Basın Temsilcileri B.M.M. önünde Ser verdiler sır vermediler Normal rejimin avdeti hazırlıklarıy- la meşgul olacak bir teşrii organın ciddi üyelerden meydana gelmesi bir tazime idi. oYedilerce omesele mü- himdi ve üzerinde durulması gereki- yordu. Üstelik bu arada bir husus ta tasarının aksayan bir tarafını orta- ya koydu. Tasarının 22. maddesi, Partiler dışından Kurucu Meclise üye olacakların hiç bir partiye üye olmamaları gerektiğini oderpiş edi- yordu. Temsilcilerin kanaatine göre bu bir kayıtlama idi. Zira meslek te- şekküllerinin pek çoğunda bulunan kalbur üstü şahıslar herhangi bir partiye mensuptular. Bu mahzurun ortadan kalkması farzdı. Öğleden sonraki oturum daha zi- yade bir partiler forumu mahiyetini arzetti. C.K.M.P. liler içerde fikir- lerini beyan ederken tekrar Güneş ve Paksüt salona alındılar ve bu defa AKİS, 5 ARALIK 1960 istişareler, iki parti üyeleri bir ara- da oldukları halde devam etti. Ta- bii basın mensupları bu müşterek toplantıyı, dışardan, kapının önün- den takip ettiler. Kapalı kapılar ar- kasında cereyan eden müşterek top- lantılar, mahiyeti itibariyle konten- jan meselesini halle matuftu. Saat 13.40'da CHP. ve C.K.MP. temsilcileri bir arada Meclisin kapı- sında gözüktüler. Hemen foto muha- birlerinin flâşları (o çalışmağa başla- dı. Temsilciler, Meclisin kapısında durarak, foto muhabirlerinin arzula- rı üzerine birarada resimler çektir- diler. Gazeteciler oise, bu birarada bulunmayı hayra yordular ve hemen sual bombardımanına başladılar. Bir' gazeteci: "— Ne oOjişbirliği mi?" dedi Cevap C.H.P. lilerden geldi: "— Eee, Demokrasi böyle olu..." YURTTA OLUP BİTENLER Sonra, bu cevabı veren 'Turan Güneş sağ kolunu oArdıçoğlunun o- muzuna attı. Bu samimi hava içinde Milli Birlik Komitesine ait bir oto- mobile binildi ve yola koyulundu. Her ne hikmetse parti temsilcileri, içerde olup bitenler hakkında tek ke- lime söylemekten çekiniyorlardı. An- laşılan Yediler, okendilerine bu hu- susta ricada bulunmuşlardı. Bir Parti aranıyor abahleyin başlayıp öğleden sonra biten, partiler seviyesindeki isti- şarelerin ilk kısmı böylece nihayete ermiş oluyordu. Halbuki, mevcut ol- duklarını iddia eden iki particik .da- ha vardı. Bunlardan birisi Sosyalist Parti, diğer ise, ismi var cismi yok Birlik Partisiydi. Her iki partiye de Milli' Birlik oOKomitesinin Yediler Komisyonu tarafından davetiye çı- karılmış, fakat bir türlü (Sosyalist Partinin Genel Merkezini bulmak kabil olmamıştı. Nihayet bir hayır- severin, Sosyalist Parti lideri Alaet- tin Tiridoğlunun evinin aynı zaman- da bu partinin Genel Merkezi oldu- gunu söylemesi üzerine derde deva bulunmuştu. İkinci parti ise pek fi- lem bir parti olduğu için idarecileri B.M.M. nin kapıları önünde sabahın erken saatlerinden itibaren bekleş- meğe başladılar. Birlik Partisi lide- rinin bir gazeteci oluşu basın men- suplarını bilhassa du. Hemen, bu basın toplantıları gü- lünün etrafı alındı. n Yazman Meclisin kapısı önünde aynı zamanda bir gazeteci olarak da bu- lunuyordu. o Doğrusu bu Gazeteci Particinin anlattıkları basın men- suplarını pek keyiflendirdi. Gazete muhabirleri, 16 ilde teşkilâta bulu- nan, 30 bin küsür üyeli yeni parti ile pek alâkalandılar. Böylece bekleyi- şin acısı eğlenceli bir şekilde çıkarı- lıyordu. Basın mensupları hiç aralık vermeden nöbette kalmakta fayda mülâhaza ettiler. Basının fikri ğileden sonra, Meclis binası önün- deki kalabalık bir nebze daha azalmıştı. Fakat basın mensupları nöbete devam ediyorlardı. Onların a- sü bekledikleri,. kendi arkadaşlarıy- dı. Zira şimdiye kadar çıkanlardan bir şeyler alabilmek kabil olmamış- tı. Belki meslek tesanüdü galebe ça- lar ve istişari toplantıya iştirak e- den gazeteciler kapıda bekleyenlere bir şeyler verirlerdi. - Fakat evdeki hesap gene çarşıya uymadı. Anlaşı- lan temsilciler istişareler, hakkında bir şeyler söylememek için prensip kararı almışlardı. Nitekim Bülent Ecevit toplantıdan çıkar çıkmaz kendisini yakalayan bir o gazeteciye her zamanki nâzik haliyle: 19