mitli kadrosu da iş aramağa koyul- u. Aydın lider, Öymenin sözlü istifa- sını son derece zevkle dinledi ve sonra:. "— Pekâla, ne yapalım.." dedi. Pek parlak o hayallerle başlayan bir gazetecilik oyunu, böylece, hüs- ranla son buluyordu. Fakat Öymen son hareketiyle evvelâ itibarım, son- ra da istikbalini garantiye almak gri- bi akıllılık; gösterdi. mdi beklenen, gazeteden yeni ayrılmalar ve çözülmelerdir. Bunu Nilüfer ve Aydın Yalçın ikilisi de is- temektedir. Bu suretle artık serbest- e at oynatmak imkânına kavuşmuş olacaklardır. Bitirdiğimiz haftanın son günü. Öncünün yeni o sahiplerinin ilk işi, aylardır ücretlerini alamıyan gazete mensubunun alacaklarım rada, gazetenin "sembol fikir"i ola- rak Cemal Gürselin birkaç cümlesi manşetin yanında arz-ı endam edi- yordu. Akılları sıra .böylece Gürsel ile Y.T.P. arasında bir bağın mevcudiye- ti telkin olunacaktı! Gazeteciler "Ne kendi eyledi rahat." Kosa boylu, sırtı iyice okamburlaş- mış, Zayıf nahif adam, oturmak- ta olduğu sandalyasında bir defa tit- redi, sonra öne eğildi. Ağzından oluk gibi kan geliyordu. Kendini toplama- ga çalışırken, masanın Oo üzerindeki örtünün kıpkırmızı olduğunu gördü, kısık ve belirsiz bir sesle: "— Bu çok fena, bu çok fena" de- di ve öylece kalakaldı , Masada bulunanlar ayağa fırladı- lar ve ufak adamı sandalyasmdan a- larak divana uzattılar. Durum tele- fonla doktora bildirildi. Halbuki o sı- rada divandaki adam son dakikala- rını yaşamaktaydı. Nitekim kan gel- me hâdisesinden 3 dakika sonra, ar- tık tamamen sönmüştü. Hâdise, geçen hafta çarşamba akşamı, saat 22.30 sıralarında İstan- bulda, Çiftehavuzlarda cereyan etti. Masanın başında, ağzından kan ge- Peyami Safanın yeğeninin evi kendisini (o tarayanlar tarafından doldurulmuştu. Çağırılan doktorlar da geldiler. Fakat iş işten geçmiş, kader hükmünü icra etmişti. O akşam, hiç beklenilmedik bir şekilde ölen Peyami Safanın hastalı- ğı, yeni değildi. Ne var ki zayıf ve çelimsiz vücudu pek çok hastalığın barınağı olduğu için bu, garipsenmi- yordu. Kısa bir müdet evvel boğa- AKİS, 19 HAZİRAN 1961 Peyami Safa Rahmetlik zında, ses tellerinin bulunduğu kıs- mın hemen yan tarafında peydan o- lan bir şişlik Hastayı pek endişelen- dirmişti. Hemen, göğsünü bir ln de- fa açan doktoru Kâzım İsmail Gür- kana koştu ve boğazındaki “Şişkinli. ğin kanser tümörü olması ihtimalin- den bahsetti Tecrübeli doktor, eski hastasını dinledi v arşamba günü gel de, o se- nin kaydır dediğin şeyden bir parça alıp bakalım, g,örelim ne imiş" dedi. Fakat merhum pek inatçıydı. Güç ikna oldu ve evinin yolunu tuttu. Ne çare ki, ancak ecelle olan randevusu- na icabet edebild geyami Safanın cenazesi, felçten mustarip eşinden İzin alınarak Şişli camiine sevkedildi ve orada, ertesi gün namazı müteakip defnedilmek üzere Soğuk Hava Cenaze Muhafaza Mahalline bırakıldı. Peyami Safanın ölüm haberi Ba- bıaliye çabuk yayıldı. Basın men- supları, çok yakından tanıdıkları ge- çimsiz adamın arkasından âdeta müştereken tek bir his duydular: A- cıma! Pek çok gazeteci, onun usta bir kalem olduğunda müttefikti. Kuvvetli bir edip, iyi bir polemikciy- di. Ama hiç. kimse -bir kaç çömez müstesna- onun karakter nümunesi olduğunu söyliyemedi. Peyami Safa, temiz milliyetçilik (o duygularının en şöhretli tüccarı idi. Basın, gene de BASIN vazifesini, (o kaybedilen her üyesine yaptığı gibi yetine getirmekte tered- düt etmedi. Hemen o akşam, geride kalanlara'taziyede bulunuldu ve bir tebliğin kaleme alınması karar altı- a alındı Cenaze kaldırılıyor Haftanın sonundaki cumartesi gü- nü, Şişli Camiindeki Soğuk Hava Cenaze Muhafaza Mahallinde bekle- mekte olan Peyami Safanın cenazesi musalla taşma konuldu ve öğle na- mazım müteakip 20 kişilik bir grup tarafından kaldırıldı. Cenazeye katı- lan kalabalık pek mütevazi idi Safa- nın son yolculuğunda, uğurlayıcıla- rının başında vefakâr basın mensup- ları geliyordu. 40 yılı aşkın kalem hayatı içinde sögüp saydığı, çamur- lar fırlattığı arkadaşları, hiç darıl- madan ve hiç kin duymadan, kalple- rinde sâdece onu kaybetmiş olmanın acısı tabutunu omuzladılar. Etrafta bir takım garip (kıyafetli şahıslar mevcuttu ama, o gün tefhim edilen bir karar vukuu muhtemel herhangi müessif bir hâdiseyi önledi. Zira bun- dan bir müddet evvel Kırdarın cena- zesinde ohâdise çıkaran bir takım kimseler, | numaralı Örfi İdare Mah- kemesi kararıyla cezalarını bulmuş- lardı. O zaman tevkif edilen 37 kişi- den 10 tanesi birer yıla, 3 tanesi al- tışar aya mahküm edilmiş, geriye kalanlardan 18'i hakkında vazifesiz- lik kararı verilmiş, 6'sı da beraat et- mişti. Cenazeyi uğurlayan zevatın için- de her dem taze politikacılar da var- dı. Bunların başında, il İ nin İs- tanbu akanı minyat geliyordu. Çelenklerin en gösterişli Son Havadis ile Düşünen Adamın çe- lenkleriydi. Bir ara gözler, koyu renk elbiseli, odurmadan el sıkışan genç bir adama takıldı. Mektebinin -mektep, Son Havadisçilerin kendi gruplarına verdikleri isimdir- suplarıyla, karşılıklı otaziyet maka- mında el sıkışan genç adam, Peyami Safanın bir çömezi idi. Her halde ma- kama adaylığını koyuyordu. Zira bir süredir veliaht rolü oynadığı sezili- yordu Cenazeyi takip, edenler bir tasni- fe tâbi tutulmuş olsalardı, manzara ortaya çıkardı: Başta müf- rit sağcılar ve gericiler, sonra basın mensupları, daha sonra da emniyet mülahazasıyla a takip eden emniyet, mensuplar Peyami Safanın tabutu, 20 met- relik bir yürüyüşten . sonra Cenaze arabasına kondu ve kabristanının yolu kalan, Allahtan mağfiret temennile- riydi. 19