"Yufka yüreklinin Biri" Ypsstivalin yânısıra Emekli Sahne Sanatçıları Derneği yararına veri- len tek bir temsil, Yeni Tiyatroda Vasfi Rıza Zobuyu, kendi, aliyle sah- neye koyduğu bir Fransız komedisin- de tekrar seyretmek fırsatım İstan- bullulara vermiş oldu. Bu Fransız ko- medisi eski "Petite Ulustration" meraklılarının pek iyi tanıdıkları çif- te İmzalı birçok bulvar piyeslerinin yazarları olan Robert de Flers ile G. A. de Gaillavet'nin, en azından, kırk yıllık "M. Brotonneau" sudur ve Ok- tay Rıfatın tercümesinde "Yufka Yü- reklinin Biri" adını almıştır. Bir yandan turfanda Paris piyes- lerini oynarken, bir yandan eski re- pertuvarın çoktan unutulmuş "sük- se"lerini hatırlamak, -hele bunlar ba- zı eski "şöhret'lerin oyun üslübuna uygun düşüyorsa- onları ramp ışı- gına çıkarmak, Şehir Tiyatroları re- pertuvarının, saçlarını değirmende a- "tek seçici"si için tiyatroya yeni birşeyler "duymak" için giden aydın seyircisi için, elli yıl öncesi Parisine ait bir "yufka yürekli" ve "boynuzlu" koca hikâyesinin zevkli bir tarafı pek yok- tur. Bu koca, acıdığı için, boşaltmadı- ğı kantini -aşık tarafından terkedi- lince- önce metresiyle oturduğu apar- tımanın üst katına, sonra aynı daire- ye alacak, bu yüzden metresini elden kaçıracak ve gene eski cehennem ha- yatına dönmeğe o katlanacak kadar "yufka yürekli" olsa da Sahnedeki oyun ktay Rıfatın böyle küflenmiş bir O eski zaman Oyununu çevirmeğe razı olusu, kendisine pek birşey "ka- zandımamış" olan "Bir takım insan- lar"ın yarattığı hayal kırıklığını gi- dermek için olsa gerektir. Eh, bu da, Vasfi Rıza Zobunun sahneye koyup başrolönü oynadığı bir komedi için hiç de yanlış hesap sayılmamalıdır. Vasfi Rıza Zobu, artık bütün inandırı- cılığını kaybetmiş olan bu eski, bir disini, sevimliliği ve tatlı oyunuyla, tek başına, ayakta tutmıya ve zevkle seyrettirmeğe, elhak, muvaffak olu- or. Ama, yanlış anlaşılmasın: Ayak- ta tuttuğu ve zevkle seyrettirdiği pi- yes değil, M. Brotonneau da değil, sâ- dece Vasfi Rıza Zobudur. "Selma" 27 Mayıs İnkılâbının yıldönümü yur- dumuzdaki bütün tiyatrolara per- delerini yeniden açtırdı. Bu vesileyle Üsktidarın kazandığı -Saraçhanebaşı tiyatrosu tipindeki- yeni Şehir Tiyat- rosu da, zaten bir kaç hafta önce ilk defa açılmasıyla kapanması bir olan, AKİS, 19 HAZİRAN 1961 perdesini yeniden açtı ve rahmetli Müsahipzade Celâlin yeni bir eserini- sağlığında hiç oynanmamış ve ilk defa Üsküdar tiyatrosunun açılışında sahneye konulmuş bir piyesini- tek- rarladı. İşin tuhafı bu piyes, Müsahipza- denin bütün yazdıklarının hilâfına, bir komedi değildir. Adını kadın kah- ramanından alan bu hissi piyeste, Cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarında yazıldığım belli eden bir idealizm, bu- na karşı -Mimar Azminin karısının ve eski bir hariciyeci olan kayın pederi- nin temsil ettikleri- şuursuz bir Av- rupa hayranlığının karıştığı bir ben- cillik ve züppelik kendini duyurmak- tadır. Eski devirlerimizi bütün özel- likleriyle canlandıran komedilerinde- ki ustaca kuruluşu "Selma" da bulmak mümkün değildir. Müsahip- zadenin bu piyesi, dâima ikili meclis- lerle gelişen ve "imar plân- larının çalınması" gibi unsurlarla il- giyi uyanık tutmıya çalışan bir "ent- TİYATRO rika" tarafı da eksik olmıyan eski' "burjuva dramı" ması bir eserdir. Piyesin dikkati çe- ken bir tarafı varsa, o da "İstanbulun marı", "memleket kalkınması" ve “Avrupa hayranlığı" gibi hâla aktüa- litesini kaybetmemiş temaları islemiş olmasıdır. Sahnedeki oyun İ Galip Arcanın tempolu bir oyunla sahneye koyduğu "Selma", işgalden yeni kurtulmuş İstanbulu hatırlatan bir hava içinde oynandı. Belli-başlı rol lerden esere adını veren Selmada A- lev Özgün, Nevinde Fatma Andaç ide- alistleri, Azminin züppe karısı Rez- zanda Şadıman Ayşın, Kayınpederi Saipde Necdet Mahfi Ayral, kadın av- cısı avantürye Pertevde Reşit Gürzap onlara zıt kutbu duygulu, itinalı o- yunları ve renkli kompozisyonlarıyla canlandırdılar. Eserin en mühim rol- lerinden biri olan Azmi İse, Kemal Bekirin donuk ve silik oyunu içinde kaybolup gitmişti. (Basın - 10289) — 23 31