli geçti. Çar- şamba günü öğleden sonra mütad sa- atte -14.30 dur- yeni Meclis binasın- daki bol ışıklı, mütevazi toplantı sa- lonuna çağrılan üyelerden Meclis ka- pısında ilk görüleni Albay Köksal ol- du. Köksal bu defa sivil giyinmişti. Gri, üç düğme elbisesine koyu bordo bir kravat bağlamıştı. Elinde, hiç ek- sik etmediği kahverengi çantası var- dı. Jeeple gelmişti. Büyük kapıda in- di. Bir-iki saniye duraladı. Son gün- lerde yanında görmeğe pek alıştığı gazetecileri arıyor olmalıydı Ne var, ki basın mensupları, geride bıraktı- gımız hafta mekân olarak gene Baş- bakanlığın önünü seçmişleri karargâ- hı orada kurmuşlardı. Köksalı bir başka Albay takip etti. Denilebilir ki: İhtilalden bu yana en az konuşmak- la şöhret yapmış sessiz sedama Al- bay Acuner, otomobilden iner inmez Meclis kapısından dalıverdi. Yaptığı tek hareket, kapıda sert adımlarla dolaşan iki Mehmetçiği başıyla se- lâmlaması oldu. İstanbuldan dönen Refet oAkso- yoğlu, otomobilini küçük kapının ora- da bırakmayı tercih etmişti. O da sessiz sedasız içeri kayıverdi. Komite üyelerinden çoğu, yeme- ğini Meclis lokantasında yiyordu. Al- bay Ataklı, Havacı genç Binbaşı E- manullah Çelebi lokantanın gediklisi sayılıyorlardı. Şükran Özkaya, Kâ- mil Karavelioğlu da lokantanın sayılı müdavimlerindendi. Toplantıda üzerinde durulan konu, bir açıklamanın yapılmasıyla ilgiliy- di. Osman Nuri Çerman adındaki bir vatandaşın dinde reformla ilgili fikir- leri, M. B. K. ne son günlerde bir hayli üzüntülü günler geçirtmişti. Bu akıllı vatandaşın ortaya attığı ve -belki kasden, belki de ei m neticesi- umumi efkâr -Kurucu Meclis hakkında fikri olanlari bu kit- leye dahil etmemek gerekir- kanun teklifi seklinde duyurulan reform hi- kâyesi, büyük sızlanmalara o sebebi- yet vermişti. Komiteye mektup ve telgraf yağdırılıyordu. Bu bakımdan bir açıklama yapmak gerekliydi. Ko- mite meseleyi iki yönden ele aldı. Ba- zı karıştırıcıların meseleyi (oKurucu Meclise, dolayısıyla M. B. K. ne ma- lederek yaptıkları propaganda halk üzerinde ziyadesiyle kötü tesir bıra- kıyordu. Ayrıca, "dinde reform ya- pılacak” teranesi, Atatürkçülük il- kelerini zedelemek amacını gütmek- teydi. Hafta sonundaki açıklama kesin ve sert oldu. Bütün bu hususlar açık- ça anlatıldı. Anlatıldı ki, din konusun- da İhtilâl idaresinin fikri zaman za- man açıklanmıştır. Herkesin dini i- nançlannda (o serbestiyetine (o İhtilâl hükümeti ziyadesiyle hürmet etmek- te ve bunu Anayasayla teminat altı- na almaktadır. . B. K. nin, geride bıraktığımla hafta içinde yaptığı diğer toplantı- larda ele alınan konular, genel olarak, Referandum için yapılacak gezilerle ilgili oldu. Komite üyeleri önümüzde- ki hafta içinde muhtelif illerde gezi- lere çıkacaklar ve Referandumla il- gili konuşmalar yaparak Anayasayı tanıtma kampanyasına filen işti- rak edeceklerdir. AKİS, 26 HAZİRAN 1961