Bir tanımsızlık Be bir devrede, C. H. P. için bir talihsizlik Genel Sekreter basi- larında bir ülser ameliyatı geçirmiş- ti. Bir yandan müdahaledeki basarı nisbetinin fazla olmaması, diğer ta- raftan ameliyat sonrası tedavinin iyi netice vermemesi Genel Sekreterin dayanılmaz mide ağrılarına son ver- medi. Bir süre iman kuvvetiyle va- zife gören Aksal tekrar yatağa dü- şünce, ülserinin peptik ülser denilen cinsten olduğu ve ikinci bir müdaha- leyi gerektirdiği, bunun için de dışarı- ya gitmesi mecburiyetinin bulunduğu ortaya çıktı. Nitekim Aksal, geçen hafta yapılan Kadıköy kongresine gitmeye ve orada partisinin durumu- nu, görüşünü hazırlıklarını anlatma- ya, niyetliyken sıhhi durumu netice- si evinden ayrılamama zorunda kal- dı. Bu, lüzumlu bir açıklamanın, is- teristemez gecikmesi neticesini ver- di. Tabii, Aksalın mesai arkadaşları kendisine ellerinden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışmaktadırlar a- ma, bazı sözlerin Aksalın müstesna şahsiyetinden kuvvet alması gerek- mektedir. Bu yüzdendir ki Genel Sek- reterin yakınları ve arkadaşları ken- disini bir an önce gitmeye ve tedavi- sini ikmal etmeye şiddetle zorlamak- tadırlar. Aksal, muhtemelen önü- müzdeki günlerde ameliyata gidecek ve Temmuz ortalarında yurda döne- cektir. Kurultay da Temmuz sonunda veya Ağustos basında yapılacağına göre Aksal o tarihte vazifesi basın- da, tam sıhhatini kazanmış olarak bu- lunacaktır. Kurultayın bu yıl C. H. P. için taşıdığı önem, herkesce bilin- mektedir. İktidarın anahtarı çe Merkezin arzusu, C.H.P. nin iktidardaki tutumunu millete a- çıklayacak tasarıların -ki şimdi, bun- lar üzerinde ciddiyetle çalışılmakta- dır- evvela Kurultaya sunulması ve Kurultay kararlan olarak partiye maledilmesidir. Böylece, hem müs- takbel iktidar partisinin müstakbel politikası üzerinde umumi efkâr ken- di fikrini söyleme imkanına kavu- şacak, böylece tasarılar üzerinde Ku- rultaydan önce dahi rötuşlar yapıla- bilecek, hem de Kurultay kararlarıü partinin lider takımım iktidar yılla- rında bağlayacaktır. Tasarıların bir çoğu, partinin A- raştırma Bürosunda, mütehassıslar tarafından hazırlanmaktadır. Kurul- muş olan komisyonlar, sessiz sedasız çalışmaktadırlar Çalışmalar etrafın- da ketumiyet muhafazasının sebebi, ortaya bir sürpriz tesiriyle çıkılma- sının teminidir. C H. P. öteki parti- lerden gelecek tarizleri karşılama- ma, bir horoz döğüsüne vesile verme- me yolundaki prensip kararına sadık AKİS, 26 HAZİRAN 1961 Vermeyince Mabut... Medeniyet, çeşit demektir. Kültür de öyle. Bu gerçekleri kabul ettik- ten sonra iki gecekondu parti, A.P. ve Y.T.P. nin liderleri ile onla- rın propagandasını yapan Eairuka gazeteler idarecileri hakkında pek parlak kanaat sahibi olmak güçleşmektedir. Zira üstadların bir kusur- ları varsa, -dol doksandokuzu bir yana bırakın-, o da hep aynı bayat türküyü söylemeleridir. Hani, gençliklerinden kalma şarkıları ağızlarından düşürmeyen kart çapkınlar vardır. Vaktiyle o yoldan kız kandırdıkları için hep aynı usülleri geçer akçe bilirler de, Rock'n Roll devrinde Ramona'yı söyleyerek gülünç olurlar. İste, bizim dehşetli po- litikacılar onları hatırlatıyorlar. D.P., bugün ne önemsiz meseleler olduğu meydana çıkmış bulunan bir takım Aslanköy, Senirkent hâdiselerini ustaca monte ederek 1946 - 50 C.H.P. sini sarsmıştır ya.. "Yağ satarım, bal