yapıyorlar, aradaki farkı cebe indi- riyorlardı. Ama, Londra uçak kaza- sından dönen Menderesi karşılamak. ona herkesin ne kadar candan bağlı bulunduğunu göstermek için tertip- lenen gösteriye katılan V.C. birlikle- rinin tahsisatı ocaklara ödenmemiş- ti. Ocaklar "idealist (ovatandaşlar"a beşer liraları vermişler, takat bunu tahsil 'edememişlerdi. e Topkapı işi, kendilerini alacaklı osanan teşkilât kademeleri için ekmeğe sürülen yağ olmuştu. Derhal üsteler (şişirilmiş, ilden para alınmıştı. O bakımdan, 2 bin silâhlıdan bahseden Maltepe Be- lediye Başkanının topu topu ikiyüz silâh derlemiş bulunmasını hiç kim- se yadırgamadı. Yadırganan, üstadın bizatihi tipiydi. Aman yarabbi, D.P. denilen zavallı parti bunlara mı da- yanmıştı? Bunlarla mı iş görmüştü? Adamların kendilerinin omükemmel işler gördükleri bir başka ilçe baş- kanı, Beykozun meşhur Mehmet Kaptanı mikrofon başına geldiğinde belli oldu. Başol şöhretli ve mil- yoner particiye tahsilini sorduğunda aldığı cevap herkesi güldürdü. Meh- met Kaptan "En Büyük Demokrat" ın, düşük Cumhurbaşkanının tahsil seviyesindeydi. Yâni, tahsili yoktu! otomobillerine, muhteşem bir serveti vardı. bu parayı, sâdece D.P. devrinde ka- zanmış, 1950'nin 13 Mayısında Bey- kozun en süfli tabakasına mensup- ken 1960'da, ihtilâlin akabinde kula- ğından tutulup Yassıadaya götürül- düğünde İstanbulun sayılı zenginle- rinden biri olmuştu. Ama, Parti? Anlaşılan D.P. nin acıklı akibetini (oSelâmi Oğuzlar ve Mehmet Kaptanlar çizmişlerdi. Alt- mış kişilik . kafilenin Oo başındaki iki şahısla, arkalarında kalanları şöyle bir göz ucuyla seyredenler, mikrofon başına (o geldiklerinde Oo Oğuzları ve Kaptanları daha yakından tanımak fırsatını bulanlar gülerek mırıldan- maktan nailerini alamadılar: , bu başa böyle traş!" a, Başol Topkapıda kaç ki- şinin bulunduğunu oCelâl Kosovaya sorduğunda 3-4 bin civarında olduk- ları cevabını aldı. Halbuki teşkilât, il merkezinden 10 bin kişiden fazla Demokrat için para sızdırmıştı. Bu hakikatlerin bizzat D.P. başkanları tarafından bir bir ve tam çıplaklık içinde anlatılması Bayar - Menderes Çiftinin Türkiyede nasıl bir çete kur- muş bulunduğunu göstermeye yetti. Çeteciler biıbirlerini de soyuyorlar- dı! Himmet yarışı Mehmet Kaptanın ifadesi bir başka noktayı aydınlığa çıkardı. Milyo- AKİS, 5 ARALIK 1960 ' Menderes Bayar - Tertipçibaşları ner Kaptan, neden o gün Topkapıya, nümayiş var denilince, tehalükle koşmuştu? O da, beş liraya muhtaç değildi ya.. Onun beş liraya ihtiyacı yoktu ama, o üçe başkanlığı peşin- deydi ve karşısında Selâhaddin Genç hizbi vardı, -İki rakibi kader, 1960 senesinin bir kış günü hâkim huzu- runda yanyana oturtmadı mı? Hem de, birbirine bitişik (o iskemlelerde..