SİNEMA Türkiye Geride kalan mevsim Türk sineması, geride o bıraktığımız 1960 - 61 mevsimine, geçen yıl- lardan çok daha kısır bir şekilde gir- miş ve çevrilen filmler öncekilerin kötü birer tekrarından Öteye geçe- memiştir. Başlangıçta yeni mevsimin en büyük özelliği, şiddetli bir ham film yokluğuydu. Bu yüzden de çev- rilen film sayısı -meselâ bir önceki yıla bakarak- yüzde elli oranında bir düşme kaydetmiştir. Sıkıntı, 1961 62 yılı yeni mevsiminin başında da kesin, bir oçözümlemeye bağlanmış değildir. Teni yürürlüğe giren turist dövizi kararnamesi dolayısıyla değiş- melere uğrayan kotalardan, filmciler arkası arkasına gelecek ham filmleri beklemektedirler. 1959 - 60 mevsiminin modası olan Kurtuluş Savaşımızı konu edinen filmler, bu mevsim pek tutunmadı. Bu mevsim, üzerinde en çok durulan- lar çocuk filmleriydi. Bu yüzden " Ay- şeçik"in 1959 - 60 mevsiminde kazan- dığı büyük ticari başarı, irili ufaklı her çeşitten film şirketini bu türe â- deta itmiş ve iki mevsim arasında çı- kan bu sözde "Ayşecik" filmleri -"Şeytan Kız" (Reji: Apdurrahman Palay), "Can Mustafa" (Reji: Mu- harrem Gürses), "Aliii" (Reji: Çetin Karamanbey), "Bir Yetimin Ahı" (Reji N. Akıncı), "Talihsiz Yavru" (Reji ikinci "Ayşecik" filmlerinin basarısı na ulaşamamışlardır. Çocuk filmleri- hin bu yıl da ayni modayı sürdürece- ği pek kesin olmamakla birlikte, kü- mamız için hayli astronomik bir ra- kamla bir başka film şirketine -Ke- mal Film- transferi, umutlarını ço- cuk filmlerine bağlamış olanları ye- niden benzeri filmler çevirmeğe he- veslendirmiştir. Memduh Ün tarafından çevrilen pirinci o"Ayşecik"in hemen hemen üstelik daha da kötü- bir tekrarı o- lan ikinci "Ayşecik-Şeytan Çekici"y- le Atıf Yılmaz, gerileme çizgisi üze- rine kaymış, Mike Hammer kırması gazeteci hafiye Murat Davman'lı "Ö- lüm Perdesi"nde ise, kendi kendisini asmayı denemişti. "Ayşecik - Şeytan Çekici "ndeki güçsüzlük, rejisör Yıl- mazdan-çok senaryo yazarı Hamdi Değirmencioğluna aittir. Söyleyecek bütün sözlerini birinci (o "Ayşecik'te tüketen yazar, ikincisinde kendisiyle birlikte rejisörü de yıpratıcı tekrar- üşmüştür. Atıf Yılmazın "ö- ir'larına özentiden başka, birşey de- 32 ğildir. Rejisörün bu yıl ortaya koy- uğu üçüncü ve son filmi, oyuncu Orhan Günşirayla ortaklaşa kurduk- ları kendi film şirketleri adına yap- tığı "Dolandırıcılar Şahı"dır ki, "Ge- linin Muradı"nda bıraktığı komedi havasında sürdürdüğü pembe bâr gerçekçiliği, bu filmde de geliştirme yoluna gitmiştir. "Dolandırıcılar Şa- hı" aslında yanlış açılı ve yanlış yo- rumlanmış bir filmdir. Bunun sebebi, başkaları adına yaptığı filmlerinde hiç bir endişe duymayan Atıf Yılma- zın, "Dolandırıcılar Şahı"nda ticari kaygıları bir an olsun gözden uzak tutamamasında aranmalıdır. Kısır çalışmalar cuk filmlerinden geriye kalanlar, 5 bilinen köy ve şehir melodramla- rı, serüven ve polisiyelerdir. Araya serpiştirilen bir kaç Kurtuluş Sava- sı filmi ise, henüz kişiliğini bulma- mış ellerden çıkmadır ve çokluk "Va- Leylâ Sayar ve Günşiray tan.. Millet.. Sakarya!." avâzeleriy- le tıka basa doldurulmuş olarak se- yircinin milli oduygularının istisma- rından öteye geçememektedir. "Vur - kır"lı ve Zeki Mürenli mü- zikal filmlerin yapımcı rejisörü Os- man F. Seden, "Düşman Yolları Kes- ti'deki Seden çizgisinin dışında bir hikâyeyle çalışmanın getirdiği" başa- rısızlığım, obaştan sona kişiliğinin damgasını taşıyan "İzmir Ateşler İ- inde " -senaryo- ile "Namus Uğru- na" ve "Aşk Hırsızı" ile örtmeye sa- vaşmıştır. Sedenin büyük bir rahat- lıkla imzasını bastırdığı, daha genç- lerden ve yemlerden Nuri Ergünün rejisörlüğünde çevrilen "İzmir Ateş- ler İçinde", garip ve olmadık bir , Kurtuluş Savaşında yine garip ve ol- madık bir casusluk olayım hikâye et- mektedir. Yıl içinde vizyona giren "Namus Uğruna" ise, şimdiye kadar çiğnenile çiğnenile sakız haline geti- rilmiş örnek bir Osman Seden! filmi- dir. Hikâye ve kahramanlar, alışıla- gelmiş bir çevrede beylik serüvenle- rini yaşamakta, sonlara kadar yenik "Ölüm Perdesi"nde Biz başkalarına benzeriz / AKİS 19 HAZİRAN 1961