YURTTA par posta edilmiş ve bir gümrük mo- toruna atılarak" eşiyle birlikte Hey- beliadadan doğrudan doğruya Flor- aya, Gürselin ikâmet ettiği pembe boyalı Belediye Dinlenme Evine ge- tirilmişti. Fakat Madanoğlu, aralarında en ufak bir fikir ayrılığı oObulunmıyan Gürselin, İstanbul seyahatinden ha- vaların istikrarsızlığı dolayısıyla memnun. kalmadığını (o öğrenmişti. Gürsel, Madanoğluna, Ankaraya dö- neceğini, İstanbulini İyice ısınacağı temmuzda, referandumdan sonra tekrar geleceğini söylemişti. Gürsel, Madanoğlu İle eşini öğle yemeğine a- lakoymuştu. Belediye Dinlenme Evi- nin, kiremit renkli ahşap bir çardağa sarılmış frenk asmalarının gölgeledi- ği geniş verandasında balık, salata ve kiraz yemişlerdi. İ zun uzun sohbet etmişler ve Gürsel, Madanoğluna, başıboş gezip tozmak- tan bıkıp bıkmadığım şaka yollu sor- muş, ne zaman Ankaraya döneceğini öğrenmek istemişti. (Madanoğlu da gene meşhur şartlarından dem vur- muştu. Madanoğlu, "Hazır buraya kadar gelmişken birkaç defa denize girseniz" demiş, Gürsel de, "Bu ha- vada daha göze alamam, döneceğim" şeklinde mukabele etmişti. Madanoğlu, yemekten sonra biraz uyuyabilmesi için Devlet ve Hükü- met Başkanım yalnız bırakmış, Be- lediye Dinlenme Evinin biraz aşağı- sındaki. boyanmakta olan Cumhur- başkanlığı Deniz Köşkünde soyuna- rak eşiyle birlikte banyo yapmıştı. Ertesi gün de Floryaya kendi kendi- ni davet etmişti. Gürsel, görünmektedir. çok daha dinç ve neşeli İstanbuldaki progra- gaçları ve çiçek tarhları arasında ge- zintiler yapmaktadır. Öğleye kadar birkaç ziyaretçi kabul etmekte ve yemekten sonra yatmaktadır. İkindi zamanı Belediye Dinlenme Evinden Cumhurbaşkanlığı Deniz Köşküne i- nerek kahvesini içmekte ve akşam üzeri Boğazda, kendini tanıtmıyarak otomobil (o gezintileri (oyapmaktadır. Akşam yemeklerini umumiyetle dı- şarıda yemekte, gece gri elbisesini ve repüblik şapkasını çıkarıp erken- den yatmakta, fırsat buldukça da o- kumaktadır. Hastalığını'iyice atlatmış olması- na rağmen Gürsel, sigarayı tamamen bırakmıştır. Perhize devam eden 65 İlk Orgeneral, koliserini normal se- viyede muhafaza için bilhassa ek- mek ve hayvani yağları mümkün mertebe az yemektedir. Özel dokto- 16 OLUP BİTENLER. ru EMİNSU'cu Albay Reşat Yaşat, Gürselin tedaviye kati surette itaat- kârlığını övmekle bitirememektedir. izini iyi etmekte, me- selâ öğleyin bir dilim fazla ekmek yese, akşam telâfi etmektedir. Veri- len rakı veya viski pek az miktarda olmasına rağmen, yarısını kadehte bırakmaktadır. Meyvalı ağacın dertleri Biürdiğimiz haftanın sonlarında bir akşam, başkentte Karanfil soka- ğın basındaki meşhur sarı binada, bir dar odadaki masanın etrafında pek çoğu genç adamlar toplandığında C. H.P. meseleleri ele alındı. Genç adam lardan bazıları bir takım gezilerden henüz dönmüşlerdi ve yolculuklarının intibalarıni taze şekilde muhafaza e- diyorlardı. Milletin C. H. P.den bazı istekleri olduğunu hepsi biliyorlardı. Bunu kendilerine, Genel Başkan İnö- nü de hatırlatmıştı. Bunun yanında, koparılan bir takım görültüler de vardı. Bunlara ise millet C. H. P. nin hiç umursamamasını, tahriklere kapılmamasını arzuluyordu. Genel Başkan İnönü bunu da, masanın etra- fındaki genç arkadaşlarına, Partinin Merkez İdare Kurulu üyelerine ha- tırlatmıştı. Bu İki ışık altında, C. H. P. nin yakın günlerdeki tutumu ka- rarlaştırıldı. C. H.P. nin liderler takımı men- supları, bu haftadan itibaren, baş- İsmail Rüştü Aksal Savaşa o hazırlanıyor kentteki siyasi faaliyetin müsaadesi nisbetinde yurt içine dağılarak bir yandan halkı Anayasaya Evet deme- ye davet edecekler, diğer taraftan bazı gerçekler üzerinde duracaklar- dır. Karanfil Sokaktaki Genel Mer- kezde, parti içi çatışmaların ve gaze- telere akseden kongre dövüşlerinin umumi efkârca iyi karşılanmadığı bi- linmekte, görülmektedir. Ancak bu, madalyonun bir yüzüdür. C.H. P. si- yasi faaliyetin serbest bırakılmasın- dan bu yana yüzlerce kongre yap- mıştır ve kongre yapan tek partidir. Bu yüzlerce kongrenin bir kaçında sert tartışmalar olmuş, seviyesiz SöZ- ler söylenmiş, seviyesiz (o hareketler yapılmıştır. Bitirdiğimiz haftanın so- nundaki gün, lider takımı mensupla- rından biri son derece açık şekilde: — Birader, memlekette ne kadar a de, elaltı tahrikleri hesaba katarsa- nız karşımızdaki müşkülleri anlamak kolaylaşır." demekten kendini o ala- madı. Hakikaten, C. H. P. için durum öteki İki gecekondu partinin aksine şudur: Lider takımı daima sükünet, ağırbaşlılık (oOve vekar o taraftarıdır. Gaye, hiç kimseye çatmaksızın, hiç bir şahsi çekişmeye, çatışmaya vesile vermeksizin halkın huzuruna istikbale ait ciddi fikirler, bil gecekondu partilerin lider takımı, parti politikası diye horoz döğüşünü Zira onların kanaati şu- dur: C.H.P. ye ne kadar saldırırsan, o kadar kuyruk toplarsın. Ne kadar kuyruk bulursan, o nisbette oy alır- sın. O halde, yüklen C.H.P. ye. İftira et, iftira.et Nitekim, bu politikanın şampiyon- larından biri geçenlerde "Ne yapa- lım, mevcut partilerden sâdece C. H. P. nin bir iktidar devresi var, biz de şimdi o devreye çatıyoruz" deyince Karanfil sokağı sâkinlerinin ağızları . Sanki C. H. P. devre geçmemiştir ve bu on seni yunca Türkiyede şikâyet edilecek hiç bir şey olmamıştır. Ama, o-on sene- nin desteği D. P. teşkilâtının başları peşinde koşan kuyrukçular tabii o faslı hiç ele almamakta ve milâttan evvelki hâdiseleri misal göstererek sözümona politika yapmaktadırlar. AKİS, 26 HAZİRAN 1961