- Mehmet Kantan, İnönüyü yuhala- maya Topkapıya koşmuştu, zira son- ra, hizip mücadelesinde rakipleri çı- kabilir ve "Bu Mehmet Kaptan var a.. Topkapıya gelip İnönüyü bile yuhalamadı. Şimdi de tutmuş, şeref li D.P. nin üçe başkanlığım istiyor" derlerdi. İşte, bunu dedirtmemek için milyoner Demokrat, kendisini Yeni- köy sahilinde bekleyen hususi ara- basına atladığı gibi soluğu Topkapı da almış ve "vatani vazife"sini başa- rıyla yarine getirmişti. Mehmet Kap- tanın bu izahatı gülüşmeler arasın- da dinlendi. Demokrat üçe başkanları bunla- rı anlatırken İstanbuldaki V.C. bir- liklerinin kumandam, Ada kantinin- den aldığı bir deftere not tutuyordu. Kim bilir, belki de muteber ocak baş- kanlarından kaç lira kazık yediğini hesaplamakla (meşguldü. o Sinekten yağ çıkaran bu adamlar, her hâlde kendisini de /#ayli sızdırmışlardı. Ama, o tarihlerde İnönüyü yuha- lamayı İlçe başkanlığının merdiveni ve bir övünme vesilesi sayanlar Yas- sıadadaki duruşma salonunda "Val- YASSTADA DURUŞMALARI lahi ben yapmadım!" ittifak ettiler. diye feryatta O Selâmi Oğuz yok mu? Aman efendim, o bir İnönü hayranıydı, o bir İnönü hayranıydı. Zâten Ömer İnönünün Maltepede e- vi vardı. İnönülerle hemşeri sayılır- dı. Selâmi Oğuz hep Maltepenin Be- lediye hoparlörlerinden İnönüye say- gısını haykırırdı. O gün Topkapıya, sırf merak saikiyle gitmiş ve zaten İnönü gelmeden de ayrılmıştı! Selâ- haddin Genç de öyleydi, Nüvit Up ta fiyleydi. Hele Mehmet Kaptan? Ha- reketi hiç tasvip etmemişti ve Top- kapıya niçin gitmişti bilir misiniz? 'Bir hâdise çıkmasını önlemek için! Zaten Celâl Kosova.da, o azgın güruh etrafı sarmışken İnönüyü ni- çin otomobilinden çıkarıp polis oto- mobiline almak istemişti? Bir hâdi- se çıkmasın diye, Sayın İnönürahat- sız olmasın diye.. Bir korkunç tertip yg ikaten kararname okundukça, tertip bütün dehşetiyle ortaya çıktı, öldürme kasti var mıydı, yok mu, o hükmü Divan verecektir ama, İnönü hakkında üstadların hiç de iyi niyet beslemedikleri bitirdiğimiz haf- tanın sonlarındaki o gün Yassıada- lirdi. Düşük efendi V.C. kumandanı- na birliklerini o-Bayarın o tâbiriyle- bir "kontrnümayiş" için Topkapıya sevketme emrini verdiğini söylüyor- du. Ama aynı zamanda, Celâl Koso- va da güya emniyet tedbiri alsın di- ye, vak'a mahalline sevkedilmişti. Başkan Başol incelikleri sezen zekâ- sıyla bu iş üzerinde uzun uzun durdu ve hem düşük efendiyi, hem mensup- larını tezadı sorarak terletti. Madem ki emniyet tedbirine lüzum gösteren bir tehlike vardı, o tehlikeyi yaratan di, ne de hempaları izah edemedüer. O zaman Başkan, mantık silsilesinin tabii neticesine vardı: Demek ki Ce- lâl Kosovanın rolü, anlattığı gibi, İnönüyü korumak o değildir! Zaten Muhalefet liderinin otomobilini tam Demokratların yığınak yaptıkları noktada yol keserek durdurmak, onu sopalı, silahlı azgın Demokratların, beşer liraya tutuldukları sabit ağzı salyalı sarhoşların serserileri (odağıtmış ve (oKosovanın otomobilini süngü taktırdığı bir manga askerle dağıtmamış bulun- 11