YURTTA OLUP BİTENLER Referandum Görünen köy.. ( Kapaktaki o köylü) jpönü, sağ tarafında ayakta duran kısa boylu tıknaz adama: "— Kaç dakika sürdü bu defaki?" diye sordu. Ayaktaki: "— Tam dokuzbuçuk dakika, Pa- şam" deyince İnönü gevrek bir kah- kaha attı. Neşelenmişti. Etrafındaki- leri sevgiyle süzerek: "— Ben konuşurken bütün rakip- a saate bakacaklar. Fazla tutar- iltimas yapıldı derler.." dedi. "CH b. Genel Başkanının etra- fını, çevirmiş, olanlar gülüştüler. İnö- nü deva am etti: "- Sabahtan beri uğraşıyorum. Hem birşeye benzesin, hem de on da- kikaya sığsın diye..' Gene gülüşüldü. Hâdise, İnönünün e gün cereyan ediyordu. Mütevazi evin, kapıdan girince sağ tarafına isabet eden salonda bulunanlar, (Radyoevi Müdürü Nusret Altuğ ve mesai ar- kadaşlarıydı. Olayı takip için birkaç gazeteci de gelmişti. o Radyocuların amacı, C. H. P. Genel Başkanından Referandumla ilgili on dakikalık bir konuşma almaktı. Talep, o haftanın basında İnönü, ve bütün diğer parti liderlerine yapılmıştı. İlk müsbet ce- vap veren C. H. P. Genel Başkanı olmuş, kararlaştırılan saatte Ayten sokaktaki "evde buluşulmuştu. Saat 17.30'daki randevuya gelen- leri kapıda bizzat İnönü karşıladı. 77 yaşındaki delikanlı pek neşeli görünü- yordu. Arkasında kumlu mavi bir el- bise vardı. İnce mavi çizgili gömle- ğine lâcivert-mavi karışımı kravatını büyük bir itinayla bağlamıştı. Misa- firlerini içeri aldı. Radyoevi Müdürü Nusret Altuğu yanma oturttu. Altu- ğa: "— Sigaran var mı?" diye sor- du. Altuğ: "— Müsaade ederseniz içeyim e- fendim" deyince, kağ il şaka- cıktan söyle bir salladı ve: — Bitirelim işimiz de, ha? Nedensin?” dedi. O sırada teknisyenler gerekli a- u sonra, leştirmişlerdi. Teknik denemeler ya- pıldıktan sonra İnönü, evvelden ha- zırladığı ve birkaç kere provasını yaptığı Konuşmasını okumağa başla- dı. Konuşma 10 dakikayı biraz geç- miş, arada da birkaç hata olmuştu. 10 İnönü mikrofon önünde Haydin namaza! Haydin namaza Hele tam ortada, caddeden geçen o- tomobilin klaksonu hassas makineler tarafından bütün şiddetiyle zaptedil- mişti. Radyocular konuşmayı bant- tan bir kere dinlediler. Pek memnun kalmamışlardı. Fakat İnönüyü fazla yormak ta istemedikleri için bir ke- re daha konuşturmaya gönülleri ra- zı olmuyordu. Nihayet Nusret Altuğ: " şam, eğer yorulmadıysanız bir kere daha sesi banda alalım. Biz sonra, aksayan taraflarım iki bant- tan istifade ederek düzeltiriz" ode- di İlk konuşmasını dinlerken kahve- sini içmiş olan İnönü çevik bir ha- reketle yerinden kalktı, mikrofonun bulunduğu masaya doğru yürürken: "— Tabii, tabii... Ben yorulma- dım, siz kendinize bakın" dedi. Radyocular, opancurları okapat- manın doğru olacağını, dışarıdaki seslerin duyulmasının önüne geçilme- si gerektiğini söyliyerek (o İnönüden müsaade istediler. İnönü tekrar kol- tuğuna döndü. Bu arada teknisyenler hazırlıklarım yapıp, ses alma aracı- nın kontrolünü bitirdiler ve İnönüye herşeyin hazır olduğunu bildirdi- ler. 77'lik delikanlı dinç adımlarla masaya geçti ve biraz evvel itinay- la katlayıp bıraktığı metni tekrar eline aldı. "Hazır" işareti verilince konuşmasına başladı. Bu defa biraz daha süratli okuyor ve on dakikada konuşmayı bitirmeye dikkat ediyor- du. Son cümlesini bağlayıp gözlüğünü çıkardıktan sonra Radyoculara, "na- sıl oldu?" gibilerden, meraklı gözler- le baktı, ikinci konuşma birincisine nazaran daha net, daha kusursuz ve istenilen zamanda bitecek şekilde ol- muştu. İnönü sesini banttan bir kere daha, dikkatle dinledi. Sonra gene sözü teknisyenlere bıraktı. Radyocu- lar, bu defaki konuşmanın kusursuz olduğunu, birincisindeki aksaklıkların teknik sebeplerden ge söyle- yince İnönü pek keyiflendi ve: "“— Ben de kusurun bende, oldu- ğunu zannediyordum" diye takıldı. . Konuşmasıyla İnönü, Türk mille- tini Referandumda müsbet oy kullan- maya davet ediyor ve yeni Anayasa- nın hususiyetlerini anlatıyordu. Es- ki Anayasanın kötü ellerde kötüye çekilmesi öyle feci bir durum yarat- mış ve memleketi o kadar tehlikeli noktaya getirmişti ki kurtulmak için “İsyan Hakkı"nı kullanmaktan baş- ka çâre kalmamıştı. İnönü bu husu- su belirttikten sonra yeni Anayasa- nın bazı özelliklerini ve meziyetlerini söylüyordu. Konuşma, konusu itiba- riyle, .memleketin 1 numaralı devlet adamının o tarihi konuşmalarından biri değildi ama, Türk milletinin bu çok tecrübeli' sesin dâvetine tehalük- le icabet edeceği hemen hemen orta- daydı. İnönü, Radyoevi mensuplarını ka- pıya kadar uğurladı. Bununla da ye- tinmedi, bahçe kapışma kadar geldi, misafirlerinin otomobillerine binme- lerini bekledi, arkalarından el salla- yarak onları selamladı. Güneş ufuktan şimdi doğar R eferandumla alâkalı çalışmalar, kat'i tarihin M. B. K. tarafından resmen açıklandığı bitirdiğimiz: haf- ta başındaki gün hızlandı. M. B. K. çocuğun adını koymak için sabırsız- lanıyor, fakat Yüksek Seçim Kuru- lundan son cevabı almadan buna ce- saret edemiyordu. Türk Silâhlı Kuv- vetleri Komiteyi, Komite Kurulu, Ku- rul kendi memurlarım sıkıştırıyor, herkes elinden gelen iyi niyetle Re- ferandum tarihinin belli olmasına ça- lışıyordu. Referandum tarihinin tesbitinin önemi şuradadır: İntikal devresinden normal demokratik devre geçişi dü- zenleyen Geçici Anayasa, basılması zaruri bir tek elektrik düğmesi bi- rakmış, sistemin geri kalan kısmını otomatik hale sokmuştur. Referandum tarihidir ve basma yetkisi M. B. K. ne verilmiş- tir. Komite o tarihi seçtikten son- ra, işler kendi kendine yürüyecektir. Referandum bir pazar günü yapıla- cak, o pazarı takip eden cuma günü Kurucu Meclis toplanacak ve Seçim tarihini resmen ilân edecektir. Yani, Seçim gününü tesbit yetkisi Kurucu AKİS, 26 HAZİRAN 1961