satarım; ustam gitti, ben satarım" diye etrafta dört dönen gecekondu partiler liderleri -bil- hassa aklıevvel Y.T.P. liler- şimdi aynı oyunu 1961 C.H.P. sine oyna- maya kalkışmaktadırlar. Halbuki devir ve şartlar değişmiş, GAP. ik- tidarda değil muallakta, bir başka heyet memleketi idare ediyor.. Ama, kör değneğini bellemiş gibi, gazetecileri ve sözcüleriyle yeni partiler bir "C.H.P. Baskısı" senfonisi çalıyorlar. "C.H.P. Baskısı" dedikleri de, ya Y.T.P. ye geçmiş ve vaktiyle halka kan kusturmuş bir eski D.P. Başkanına halkın sopa çekmesi, ya o sat baklanda eski mağdurlarının ihbarda bulunmaları.. Böyle bir hadise oldu mu, in partiler feryadı basıyorlar ve C.H.P. yi suçlamaya kalkıyo! Haydi, denilsin ki muhbirler C.H.P. li Haydi, Hi ki muhbirle- ri teşvik eden da C.H.P. Genel Merkezi. Haydi, böyle hadiselerin mik- tarının, bütün büyültme çabalarına rağmen henüz bir alla parmakları kadar sayıyı bulmadığım da unutalım. Ama, bu ihbarlar kime yapılı- yor? Hükümete! Kim harekete geçiyor? Savcılar. Bunlar nereye veri- liyorlar ? Mahkemelere! O halde? Hükümette, Nasır Zeytinoğlunun CHP. yi tuttuğunu, her halde yâr-i vefakarları Y.T.P. liler ileri iğ mezler. Adalet Bakanından da şüphe etmek imkânı yok. Hee, C.H. nin kudreti ne ki hakimleri elinde kukla gibi oynatacak? İktidarda be lunan M.B.K. nin tarafsızlığını ise, gecekondu partilerin organları her gün yazıyorlar. Bu CHP. bütün bu şartlar altında nasıl baskı yapabi- liyor -o C.H.P. ki, arazi vergisini dört misilden üç misile indirememia- tir-, hayran kalmamanın yolu yoktur. Talana muhbir mahküm olur- cezasını görür. Bundan C.H.P. ye ne ? Ama, her şey gösteriyor ki mesele "CH.P. Baskısı" değildir. Me- sele, bir yanlış teşhisin kurbanı olan bizim dahi gecekonducuların ha- yal aleminde yaşamalarıdır. CHP. nin tenkit edilecek tarafı mı yok? Bin tane! Ama, bundan onbeş yıl önce CH.P. iktidardayken onun bas- kı yaptığından şikayet ederek D.P. halkın sempatisini kazandı diye A.P. ile Y.T.P. gülünç feryatlara başlayınca halk gülmeye başlıyor. . Hiç unutulmasın, halk bir partiye gülmeye koyuldu mu, o parti- nin mutlaka anası ağlamaya koyulur. İşte, rahmetlik Nuri Demirağın kuzu partisi ve işte sözde aydınların sözde seviyeli Yetimler Partisi!. Biraz çeşit, biraz çeşni baylar! kalmakta devam edecektir. Bitirdiği- miz haftanın sonunda Turhan Fey- zioğlu kendisiyle görüşen bir gazete- giyez — Halkın bizden beklediği, cevap, fikirdir" dedi. Bu, Karanfil sokakta bir takım gerçeklerin görüldüğünün ve öyle sa- nıldığı gibi pek de boş oturulmadığı- nın delilidir. Nitekim Turhan Feyzi- oğlu bugünlerde bir İstanbul ilçe kongresinde konuşacak ve partisinin vaziyetini kısmen aydınlığa çıkara- caktır. Karanfil sokakta bu hafta; bunun zamanının geldiğine dair kuvvetti bir kanaat mevcut bulunuyordu. Y.T.P. Umulan ve bulunan Ge haftanın donlarında bir gün, halk arasındaki adı Yetimler Partisi olar. T.T. P. nin Menekşe so- kaktaki,Genel Merkezinde, partinin kalemlerinden kan damlayan idare- cileri, kalpleri heyecandan küt küt çarparak bir yazı beklediler. Bu, bir müddet evvel yayınladıkları pek deh- şetli bir bildiriye C. H. P. Genel Mer- kezinden verileceğini umdukları ce- vaptı. Fakat erdeki hesap çarşıya uy- madı ve Y. T. P. lilerin elleri böğür- lerinde kaldı. Zira dehşeti kendile- rinden menkul malüm beyanatı C. H. 17